Avrupa kermes ve seminerlerimiz başlıyor. Ayrıntılı bilgi için bize WhatsApp numaramızdan ulaşabilirsiniz. Bir soru var. Piyasada geziyor, çok duyuluyor. Bu soruyu sana da soracağım ve tepkini merak ediyorum veya cevabını merak ediyorum. Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi bir Allah’ın varlığına inanıyoruz doğru muyum? Evet doğru. Peki sonsuz şefkat sahibi bir Allah, neden tecavüzlere müsaade ediyor? Şimdi şöyle açıklayayım. Allahu Teala bize bir akıl, fikir vermiş değil mi? Eğer zaten bizim bu dünyaya gelme amacımız bir sınavsa ve bu sınavda en iyi şekilde nasıl geçebiliriz? Demek ki bir kötülüğün olması gerekiyor. Yani Allah, dünyaya bizi imtihan için göndermiş. Annem de Din hocası benim. Ee hep öyle söylerdi bize. Bizim de öyle aklımızda kalmış. Yani sonuçta biz bir sınava tabi tutuluyoruz ve herkesin farklı farklı bir sınavı var. Bediüzzaman Said Nursi’yi duydun mu hiç? Duymadım. Bir İslam alimi ve kitaplarında genelde böyle imani soruların hepsine cevap veriyor. Allah’ın varlığından tut, meleklerin ispatına kadar, akli delillerle. Hatta fen derslerinde öğrendiğin o bilgilerle dahi ispatını yapabilecek metotları sana öğretiyor. Diyor ki mesela, “Halk-ı şer şer değil, kesb-i şer şerdir.” Bu ne demek biliyor musun? Bir örnekle açıklayayım. Mesela ateşin binlerce faydası var mı? Tabii ki de var. Şu an giydiğimiz kıyafete kadar, ayakkabımıza kadar, yediğimiz yemeğe kadar her yerde ateşi kullanıyoruz. Sayamayacağımız kadar faydaları var. “Fakat” diyor. Birisi alıp elini ateşe sokarsa… “Ateş neden yaratıldı. Bak bana şer oldu.” diyebilir mi? Diyemez. Diyemez. Neden? Çünkü sen iradenle onu kendine şer yaptın. Normalde o senin neyindi? Hizmetkarındı, doğru muyum? Emrine verilmişti. Ama gidip eline sokarsan bu sefer ne olur? Bu şer olur mu? Olmaz. Yani ateşin yaratılması şer olmaz. Sen kendin onu şer yaptın deriz. Mesela bir bıçak. Meyve kesebiliriz, etleri kesiyoruz ve her yerde kullanıyoruz bu bıçağı, doğru muyum? Bir sürü hayırları var. Şimdi birisi alsa bu bıçağı, birilerini öldürse çıkıp diyebilir miyiz? “Ya bıçağın yaratılması şer oldu. Neden bıçak yapıldı?” daha doğrusu. Yaratılmasından ziyade, neden bıçak yapıldı? Diyemeyiz. Sen onu şerre kullandığın için, o sana şer oldu. Burada işte Allahu Teala’nın bize verdiği akıl, fikir devreye giriyor. Aynen bu ateş gibi de, Allah, eşler arasında aslında bir münasebet yaratmış değil mi? Anne babalarımız mesela, bu münasebet dizisinde bebekler dünyaya geliyor, biz şu an burada konuşabiliyoruz, sosyal hayat oluşuyor gibi gibi. Binlerce faydası var mı? Var tabii ki de. İllaki binlerce faydası var. Hatta eşlerin mutluluğu vs. vs. Bunu sayabiliriz. Şimdi, aynen ateşe elini sokmak gibi birisi alsa bunu, kendine hizmetkar olan bu münasebeti, tecavüze kullansa bu şer kime ait olur? İnsanlara. Tabii ki de ben yaptığım için bana ait oluyor. E tabii yapan insan o olur. İnsanlara ait olur, doğru muyum? Sen sırf elin yanacak diye “Ateş neden yaratıldı?” diyemediğin gibi, sırf birisi tecavüz edecek diye de “Neden münasebet yaratıldı?” diyebilir misin? Diyemem kesinlikle. Diyemezsin. Niye? Binlerce hayır var. Şimdi Allah, binlerce hayır varsa, küçük bir şer gelecek diye de bunu terk etmez. Mesela ülkemiz işgal altında. Biz de orduya asker göndereceğiz. Birisi şunu diyebilir mi? “Ya orduya asker gönderirsek, askerler ölecek. Biz onları geride tutalım. Şer olmasın, aman kötülük gelmesin.” dese mantıklı olur mu? Ya olmaz tabii ki de. Çünkü niye? Büyük bir hayır gelecekse, küçük bir şer ne olur? Kabul edilir. Allah da yarattığı, icad ettiği şey büyük hayırlara vesile oluyorsa, küçük bir şer gelecek diye bu terk edilirse eğer, asıl o zaman büyük bir şer olmuş olur. Şunun gibi yani. Cepheye asker göndermiyoruz, küçük bir şerri terk ediyoruz ama düşman işgal ediyor. Büyük bir şer geldiği gibi, bu kadar büyük hayırları terk ediyoruz, küçük bir şer gelecek diye bunu yaratmıyoruz. Bu mantıksız olurdu. Genelde bizim bu soruyu sormamızın sebebi, hani o an o kişiye çok acıdığımızdan dolayı yani o… İnsan sonuçta şefkatli, merhametli değil mi? Bir kere şu da ayrı bir konu hani sana bu şefkati verenin, şefkatsiz olması düşünülemez de. Hani biz anlık olarak olaylara baktığımız için, bunun neticesini düşünmediğimiz için hemen anlık yargı veriyoruz. Niye Allah buna engel olmadı? Ya bir saniye dur. Bu engel olmayacağı anlamına gelmez. Biliyorsun, küçük cezalar nerede halledilir? Küçük yerlerde. Büyük cezalar, büyük mahkemelere kalır. Mesela seninle ben burada işte kavga ederiz, dövüşürüz. Birisi gelir bizi ayırır. Barıştırır. Ama ben silahla seni vursam, diyebilir miyiz? Bizi barıştır, olur mu? Hayır diyemez. Büyük bir mahkemeye kalır değil mi? Şimdi, adamın da cinayeti eğer ahirete kalacak nitelikte büyükse, bunun bu dünyada ceza görmesi zaten mümkün değil. Yani bizi burada barıştıramadıkları gibi. Ama bu dünyada da cezasını çekmek zorunda yani. Evet çekmek zorunda ama ne kadar çekerse çeksin… Zaten insanın fıtratı ahiret diye bağırıyor kanki. Neden biliyor musun? Yani şimdi Adolf Hitler, 6 milyon insanı katletmiş. Sen bu adama bu dünyada hangi cezayı verebilirsin? Bir kere öldürebilirsin en fazla. Yani sığmıyor. Bak fıtraten bile ebed diyoruz. Bu burada yerinde kalmaması lazım diyoruz. Hemen bi adalet arzusu doğuyor bizde. “O kardeşimize ne olacak peki?” gibi bir soru da gelebiliyor. Hani ya da “O adam niye öyle eğlendi, zevkine baktı, adam hapiste yatıyor işte. O da bütün bu acıyla ömrünü geçirecek. Ya bunun sonrası ne olacak?” gibi bir soru daha gelebiliyor. Bunu da şöyle açıklayayım. Mesela bugün başına çok kötü şeyler geldi. Allah muhafaza. Ne bileyim işte ayağın kırıldı, sevdiklerin terk etti, eviniz yıkıldı falan. Tek başına kaldın ve çok üzgünsün, ağlıyorsun ve ağladığın zaman yanında olacak birisi de yok. Berbat bir durum. Ama ne olursa olsun, realist bakacak olursak sen o gün illaki uykuya dalacaksın değil mi? Yani, evet. Ve bazı uykularda öyle rüyalar görüyoruz ki uyanmak istemiyoruz böyle çok lezzetli. Hatta yaşamışızdır böyle uyanıp, tekrar uyumaya çalıştığımız bir an. Daha dün başıma geldi. Değil mi? Bak, daha dün başına gelmiş. Yani bunu yaşayabiliyoruz bak. Ne oluyor şimdi? Allah sana dünyada dahi rüyada bir lezzet yaşatıyor. Diyorsun ki “Bu bitmezse bana kafi.” diyorsun bak uyanmak istemiyorsun. Hah, “Bu devam etsin.” diyorsun. Bir lezzetle bütün acıları unutturdu mu sana? Doğru, unutturdu. Unutturdu. Tam tersini düşünelim. Hayatın çok güzel geçiyor, cebinde paran var. İşte, ne bileyim takılıyorsun, ediyorsun… -Kabus görüyorsun. Kabus görüyorsun da olur. Veyahut ben seni aldım bir masaya oturttum. İşkence yapmaya başladım. Sen şunu der misin? “Ya işte ben aslında bugün çok eğlendim. Bunun pek bir önemi yok benim için.” diyebilir misin? Hayır tabii ki de. Asla diyemezsin değil mi? O zaman, kişilerin anlık aldığı lezzete veya anlık aldığı acıya bakmayacağız. Çünkü Allah bir lezzetle bütün acıları sildirebildiği gibi, bir acıyla bütün lezzetleri dahi sildiriyor. E şimdi ahiret bazında bakacak olursak bu olaya, ahirette… Bak dünyada aldığımız bir lezzet bizi her şeyi unutturuyor. Ahirette bir lezzet alacağız, bir mükafat alacağız belki bu olayın karşılığında. Bu bizi unutturmayacak dersek mantıksız olur. Ha demek ki herkes karşılığını alacak. Bizim olaylara anlık bakmak yerine, netice itibari ile bakmak lazım. Yani filmin ortasında iken, bu film kötüdür demek mantıksız. Sonunu bir görmek lazım. Yani tecavüz yaparken bir lezzet alıyor adam ama bunlar hepsi anlık. Değil mi? O lezzet de anlık. Bak dünyada bile ben o çocuğa, bir hapishanede yapılan bir işkenceden falan o lezzeti unutturabiliyorsam… Ve dünyada dahi bir rüya ile bile Allah bütün acıları unutturabiliyorken, ahirette o tecavüz görene elbette mükafatını öyle bir unutturur ki, aldığı lezzet diğerlerini hiçe indirdiği gibi, o diğer tecavüzcü adama da öyle bir acıya, azaba maruz tutar ki, tabii tövbe etmemek şartıyla. O adam da elbette bütün acıları unutur. Yani biraz da işin sınama boyutu da var ama “Neden Allah bunu yarattı?” demek kadar da mantıksız bir şey yok. “Neden bıçak yaratıldı?” gibi bir şey oluyor yani. Çok teşekkür ederim. Arkadaşlar, bu tarz videolarımızın daha fazla kardeşimize ulaşabilmesi için, beğenip yorum yapmanız, bizim için çok önemli. Unutmayın sebep olan yapan gibidir. Belki bir kardeşimizin de gönlüne sen bu videoyla girersin, sen sebep olursun. Allah’a emanet olun, kendinize iyi bakın.
Tebliğ et!