Siz insanların kafalarındaki dine bakmayın, siz Allah’ın dinine bakın. İnsanların kafalarında “Ya bu zamanda kadının eli tutulmaz mıymış ya, bundan ne olacak? Benim kalbim temiz, benim kalbimde bir kötü niyet yok ki. O kadının elini sıkarım bir şey olmaz.” Allah’ın peygamberinin kalbinde kötü niyet var, kadınların elini sıkmamış! Bunun kalbi temiz, sıkabiliyor kadınların elini. Böyle iş olmaz. İki tane kadın geldi dükkânımıza, çanta istediler. Bayanlara çantalarını verdik. Sonra bir tanesi şöyle dedi: “Çok teşekkür ediyorum, çok naziksiniz.” Tak elini uzattı. Biz de şöyle yaptık: “Teşekkür ederim, sağ olun, Allah bereket versin.” Bu ne demek bu? Elimi uzatamam. Biraz saygısı olan bir insan ne yapar burada? “Ha, peki sağ olun iyi günler.” der, gider. Bayan ne dedi bize? “Vah, yazık bu genç yaşta kaybetmişsin kendini.” Şimdi zannediyor ki, kişisel kanaatimden dolayı ben kadına elimi uzatmıyorum. Ya ablacım ben istemez miyim senin gibi alımlı, güzel bir kadına elimi uzatayım, sarılayım, öpeyim istemez miyim ben? Benim çizgilerim var, ben Müslüman’ım. Allah’ın dinini biliyorum. Allah Teala kitabında yasaklıyor, peygamberim hadislerinde yasaklıyor. Çizgilerim var benim. Nasıl anlatayım çizgiyi? Tramvay durağına gidiyorsunuz, tramvay durağına. Orada ne yazıyor. “Do not cross the yellow line!” Sarı çizgiyi geçmeyin! Bütün tramvay duraklarında yazıyor. Sarı çizgiyi geçsen, biraz ileriye gitsen ne olur? Arka tarafta bir kalabalık olsa, bir hengâme olsa, biri birini itse, on cm ileriye gitsen tramvayın altında kalırsın. Adam sana bilerek söylüyor. 30 santim, 40 santim mesafe vermiş. Sarı çizgi koymuş oraya. Geçme diyor burayı, geçme! Müslümanın çizgileri vardır. Kur’an buna şöyle der: “Tilke hudûdullâh” (Nisâ, 13) Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. Yaklaşmayın! Bak geçmeyin demiyor, yaklaşmayın! Hududa yaklaşma ya. Burası kritik bölge. Burası mayınlı tarla. Bir tarlan var, köydesin. Ama tarlada çitler yapmışlar böyle. Çitlerin önüne de tabelalar koymuşlar. “Mayınlı arazidir.” yazıyor, tabelalar koymuşlar. Sen de diyorsun ki arkadaşlara: “Arkadaşlar canım çok top oynamak istiyor ama bizim tarlayı ektik, görüyorsunuz. Bitkiler çıkmaya başladı. Gelin biz topu şu arazisi daha düzgün olan mayınlı arazide oynayalım.” Der misin? Böyle iş olur mu? Bunu yapan aptaldır. Aptaldır! Mayınlı arazide top oynanır mı? Mayınlı araziye girilir mi? Allah’ın hükümleri mayınlı arazi demektir. Bırak geçmeyi, yaklaşmayacaksın. İşte, bu halkalarda bulunanlar, bu ilimleri, bu hükümleri bilenler işlememeye çalışırlar. Yaklaşmamaya çalışırlar. Allah’ımız zina fiilinden bizi uzak etmek için Kur’an’da şöyle der: “Velâ takrabû-zzinâ…” (İsrâ, 32) Zinaya yaklaşmayın. Bak yapmayın demiyor, yaklaşmayın. Seni zinaya yaklaştıracak olan her türlü fiil, her türlü film, her türlü internet sitesi, her türlü komşu, her türlü kadın, bunların hepsinden uzak dur. Çünkü yaklaşırsan yapma ihtimalin ve yüzden çok artar. Çok artar! At yarışı hastalağına müptela olmuş bir arkadaşınla yakın olmaya çalışırsan… “Ya bu adam benim ilkokul arkadaşım ya. Tamam kötü bir ahlakı var, eşek yarışı oynuyor. Beni de çağırıyor. Gideyim bir çay içeyim, muhabbet yapayım, bu insanlar ne yapıyor? O halkayı da bir görmüş olayım.” dersin. Üç gidersin, dört gidersin sonra dersin ki: “Ben de bir deneyeyim şansımı. Ben de bir deneyeyim!” Sen de başlarsın. Allah yaklaşmayın diyorsa yaklaşma! Bunlar bizim sınırlarımızdır.
Tebliğ et!