Covid-19’la alakalı her gün yeni bir haber geliyor. Ve şu aralar sorulan enteresan sorular var. İşte “Cenazelerin nasıl defnedileceği, cenazeler defnedilirken aileleri bile alınmıyor.” diyenler var. “Cenazeler defnedilirken gusül abdesti falan aldırılmadan direkt atılıyor çukura ve üzerine kireç atılıyor virüs yayılmasın diye.” Bazı bilgiler var. Ortada ciddi bir bilgi kirliliği var. Bunlar nedir, ne değildir? Biz de bir araştırma yaptık. Önce şu videoyu izlemenizi rica ediyorum. Çünkü bu videoda farklı bir şeye değineceğim arkadaşlar. Bu, Türkiye’de olan bir defin işlemi değil bu arada. Türkiye’de durum bu tarzda değil. Biraz farklılık gösteriyor. Yani bu asra mahsus bir salgın değil bu. Ortalama yaklaşık yüz senede bir böyle bir bu salgın oluyor. Efendimiz (a.s.m)’ın zamanında da varmış. Yani Efendimiz (a.s.m), böyle bir salgın geldiğinde “Bulunduğunuz yerde salgın varsa oradan çıkmayın. Eğer gideceğiniz yerde salgın varsa da oraya gitmeyin.” manasında Efendimiz (a.s.m)’ın uyarısı var. Demek ki böyle bi yüz senede bir yaklaşık bu tarz olaylar oluyor. Teyemmüm şeklinde bir gusül abdesti aldırıyor. Hakikaten zor ya. Yani virüslü bir beden var. Ya bu videoyu izletmemin bir amacı şu kardeşlerim: Şimdi bu vefat eden, Allah rahmet eylesin, kardeşimiz, muhtemelen senin benim gibi sağlıklı, virüsün kendisine gelme ihtimalinin çok düşük olarak gören birisiydi. Ama işte şu yıkanmak için yatırılan beden olacağımızı çok yakın bir ihtimal vermiyoruz. Yani işte “Virüs gelecek, biri bir yere dokunacak sonra ben oraya dokunacağım sonra yüzüme dokunacağım.” falan. Şu an Dünya genelinde 1 milyonu geçkin vaka var arkadaşlar. Bunlar yalan mı, hikaye mi anlatıyor millet? Dünya ekonomileri sarsılıyor. Yani maalesef böyle bir vurdumduymaz bir tayfa var. “Ya bize bir şey olmaz.” “Bize bir şey olmaz.” dediğin zaman işte böyle oluyor. Yani şu anda ülkenin en yoğun yerleri hastaneler ve cenazelerin yıkandığı ve defnedildiği yerler arkadaşlar. En yoğun olarak buralar kullanılıyor. “Yani cenazene ailen katılamıyor.” diyor. Türkiye’de böyle bir durum yok. Türkiye’deki durum şu arkadaşlar: Sadece yıkama bölümünde ailesi yanında olmuyor. O da virüsün bulaşmasıyla ilgili bir tedbirden dolayı. Hani ailesinde de virüs olabilir, ailesinde virüs varsa cenazeyi yıkayan imamlara da bulaşabilir gibi bir tedbir düşünmüşler. Bunun dışında yani yıkanmak dışındaki bütün bölümlerde ailesi yer alabiliyor. Yani o defin işlemi yapılırken, cenaze taşınırken, üzerine toprak atılırken, dualar edilirken aile orada olabiliyor. Ama şu gerçekten çok yürek yakan bir şey: Hani normalde cenazenin böyle defnedilme işleminde falan aile ne yapar? Çukurun içine girer. Belki son bir kez yüzüne bakmaz ister değil mi? Cenazem var ve şöyle son bir kez bir sarılamıyorsun, son bir kez şöyle bir tutamıyorsun. Çünkü hani virüslü bir beden olduğu için. Bu çok böyle buruk geçtiği doğru. Ama cenazenin işlemlerinde, aile bulunabiliyor arkadaşlar. Onda bir sıkıntı yok. Bu arada Türkiye’de de bu Covid-19 virüsüne yakalanan insanlar tabutla defnediliyor arkadaşlar. Bilginiz olsun. “Kefenlenme var mı, yok mu?” İşte “Sadece ceset torbasıyla mı gömülüyor?” diye bir bilgi kirliliği daha var. Arkadaşlar, kefenleniyor beden ve aynı zamanda tabutun içine koyuluyor. Tabutla birlikte defnediliyor. Bu vinçle kaldırma olayları, bu virüste değil. Başka virüslerde daha önce uygulanmış. Ama bu virüste o kadar ciddi bir cenazenin yayılma tehlikesi olmadığı için, vinç değil de normal bir defin işlemi yapılıyor. Virüsten mi ölürüz bilmiyoruz ama bizim de işte bir gün böyle defnedileceğimiz, üzerine ismimizin yazdığı, doğum tarihimizin, ölüm tarihimiz yazdığı bir gün mutlaka olacak. Ha virüsten, ha kanserden, ha trafik kazasından. Bir de şey var. Hani bu Covid-19’dan dolayı insan vefat edince böyle bir akrabalar içinde kötü bir algı oluşabiliyor. İşte “Virüsten gitti.” Hani böyle “Sağına doğru uyuyarak gitti, vefat etti mübarek.” diye anlatılır. Hani sanki böyle Cennet’e gidecekmiş gibi veya işte “Yıldırım çarptı öldü.” Hani sanki böyle Cehennem’e gidecekmiş gibi. Böyle bir algı var. Arkadaşlar, nasıl vefat ettiğiniz, feci bir şekilde veya güzel bir şekilde vefat etmeniz Cennet’e veya Cehennem’e gideceğiniz konusunda size bir garanti, bir bilgi vermez. Yani çok feci şekilde vefat eden Allah dostları var, Allah’ın veli kulları var, peygamberleri var. Dolayısıyla işte hani lütfen böyle saçma sapan bir baskı yapmayalım. “İşte virüsten dolayı gitti.” “Ya zaten filan şöyleydi, böyleydi…” Yok. Biz onu bilemeyiz. Ben şimdi aldığım bilgileri size aktarayım kardeşlerim. Sorular nelerdi? İşte herhangi bir kimyasal, herhangi bir kireç kullanılmıyor. Neden? Çünkü salgın, tipine göre. Bazı salgınlar, çok yayılma fıtratında olduğu için onlarda işte kireç kullanılmış ve makine kullanılmış. Ama bu Covid-19 virüsü ile ilgili yapılan araştırmalarda, sakıncalı gözükmediği için herhangi bir kireç atmaya… Ya toprak üzerindeki o yayılımı, işte bitkilere geçme, daha sonra ondan başka mahluklara geçme gibi durum olmadığı için Covid-19’da böyle bir tedbir yok. Vinçle defnedilmiyor. Şey diyorlar: “Toplu mezarlar var. Bütün ölenler hepsi oraya götürülüyor, oraya bırakılıyor.” “Komple orası Covid-19.” Bu durum da doğru değil. Mesela senin aile kabristanın var. Tapulu bir şekilde. Diyorsun ki: “Ben aile kabristanıma almak istiyorum işte yakınımı.” Bir problem yok. O şekilde oraya da defnedilebiliyor. Yani normal diğer cenazelerin olduğu bir yerin ortasında da Covid-19’lu vefat eden kişi konulabilyor. Çünkü böyle bir risk yok bu virüste. Hani diğerlerine de bulaşacak gibi. Şeyi sormuşlar bir de: “Hani biz normal cenazelerin yıkandığı yerlerle, Covid-19 virüsündekiler aynı yerde mi yıkanıyor?” diye. Aynı yerde yıkanmıyor arkadaşlar. “Yani ölü için ne fark eder?” diye düşünen arkadaşlar olabilir. Ama normal cenazelerin yıkama işlemlerinde yakınları da oraya girdiği için böyle bir riske girmeye gerek yok. Şimdi en çok sorulan ve merak edilen soru, “Peki defin işlemi nasıl oluyor?” “Yani teyemmümle mi gusül abdesti aldırılıyor?” Bu yıkanma işlemini özellikle soruyorlar. Gusül işlemini. Bununla ilgili normalde hani biliyorsunuz bedenin tamamı yıkanır, gusül aldırılır. Ama şöyle fetva var: Birincisi, normal yıkamak. İkincisi, suyu uzaktan tutmak şeklinde. Yani cenazeye çok yaklaşmadan suyu uzaktan tutacak şekilde cenazenin yıkanma işlemi. Bu uygulanabiliyor. Üçüncü olarak da, eğer ikincisi değil de üçüncüsü yapılmak isteniyorsa böyle teyemmüm şeklinde. Az önce izlemiş olduğunuz videodaki gibi de yapılabiliyor. Hani bazı kardeşler böyle vesveseli düşünebiliyor. “Ağabey, bedenin her yerine su değmesi lazım.” Kardeşim, Allah katında bir bürokrasi yok. Yani Allah bizim ne durumda olduğumuzu, zaruri bir durumda olduğumuzu biliyor. Allah bize merhametli. Hani işte “Şurası kuru kaldı. Atın Cehennem’e.” gibi bir kafa değil. Orada bir salgın var ve salgının yayılmaması lazım, cenazeyi yıkayan insanlara da bulaşmaması lazım. O yüzden uzaktan su tutulabiliyor veya bu şekilde teyemmüm yapılabiliyor. İkisinin de fetvası var. Bizim de ülkemizde bu faaliyetleri götüren görevlilerimiz de bu ikisinden birisini yapıyordur diye düşünüyorum. Ya bir arkadaşla görüştüm. Yani bir aileden altı tane virüsten dolayı vefat eden yakını olduğundan bahsetmiş. Hatta cenazesiyle ilgili işlemlerle uğraşırken ona bazı uyarılarda bulunmuşlar. “Şurada dur, şunu yap.” gibi böyle. “Ya ilk kez olmuyor bu. İşte bilmem kaçıncı benim cenazem bu ay.” “İki kişi de şu an hastanede. Onların da defin işlemleri yapılacak.” diye böyle çok acı bir konuşma yaşamışlar. Yani düşünsene, bir virüs olayı geliyor ve ailenden altı tane yakının vefat ediyor. Ve iki tane de, hastanede ağır yatan var. Yani sürekli her hafta iki tane veya bir tane defin işlemi ile uğraşıyorsun. Yani kardeşlerim, sevdiklerinizi gerçekten seviyorsanız onlara sarılmanız değil, sarılmamanız gerekiyor. Sevdiklerinizi, anne, babanızı, dedenizi gerçekten böyle yürekten seviyorsanız, onlardan ne kadar uzak duruyorsan o kadar seviyorsun demektir. Evet gönül istiyor. “Ya gideyim bir sarılayım. Ya ben de semptomlar yok, onda da semptomlar yok.” “Ya ne olacak ya.” Evet gönül bunu istiyor. Ama ne olur gönlünün bu arzusunu, isteğini bastır. Eğer daha uzun yıllar onları görmek istiyorsan, rica ediyorum 1 ay, 2 ay görüşmeyelim veya 1 hafta, 2 hafta görüşmeyelim. Böylece yıllar boyu onlarla görüşebilme imkanına sahip olacağız. Öteki türlü ne oluyor biliyor musunuz? Sen bir taşıyıcı oluyorsun mesela genç. Öyle iki tane bir hikaye duydum. Adam yurtdışından geliyor. Ve yurtdışından geldikten sonra da tabii insan yakınlarıyla görüşmek ister değil mi? Karantina sürecini falan hepsini atlıyor. Gidiyor evine. Yakınları geliyor. İşte görüşüyorlar. Muhabbet, sohbet… Ve daha sonra akrabalarının içinden, o ziyarete gelenlerin içinden iki tanesinin vefat etmesine sebep oluyor. Yani cinayet gibi bir şey işliyor. Anlatabildim mi? Düşünsene ya, 2-3 kişiyi hastaneye yatırıyorsun ve 2 kişiyi toprağın altına gönderiyorsun. Bazen de sana bir şey olmuyor. Mesela gençlerin durumu öyle. Çok iyi bir şekilde taşıyabiliyorlar hareketli oldukları için. Taşıdıkları yerlerdeki insanlar ölüyor. Ya düşünsene ekran başındaki kardeşim. Eğer biz bu tedbirlere dikkat etmezsek şöyle bir ihtimali düşünebiliyor musun? Akrabaların içinden 2 kişinin ölümüne sebebiyet verdin. Bir nevi cinayetini işledin. Şimdi hayatta kalmak ister misin? Bazen de sen hayatta kalıyorsun. O vicdan azabıyla nasıl yaşayacaksın? Bütün akrabaların, bütün ailen artık sana baktıkları zaman başka bir şey daha görecekler. “Ne olur ya canım sıkıldı. Of duramıyorum.” “Ya görmem lazım.” gibi duyguları bastıralım, bir kenara koyalım. Yoksa hayatın boyunca vicdan azabıyla yaşamak zorunda kalabilirsin. Belki de şu ana kadar böyle bir şey yapmış da olabilirsin. Yani etrafında, otobüste, sağda, solda hareket ederken belki bunu taşıdın. Taşıdığının bile farkına varmadın çünkü herkes böyle yatalak hasta olmuyor. Bazen böyle nezle gibi geçiriyorsun, çok hafif geçiriyorsun, bazen hiçbir şey geçirmiyorsun. Ama virüsü gittiğin her yere taşıyorsun. Düşünsene şimdi… Ahirette bakacağız. Senin tedbirsizliğin yüzünden 10 kişinin vefat ettiğini ve 10 kişinin de 100 kişiye yaydığını ve o 100 kişinin de 1000 kişiye yaydığı bir hastalığın müsebbibi sen olabiliyorsun. Tüm salgında vefat edenlerin yakınlarına Cenab-ı Hak sabr-ı cemil ihsan eylesin. Onları da Cenab-ı Hak Cennet-ül Firdevs’inde ebediyen mesut eylesin. Ha biz kanserden mi ölürüz, trafik kazasından mı ölürüz? Sen, benden bahsediyorum. Virüsten mi ölürüz? Bilmiyorum. Trafik kazasından mı gideriz? Ama bize de bir gün bu cenaze işlemi bizim için de yapılacak. Bizim için de imam etrafındaki cemaate sorup, “Nasıl bilirdiniz?” diye soracak. Ve yolculuğumuz bitecek değil. Yolculuğumuz başlayacak. İnşâAllah güzel bir yere doğru başlar. Rabbim istikametli gidip, istikametle rıza dairesinde yaşayabilmeyi, Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşayabilmeyi nasip etsin. Hani şu insanlara evet üzülüyoruz. Covid-19 virüsünden dolayı vefat eden insanlara… Ama Allah’ın razı olduğu insanlarsa onlar hiç üzülmüyorlar. Belki de onlar bizim halimize üzülüyorlar mı bilmiyorum ama onlar hiç üzülmüyorlar. Onları doğduğu günden beri şefkatle ikramlarda bulunan, çok şefkatli, çok merhametli olan Rabbinin yanına gidiyorlar. Hani birisi annesinden uzun süre ayrı kalsa, daha sonra annesinin yanına verilse şefkatli annesine. Üzülür mü, sevinir mi? Çok sevinir değil mi? E düşünsene, bütün annelerin şefkatini veren kim? Rabbimiz, değil mi? Şimdi Allah’ın şefkatinin, Allah’in merhametinin yanına gittiler. Allah onlardan razı olsun. Allah, Cennet-ül Firdevs’inde ebediyen bu virüsün acısını unutturacak muhteşem bir hayat nasip etsin.
Tebliğ et!