Bütün dünya olarak şimdi corona ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Dünya genelinde milyonlarca insanı etkisi altına aldı. Her ülke kendine göre önlemler almaya çalıştı. Hatta ben biraz araştırdım ve enteresan şeylerle karşılaştım. hani geçenklerde Türkiye’de sumak kullanulmasına yönelik böyle bazı rüyalar anlatılan videolar yayılmıştı ya. Ondan öncede sütün içine limon sıkmak veya bunun gibi vidoolar çokça paylaşıldı. Biraz araştırdım. Dünya’nın farklı ülkelerinde de bu tarz videolar yayıldığını gördüm. Mesela işte Hindistan’da 500 defa alkış yaparsanız Corona gelmez gibi enerji oluştuğunu, pozitif enerjiyi Corona’ya engel olur gibi şeyler yayınlanıyordu, paylaşılıyordu. Veya başaka ülkelerde, kimi ülkede sarımsak, kimi ülkede başka şeyler. Fark ettim ki her ülke kendine göre bazı önlemler almaya çalışıyor, bazıları bunların hurafe kökenli olabiliyor, bazıları hükümet bazında alınmış kararlar olabiliyor. Ama bir tanesine çok güldüm. O da malezya’da her tarafa hükümet tarafından bazı posterler asılmış. Posterlerde kadınlara yönelik uyarılar var. “Lütfen çok konuşarak evde kocalarınızı rahatsız etmeyin.” diye. Buna çok güldüm gerçekten. Yani hükümete bak ne kadar halkını dşünüyor. (Gülüyor) Şimdi tabi bu süreç daha ne kadar devam edecek bilmiyoruz. Önümüzde ramazan var. Ramazan yavaş yavaş yaklaşıyor. Dolayısıyla hepimizin aklında şu soru var. Acaba ramazanda oruç tutmamızı nasıl etkileyecek, oruç tutabilecek miyiz? Teravih kılabilecek miyiz? ramazanın neşesini yaşayabilecek miyiz? Şimdi isterseniz bunları cevaplandıralım. (Kalem sesi) (Video boyunca fonda zaman zaman hafif bir piyano müziği var) Biliyorsunuz, maalesef önceki yıllarda insanların oruç tutmaya yönelik envai çeşit bahaneleri vardı. Bazı insanlar ilaç kullanıyorum, bazı insanlar işe gittiğim için tutamıyorum diye değişik bahaneler üretiyorlardı. Şimdi âdeta Cenab-ı Hak bizi ev kampına aldı ve artık bütün bu bahanelerimiz ortadan kalktı. Aslında oruç tutmak için çok daha rahat bir ortamdayız. Eğer bu karantina ve evde kaldığımız süreç devam ederse. Yani ramazanda da evde kalmaya devam edersek ve bu durumda aslında oruç tutmamız çok daha kolaylaşacaktır. Dolayısıyla bu Corona salgınının olduğu süreç içinde evde kalıp oruç tutmamız aslında çok daha kolay olacaktır. Ramazanda ve özellikle ramazana kadar olan üç aylar sürecinde de oruç tutmaya devam edelim. Hatta gayret edelim, etrafımızdakileri de teşvik edelim. Teravihe gelince tabi teravih Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam tarafından cemaatle ilk başta kıldırılmıştı. Daha sonra Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam bu farz olarak algılanmasın diye kendisi evinde tek başına kılmıştır. Bu da aslında bize cevap veriyor. Yani daha sonraki süreçte insanlar parça parça kılınca Hazreti Ömer (r.a.) insanları bir cemaat haline getirip ramazanı bu şekilde ihya etmişti ve bütün sahabelerin ortak istişaresiyle, onların da takdirini alarak bu kararı almıştı. Bundan sonraki dönemlerde de ümmet teravihi hep beraber kılarak Hazreti Ömer’in bu uygulamasını devam ettirmişti ki Efendimizin (a.s.m.) de zaten halifelerin kararlarına uymaya yönelik hadisleri de var. Siz yeterki teravihi kılında burada önemli olan mesele bu. Yani ramazanı değerlendirmek, secdelerimizi arttırmaya çalışmak. Eğer hiç farz namazlarını kılmayan kardeşlerim varsa zaten ilk tutunmamız gereken şey o. Zaten Cenab-ı Hak bizi aslında bir ev kampına aldı. Şimdi ben mesela bu günkü ilmî birikimimin büyük bir kısmını böyle gençlik çağlarında özellikle gittiğim Risale okuma kamplarında elde ettim. Böyle arkadaşlarımızla giderdik. Alırdık Risaleleri elimize bir hafta iki hafta boyunca kapanırdık, sürekli ilimle meşgul olurduk. Kur’an okurduk, Cevşen okurduk, Risale okurduk. Bu bizi çok geliştirdi. Yani şu anda tam öyle bir süreç yaşanıyor. Normalde işin koşturmacasından, hayatın koşturmacasından bazı şeylere fırsat bulamadığımızdan yakınıyorduk. Şimdi Cenab-ı hak bizi ev kampına aldı. Sanki böyle adeta bu olumsuz diziler, olumsuz filmler veya sosyal medyayı aşırı kullanmanın etkisiyle hane içindeki irtibatlarımız kopmuştu, hane içindeki bağlarımız kopmuştu. Yani şimdi ailenin dağılması demak asıl toplumun dağılması demek. Yani aslında Cenab-ı Hak bizi bütün diğer cepheleri durdurarak esas cepheye yönlendirsi, esas cephe ailedir. Üstad hazretlerininde dediği gibi ailemizi bir Medresi-i Nuriye’ye çevirme zamanı, ailelerimizi bir kampa sokup bu süreci en iyi şekilde geçirme zamanı. Çünkü bu süreç bir şekilde Allah’ın izniyle geçecektir. Ama geçtiğinde ya bu süreci kaybetmiş olarak geçeceğiz ya da bu süreci kazanmış olarak, bu süreçten faydalanmış olarak geçireceğiz. Faydasız işlerle mi meşgul olalım? Yoksa daha sonra şükredeceğimiz bir çalışmanın içine mi girelim? Eğer kendimize program yaparsak, ben evde kaldığım süre zarfı içerisinde kendimi geliştireceğim, kendime güzelce düzenli bir program yapacağm derseniz; kendi kendinizi motive edersiniz, kendinizi gaza getirirsiniz. Ya şevke gelmenin tam sırası. Oturun, bütün şevkinizle, gayretinizle alın kağıdı kalemi elinize ve yazmaya başlayın. Diyin ki günümü böyle planlayacağım, şöyle okuyacağım ve bu hedefinizi yakalamak için uğraşın, gayret edin. Göreceksiniz zaten her gününüz kadir gecesi gibi değerlenmiş olacaktır. Ben bu süreci aslında Hira’ya benzetiyorum. Ya Nasip’i okuyanlar da bilir (Oaman Sungur Yeken’in kitabı) Yani Hira Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın toplumdaki problemleri gözlemlemesi ve Cenab-ı Hakka yakınlaşması, onu tefekkür etmesi açısından nübüvvetin ilk zamanında çok önemli bir süreçtir. Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hira mağarası’na çekildi. Orda uzun süre tefekkür etti. Ve kendini buldu ve kendini bulduktan sonra Rabbini buldu. Şimdi burda bize bir mesaj veriliyor. Nedir o mesaj aslında biz de kendi Hira’mızı bulursak Cenab-ı hak bizimle de konuşur. Çünkü ilk ayat Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hira’ya çekildikten sonra geldi. Hira’da adeta bir kozanın içinde kendini bulan metamorfozunu gerçekleştiren bir birey gibi sen de yuvanı Hira’ya çevirirsen orada Cenab-ı Hak seninle de konuşur. Konuşması ne demek? Yani sana vahiy mi gelecek? Aslında bir açıdan bakarsak Kur’an zaten 1400 yıl önce inmiş ama o ayetler senin gönlüne inmiş mi? Yani bu açıdan evet sana vahiy gelecek. Zaten vahiyin hepsi sana geldi. Bütün bu mesajlar sana geldi. Yeter ki oku, yeter ki yaşa diye. Sözün özü: Hanelerimiz bizim esas cephemizdir oraya yönelelim. Orayı Hira’mız belleyelim. Ashab-ı Kehf’in mağarası belleyelim. Eğer Ashab-ı Kehf’in mağarası gibi haramlardan korunduğumuz bir kaleye çevirirsek yani fethedilmesi gereken bu burcu fethedersek; İstanbul’un fethinden de önce gelen bir şeyi elde etmiş oluruz. Ve Ashab-ı Kehf’in uyanışından çok daha kuvvetli bir uyanışla uyanmış oluruz. İşte uyanmanın vaktidir. Sancak düştüğü yerden kalkacak, bu da bizim hanelerimiz olacak. Elbette ki bu ramazan sürecinde önceki ramazanlardaki gibi iftar gezmeleri, farklı evlere gitmeler olmayacaktır. Belki bu süreç devam ederse bayramlaşma da tam manasıyla yaşanamayabilir. Ama burda esas kaybettiğimiz ve esas kazanmamız gereken hane içindeki o vakit geçirmemiz çok önemli. İftarı ailelerinizle beraber yapmanız çok önemli, iftarı ve orucu ailenizle beraber idrak etmeniz, bu süreçte ramazan risalesini bol bol okumanız. Orucun hikmetlerini öğrenirsek; oruç bize ne diyor, ramazan bize ne demek istiyor, Allah neden oruç tutmamızı istiyor? Yani neden aç kalıyoruz, bunun faydaları nedir? Sadece acaba bir fakirin veya bir açın halinden anlamak mıdır? Yoksa bunun üstünde çok daha güzel manalar mı var? Zaten Çınaraltı videolarını izleyenler bunu çok iyi biliyordur. Ramazan Risalesini okuyanlar çok iyi biliyordur. İşte bunları öğrenmenin zamanı. Rabbim inşallah bu üç ayların kalan zamanını ve ramazanı en güzel şekilde değerlendirmeyi nasib etsin. İnşallah bu musibeti ülkemizin başından kaldırsın, bütün dünyanın başından inşallah kaldırsın ve beterinden de bizi korusun. Dua edelim, dualaşalım. Allah’a emanet olun. – Altyazı M.K.
Tebliğ et!