Teknoloji durmuyor, devamlı olarak hareket halinde. Devamlı ilerliyor. Teknolojinin ilerlemesi, bizim faydamızadır. En büyük fayda burada Mü’minleredir. Neden? Bütün imanî meseleler teknolojiyle açıklanıyor. İtikadımız, imanımız daha bir artıyor. Mesela, bundan 50 sene önce birileri çıkıp deseydi ki: “Nazar diye bir şey yoktur. Gözle görünmeyen bir şua, bir insandan bir insana gidecekmiş. O da hasta olacakmış, yatağa düşecekmiş.” Denildiği zaman, itikadı olmayan insanlar, onlar ne diyordu? “Saçma böyle bir şey, böyle bir şey olmaz, nazar olmaz.” Ama bizim Peygamberimiz Aleyhisselam, 1400 sene önce buyuruyor ki: “Nazar, haktır.“ İyi insandan güzel nazar gider. Kötü insandan kem nazar gider. Kem nazar, çocuğu hasta eder. Bir hafta doktor doktor dolaştırırsın. Her şeyi tamam ama devamlı ağlıyor. Kötü nazar almış bu çocuk. “Nazar haktır.” buyuruyor Efendimiz Aleyhisselam. Şimdi teknoloji ilerlediği zaman ortaya çıkıyor. Alıyorsun televizyonun kumandasını, tık basıyorsun. Düğmeye bastığın anda o kumandadan bir ışık, televizyondaki o açık yere ulaşıyor. Gözün görüyor mu bu ışığı? Görmüyor. Oradan kırmızı bir ışık gidiyor ama. Gözlerimiz bu ışığı görmüyor. “Ama değiştiriyor mu kanalı değiştirmiyor mu?” Sen bana onu söyle. Değiştiriyor, değiştiriyor. Klimaya, buradan tık bir basıyorsun. 20 metre mesafe var aranda. Tak, açılıyor. Işığı gördün mü? Görmedik. “Ama olay oldu mu?” Olay oldu, amacını yerine getirdi. Demek ki bu ışık var. Ateistler bile artık bu ışığı kabul ediyor. Nazar da böyle bir şeydir. Şua da denir buna. İnsanların bakışı… Bizim Peygamberimiz, bu bakışı, bu nuru, bu ışığı 1400 sene önce söyledi. Ey Müslüman! Sen hangi peygamberin ümmeti olduğunu biliyor musun? Allah’ın Peygamberi Aleyhisselam, 1400 sene önce şöyle buyurdu: “Şeytan, damarlarınızda dolaşan kanda gezer, onun yollarını oruçla tıkayınız.” 1400 sene olmuş. Teknoloji yok, tıp yok, hiçbir şey yok. Öteki adam da şöyle diyor: “Yahu şeytan zararlı bir şey kardeşim, damarda gezer olur mu ya, muhakkak bize zarar verir ya. Bu yanlış bir şey, Peygamber burada hata etmiştir.” (Haşa ve kella.) Ama bak bugün teknoloji, elektrik denen meseleyi, elektrik kablolarından geçiriyor. Bak, şu anda klimanın kablolarına bakıyorsunuz. Kocaman kablo… Elektriği gören var mı aranızda? Orada kablo var. Var mı elektriği gören? Yok. Ama bunun çalışması için bu kablo olması gerekiyor. Aranızdan bir tanesi kalksa, makasla şu kablonun ortasından kesse, önce bir kere kendisi çarpılır. Ondan sonra da klima susar. Bu ne demektir? Bu kablodan bir güç geçiyor, bir enerji geçiyor. Ama o elektrik, kabloya bir zarar veriyor mu vermiyor mu? Vermiyor. Şeytan da bizim damarlarımızda gezer ve bize zarar veremez, biz istemedikten sonra. Sultanım Aleyhisselam, onun yollarını tıkamak için gereken bütün ölçüleri bize anlatmıştır. Yine teknolojiden bir mesele söyleyeyim. 1400 sene önceden bir mucize daha… Bu mucizesine şahit olan, Peygamberimizin bu mucizesine şahit olan Japon bilim adamı, İslam’a girmiştir, Müslüman olmuştur. Efendimiz Aleyhisselam buyuruyor ki: “Birinizin kabındaki yemeğe, bir sinek düşerse, şayet bu sineğin tek kanadı yemeğe batmışsa, sineği alın ve diğer kanadını da yemeğe batırın ve sonra atın.” Sinek pistir. Yemeğimize düştüğü zaman ne yaparız? Hemen çorbayı dökeriz. Ama Sultanım ne buyuruyor? “Sen dökme, sineğin bir kanadında zehir, bir kanadında panzehir vardır.” Buyuruyor Efendimiz Aleyhisselam. Japon bilim adamı diyor ki: “Buldum.” Ne buldun kardeşim? Sineğin bir kanadında zehir var, diğer kanadında panzehir var. Yahu diyor o bir şey mi? Müslümanların Peygamberi bunu zaten söylemiş, 14 asır önce söylemiş. “Öyle mi?” diyor. Hadis kitaplarını okumaya başlıyor. Bu hadis-i şerife rast geliyor ve diyor ki: “Böyle bir ilme, ben sadece eğilirim, ben sadece secde ederim. Bu ilim, sıradan bir insanın ilmi değildir, Allah’ın ilmidir.” Ve Müslüman oluyor. Allahü Teala dininde sabit kılsın inşallah. Âmin… Oluşan her şey, bizim lehimizedir. Bütün teknolojik gelişmeler, Mü’minlerin lehinedir. Ama Mü’minler, Peygamberinden kopuk oldukları için fırsatları değerlendiremiyor. Allahü Teala zekamızı keskinleştirsin inşallah. Âmin…
Tebliğ et!