Öyle ya bu dinin bir ana delil kaynağı var. Ana delil kaynağı budur. Her sohbetine bununla başlayacaksın. Bu olmadan başladın mı o evin temeli sağlam değil demektir, çürüktür. Şaşmayan bir temelden yani ayetlerden başlayacaksın. Bir tane ayet oku sonra onu genişlet. İçine hadisten delil al, içine âlimlerin sözünden delil al, içine sahabeden delil al. İçine velilerin sözlerinden delil al. Ama temelin ne olacak? Allah’ın kelimesi olacak. Temel bu! Allah’ın kitabı bize gelmeseydi bu din burada olmazdı. Peygamberimiz olmazdı. Kim bilir hangi batıl dine mensuptuk? Rabb’ime hamdolsun bize kitabını gönderdi, bizi muhatap aldı. İnşallah gereği gibi yaşayacağız, Allah da bize cennetini verecek. (İnşallah) İnşallah. Abla diyor ki: ”Ayrılmak istedim, sohbetlerine gitmemeye başladım. Sonra bana, bana sohbet yapan ablalar geldiler. Dediler ki: ‘Aramızdan ayrılırsan senin hakkında iyi şeyler olmaz.’ ‘Nasıl yani iyi şeyler olmaz?’ ‘Derslerin iyi gitmez.’ ‘Ben çalışkan bir öğrenciyim, sizle ne alakası var derslerimin? Çalışırım dersimi geçerim.’ ‘Hayır! Hocalar da bizim cemaatten.’ Üniversite hocalarının, akademisyenlerinin büyük çoğunluğu bunun örgütünden, bunların örgütten. Ablalar kızı ikna edemeyince bir üst abla geliyor. Bir üst abla… Şimdi bunların abileri var, bir de onun bir üst abisi var. Abi, abi üste doğru gidiyor. Ama o kadar garip bir sistem ki, hücre tipi yapılanma denir buna, abinin abisini kimse tanımıyor. Bir mesaj geldi bana. ”On yıl boyunca evimde sohbet veren abinin isminin Nedim değil, İsmet olduğunu yeni öğrendim.” Kardeşler on sene boyunca bir adamı evinize alıyorsunuz. Ve o adam size Gülen’in, örgüt başının kitaplarını okuyor. Kur’an falan okumuyorlar bunlar. Onun kitaplarını okuyor ve dini bir sohbet yaptığını söylüyor. Ve sen o adama ne diyorsun on sene boyunca? Nedim abi… Nedim abi… On sene sonra bir patlak veriyor, adamın ismi İsmet’miş. Bir adam ismini niye değiştirir kardeşler? Ne gereği var? Senin niyetin kötü, sen kötü bir şey yapıyorsun! Sosyal medyada gezerken Vehhabi Selefilere bakın. Hepsinin yüzü gizlidir, hepsinin adı gizlidir. İsimlerini ve yüzlerini gizlerler. Neden? Sen kötü bir plan peşindesin. Neden bizim her şeyimiz açık? Sohbet verdiğimiz yer belli, surat belli, yaptığımız iş belli, ticaretimiz belli, ismimiz belli, izimiz belli, yolumuz belli. Her şey belli, açık.. Şeffaf. Neden bunlar hep gizli kapaklı? Kötü bir şey yapıyorsun. Sen kötü bir şey yapmasan her şeyin açık olur. Demek ki planın kötü. On sene sonra adamın adının İsmet olduğunu öğrenmiş. Şimdi, bizim hakkımızda bu paralelciler darbeyi yapsaydı, bir soruşturma yapsalardı. Bunlar başa gelseydi Ehl-i sünnet hocaları toplarlardı. Hemen peşinden yalan haberler ortaya çıkmaya başlardı. Bir haber duysaydınız bizim hakkımızda. Kerem Önder, meğer gerçek adı Çağatay’mış. Şaşırmaz mısınız kardeşler? Aaa, hocaya bak ya meğer ismi Çağatay’mış ya! Deist ismi, ateist ismi Çağatay… Tunç, Taş, Demir, Çelik, bunlar ateist isimleridir. Garipsemez misiniz kardeşler? Bu adama karşı bir güvensizlik olmaz mı ya? Sen neden kardeşim benden ismini gizliyorsun ya? Nedir problem? Kötü bir niyetin var senin. Hücre tipi yapılanmayla bütün hücre evlerini birbirinden bağımsız hale getireceksin. Bir ev yakalansa bile diğer evi ihbar edemeyecek. Çünkü tanımıyor. İsmini İsmet biliyor abisinin ama adamın ismi Recai. Plan kötü, münafık erkekler, münafık kadınlar… Allah söylüyor. Bakın! Kız diyor ki: ”Ondan sonra üniversitenin akademisyeni, hocam beni çağırdı.” Dedi ki: ‘Eğer ablalarla beraber sohbetlere gitmeye devam etmezsen ders notların konusunda iyi şeyler olmaz.’ Anladım ki bunlar notlarla oynuyor.” diyor. Kendi cemaatinde olanlara, iyi çalışma yapmasa bile notlarını yükseltiyor. Cemaatten ayrılanlara direkt cephe alıyorlar. Ve aşağı indirmeye çalışıyorlar. “Dedim ki: ‘Hocam, siz beni tanıyorsunuz. Ben bu ablaların sohbetlerine gitmeden de çok çalışkan bir kızdım ve ders notlarım çok iyiydi. Şimdi bana tavır alıyorsunuz.’ deyince bu sefer işi bir adım ileriye götürdü.” diyor. Bakın bunlar hep itiraflarda. Ben bir iki tanesine denk geldim. “Bana dedi ki: ‘Eğer ablaların sohbetine gitmezsen ailene telefon açarım. Ve senin hakkında iyi şeyler söylemem.’ ‘Ne söylersiniz hocam?’ diyor. ‘Senin erkeklerle gezip tozduğunu, ders çalışmadığını ve zina ettiğini söylerim.’ Dini bir cemaat bu kardeşler, dikkat edin! Biz dini bir cemaatiz diyor. Şimdi, o kız diyor ki kızcağız: “Ailem inanmaz ki!” diyor. “Ailem benim nasıl bir insan olduğumu çok iyi biliyor.” diyor. Kızım biz dini bir cemaatiz, diyor. Ayetten girerim, hadisten çıkarım ikna ederim ben, diyor. Allah’ın kitabını iftira etmek için kullanıyor. Kardeşler, İslamiyet’te Rasulullah Aleyhisselam yedi tane büyük günah sayar. Yedi büyük günah! Bir, Allah’a şirk koşmak. Allah’ta olan vasıfları ve gücü kudreti başka bir zata daha vermek. Buna şirk koşmak denir. İkinci günah nedir? Masum bir insanı öldürmek. Bütün insanlığı öldürmek gibidir. Üçüncü günah nedir? En büyük üçüncü günah… Namuslu bir kadına zina iftirası. Bunlar bu iftirayı bu kıza niye atıyor? Cemaatimden ayrılma, ayrılırsan bizim açıklarımızı etrafta anlatırsın. Propaganda yaparsın. Başka insanlar cemaatimize gelmeye çalışırsa onları da engellersin. Dolayısıyla benim sana iftira atmam helal, diyor. İftiranın helal olduğu bir zaman var mı kardeşler? Ama işte bunlar böyle diyor. Zaten bunların cemaatte yalan helal, iftira helal, muta nikahı helal, soruları çalmak helal, sivil halkı katletmek helal, darbe yapmak helal… Her şey helal! Yıllardan beri ev sohbetleri yapıyorlar. Ayetten, hadisten hiç mi bir şey okumadınız kardeşim ya? Biraz ayet hadis okusaydın bu insanlara bunları kandıramazdın. Derdi ki: ”Hop! Sen bu adama iftira atmak helal diyorsun ama Allah böyle diyor, Rasulullah böyle diyor.” Der miydi, demez miydi? Derdi. Ama cemaati, ayet ve hadisle bilinçlendirmek yerine kendi hocalarının şahsi kanaatleri ile bilinçlendirdiler. Hocamız böyle diyor, doğru budur. O insandır, sıradan bir insandır. Senin benim gibi tuvalete gider, yemek yer, uyumak zorunda olan bir insandır. Hata yapar, hepimiz gibi hata yapar. Ama Allah’ın kitabı hata yapmaz. Allah’ın Peygamberi hata yapar. Allah ikaz eder, düzeltir. Nasıl olur da hocanı Allah ve Peygamber ile yan yana koyabilirsin? Profesörlerini hatırlayın. Darbeden bir hafta önce bunların televizyona çıkıyor. Bütün televizyonlara kayyum atandı. Bir televizyonları varmış, internet üzerinden yayın yapıyormuş, ben bilmiyorum. İnternetten videosunu gördüm. Profesör bir hafta önce çıkıyor. Şimdi hâlâ o profesörü arıyorlar. Diyor ki: ”Önümüzdeki günlerde çok güzel şeyler olacak. Keşke şu yoğun dönemde bir profesör olmasaydım da bir albay olsaydım. Hizmet hareketine daha aktif bir şekilde hizmet edebilseydim.” Ne demek bu? Profesör olmasaydım da albay olsaydım. Yani o anda en çok koşturacak olanlar kimler? Askerler. Albay, yarbay, general, amiral… Bunlar koşturacak, darbe yapacaklar, Müslümanları kesecekler. “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım.” diyor. Profesör bir söz söylüyor: ”Hocamız, hoca efendi bize şah damarımızdan daha yakındır.” Kardeşler, bu sözün manası nedir? Şirktir, açık şirktir! Şah damarımızdan daha yakın olduğunu söyleyen bir tek zat vardır. Bakın, bizim Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam bile bu kelimeyi söyleyemez. Çünkü Muhammed Aleyhisselam evinde oturuyorken Ebu Bekir Sıddık mescittedir. Efendimiz Aleyhisselam yanında mı? Değil. Her an bizimle beraber olan, hazır ve nazır olan tek zat vardır: Allah Teâlâ. Dolayısıyla “Kullarım beni senden sorarlar.” (Bakara, 186) “De ki: Ben onlara şah damarından daha yakınım.” (Kâf, 16) Ayettir. Bunu söyleyebilecek olan tek zat Allah Teâlâ’dır. Bunlar ne diyor? Hocamız bize şah damarımızdan daha yakındır. Bu sapıklık… Açık sapıklık! Uçmuş. İşte kardeşler, dini kullanıyor, dini kendisine bir zırh ediniyor, karşı tarafa kendisini dindar gibi gösteriyor. Ve kendi fikirlerini, kendi ideolojisini dayatıyor. Ve insanları kandırıyor. Allah Teala bu ümmeti, bu rezil insanlardan kurtarsın. (Amin) Amin. “Elmunâfikûne velmunâfikâtu…” (Tevbe, 67) Münafık erkekler, münafık kadınlar. “…ba’duhum min ba’d.” (Tevbe, 67) Onlar sizden değildir. Onlar birbirlerindendir. Asla sizi tutmazlar, asla sizi kayırmazlar. Onlar hep birbirlerini kayırırlar, birbirlerini kollarlar. Bu gruba bakın! Fetö örgütüne… Kendilerinin dışındaki bütün cemaatlerin batıl olduğunu söylediler mi, söylemediler mi? Bizim cemaatimiz dışındaki bütün cemaatler yok olacaklardır. Zaten onların hepsi batıldır. Kendi elemanları mesajlar attılar bize. “Tek hak cemaat bizim cemaattir.” dediler. Bakın, bu gün kim derse ki İslam’a tek hizmet eden hak cemaat, bizim cemaattir. Vallahi onlar da bunlar gibi sapıtmıştır.
Tebliğ et!