Ağalar, canlar, ciğerler dalaklar, böbrekler 🙂 Sedef saçına bakmaktan dediğininİ anlamadım. Bu hafta İsatnbul’daydık, Sultanahmet’te kitap fuarı vardı. Gittik çok çok güzel arkadaşlar denk geldi, her memeleketten böyle. Sultanahmet’te bir tane laz uşağı geldi, böyle bir adam tekvando hocası. Bir tane oğlu var. 16-17 yaşında o da renkli gözlü sarışın fırlamanın teki Böyle oğluyla geldiler. ”Mehmet hocam, Mehmet hocam benim oğlanın sana bir sorusu var çok ilmi.” falan ”Buyur abi nedir?” dedim. ”Şimdi be buna döner temke atıyorum.Bu döner tekmeyi yerse orucu bozulur mu? jhfdhgfkjhg” Böyle çok tatlı adamlarla çok tatlı muhabbetler ettik konuyu sürekli İstabul ofise getirdik ve İstanbul inanın bana mutlaka mutlaka bizim olmamız gereken bir yer. Biz şimdiye kadar bunu hikmet dairesinde bekledik. Yani bir şeylerin mevsiminin gelmesini bekledik çünkü şunun farkındayız böyle bir anda gaza gelsek Utku. 1 ay 2 ay içerisinde istediğmiz projeyi bitirebiliriz. Yani Türkiye’de en büyük seminer yapalım desek ya da bir video yapalım, bir milyon izletelim, elimizde ne vat ne yok ona yatıralım desek. Ama bunlar kısa süreli geçici gazlar olabiliyor. Ama bir kalıcılığı olmaya biliyor. Kalıcılık istiyorsak eğer; 1.Merkezdeki hareketlere çok dikkat etmek zorundayız. Çünkü çekirdekte ufacık bir çizik ileride büyüdüğümüzde koca bir ağaç koca bir çınar olduğumuzda kocaman bir yarık olarak gözükür. Bu yüzden ileri projeler için sadece ileriye yönelmek değil dönüp dönüp sürekli geriye bakmakta icap ediyor. O yüzden biz hep merkezi bu noktada önemli gördük. Ne demek nerkezi önemli görmek? Ehli insaf, hakikate iştiyakı olan kendi imanlıyla birlikte başkalarının imanı da çok önemseyen geceleri bunlar için dua eden insanların varlığı ve onların devamlılığı kısmı bu işin en en en.. olmazsa olmaz kısmı. Hani biz dışarıya açılmasak burası olsa devam ederiz(!) Asla. ama dışarı da coşsak burası tahrip olsa bir kaç yıl sonra üstüne şöyle bir helva yapsın Cihan üstüne helva yemiş oluruz. Bu yüzden bunların dengeleri çok önemli. Mesela şuan zahirde atıyorum Mehmet burayı çeviren adam gibi gözüksün. Oldu mu Serkan? Ben gerçektende yarın birgün nefsime yenilebilirim. Böyle bir ihtimal var mı? -Var. Var insanım yani. Tabi birgün diyebilirim ”Yav yeter canım böylede iş mi olur? Ben gidiyorum hadi.” Hani insana o ego olur ya ”Hadi bana muhtaç olun.” falan.Değil mi abi? Halbuki öyle oldu mu dershanenin kimseye ihtiyacı yok, herkesin dershaneye ihtiyacı var yani. Veyahut bir gün ölebilirim.Doğru mudur? Ya da yaptığım bir şeylerden Allah benden razı gelmez. Belli başlı latifelerimi kapatır. Ondan sonra bir bakarsın gönlümde hiçbir şey yapabilme iştiyakı kalmamış. Bu çok daha tehlikeli geliyor bana açıkcası hadi diğerlerinden bir dönüş oldu. Şimdi böyle bir şey olduğunda buaradaki hani başta benim elimden dönüyor diyelim bir şeyler düzen bir müddet karışır. O düzen karıştığı zamanda sen eğer ”Ya aman bu düzende de kim barınacak?” diyorsan. Benim gözümde hiç samimi bir insan değilsin kardeş kusura bakma. Bu bir insani kanattir. Ama ya düzen karışadabilir gayet normal yani zamanında yıllardır olan bir adam bir süredir yok tabi ki insanlar belli başlı noktalarda anlaşamaz düzen karışabilir. Ama ben bu düzeni ne kadar kırık varsa varlığımla benliğimle tutkal gibi yapıştırırım. Ve bu iş devam edecek diyorsan sen benim gözümde ki samimi adamsın. Bak Allah’ın matematiğine bak çok garip. Şurda kemik manada 40-50 tane adamın hayale menfaati oluyor. 40-50 adamın hayale çekirdek manada omuz olması neticesinde Hayalhanem milyon adama menfati oluyor. Doğru mu? Şimdi böyle bir matematik böyle bir ticaret nasıl elde edeceksin? ”Ya ben yine rağatıma bakayım zaten abiler düşünür yav. Abiler düşünür, cemaatte böölünürse bölünür artık umrumda deği.” diyorsan. Gerçekten ben ahirette böyle bir şey görsem ben derim ki ”Allah’ım beni affet.Ben bu adanla çok boşu boşuna vakit harcayıp, yürümüşüm.” derim. Benim gözümde hiç samimi hareketler değil. Ha benim gözümde bende çok samim bir adam değilim bu da işin ayrı konusu. Ama konu bu olmadığı için öteki bir noktadan devam ediyorum. Umarım bir gün ne olursa olsun Allah bize bir cephe verdi, Halayanem diye bir isim verdi. Tabi ki bu tabela ümmetin tabelasının önünde midir? Hayır değildir. Çok çok küçük bir parçasıdır inşaallah. İnşaallah parçasıdır, inşaallah parçasıdır. Ama parmak Mehmet’in tamamı demek değildir.Bu da başka bir şey. Yani inşaallah gönlün de bu gayretle sürekli dualarda ve gayretlerde bulunan insanlardan olursunuz Şimşek. Bu ikazları sürekli yapıyorum. İkazlarımın üzücü olduğunun farkındayım. Bne bundan 2 2,5 yıl önce bir kardeşimin çok profosyanel bir yalanının yalan olduğunu anlatmak için yaklaşık 3 ya da 4 saat böyle kağıtlar çıkardım kağıtlar yazdım çizdim. Kardeşim bak İslam’a göre mecelleye göre Yav senin bu söylediğin yalan yalan. Hani bizde oluyor ya Yunus öyle tevil zannediliyor ama tevil deği o yani. Yalan oluyor. Tevilde bir alaka var bu saf bir yalan. 3 saat sonunda 4 saat sonunda yazdım diyorum ha İdris. Kardeş bak bu yalan yalan yalan.. Bneim şahsıma olan hürmetinden kabul etti ama kalbi itminan bulmadı. 2 yıl sonra gün geldi Allah o arkadaşı imtihan etti İki gün içerisinde 50 yalanı imtihan ile yalanı sonuçlandı. Ya Mehmet abi sen ona yalan diyorsun ama yalan değil o. O iş için o icap eden olay. Üstad Tarihçe-i Hayatta bir yerde bahsediyor. Ben bir paragrafını okuyayım. Şöyle bir gözleri kapasana şöyle bir tefekkür edelim. Hacı ağabey şöyle bir kapat. Kendini Üstad’ın yoluna koy ama nasıl biliyor musun? Umuma ulaşmak için sana yapmadıkları eza cefa kalmamış. Tefekkür et. Sürekli her yaptığın iyliği iftirayla neticelendirmişler. Sürekli dostlarına olan hasretini tecridlerle, sürgünlerle, 20 küsür yıllık hapislerle neticelendirmişler. Kapatın gözlerininzi iyice bir tefekkür edin. Üstad bu kadar insana koşturmaya çalışırken bir de yanında koşturduğu ekip arkadaşlarının onun ne yapmak istediğini anlamayarak ona gücendiğini düşünün. Ağalar gözleri açabiliriz. Şimdi bu cümle benim gönlüme çok değen bir cümle oldu. Çok önemli işler oluyor. İstabul’da binlerce adam bekliyor, bugünkü gündemimiz oldu. Avrupa da bekleyenlerin sayısı.. Yunus anlatsana Avrupayı bu çocuklara hiç anlatmıyor musun? Sokakları Türkiye gibi değil miydi? Her gelen selam vermedi mi? İki tane yedişer saat boyunca adam sarılmadık mı biz? Tonla adamın ”Sizi bekliyorum.” demesi değil mi yani? Ben başka bir şey mi anlıyorum? Tonlarca adam oralarda bizleri bekliyor, sizleri bekliyor yani. Bu kadar adam bizleri beklerken bizde bu maksada koştururken Bazen böyle bir şeye belki hakkımız yoktur.Kusura bakmayın. ”Kardeşim niye yapmıyorsun? Ya hadi oğlum kaçıncı kez söyleyeceğiz.” diye kırıcı üzücü konuşabiliyoruz. İnşaallah gücenmez sizlerde Üstad’ın çarptığı o metafordaki adam gibi affedersiniz. Ama aynı maksada beraber koştursak. Bu affetmenizden daha güzel bir omuz olur. Buyur bir şey mi diyecektin? Buyur Hüseyin. Üstad ”Hafız Ali acaba gücendi mi?” diye soruyor. Hafız Ali övgüyle cevap veriyor. Daha sonrasında şey diyor. Mesela bir bahçivan örneğini veriyor. Bir fidan ilk dikildiği zaman, biraz büyüdüğü zaman alt dallar oluyor. Şuan keranet yaptın ha Hüseyin bak nere açık? -Hayvanatı muzura mı? Ya şeyhim jshdgdfdh Adamdaki keramete bak Fatih. Şuan orayı okuyacağım ha. Böyle bir şey olabilir mi ya? Leyla’nın babası halka ziyafet verir. Mecnun da kuyruğa girer çünkü kepçenin başında Leyla vardır. Sıra mecnuna geldiğinde Leyla onun tasına kepçeyle sertçe vurur. Mecnun kenara çekilir ve tebessüm eder. Bu olay defalarca böyle devam eder durur. Mecnun her sıraya girdiğinde Leyla kepçeyle onun kafasına tekrar vurur. Kenara geçince sorarlar: ”Leyla sana sert davrandı hala neden böyle mutlusun?” diye. Mecnun cevap verir: “Olmasaydı meyli, vurur muydu leyli…” der. Başımıza gelen muzır maniler aslında bizimle alakadar olduğunun bir göstergesidir. Dairede kaldığı müddetçe. Üstad’ın yıllardır bana hep derman olan bir cümlesi ”Asıl musibet ve muzır musibet, dine gelen musibettir. Geri kalanları bir kısım ihtar-ı İlahidir.” diye bahsediyor. Şimdi bu tür olaylarda aslında başımıza gelen olaylar ya bizim bilmedik günahlarrımızın dökülmesine bir sebepdir, ya gafletdeyizdir tekamül edemiyoruzdur. Bu gaflet perdesinin yırtılmasına bir sebepdir ya da uçurumdan gayrın tarlasına doğru koşturuyoruzdur, çoban bize taş atmıştır. ”Haydi o yönde gitme artık bana yönel.” denilişine bir vesiledir. Başımıza yediğimiz kepçeler eğer akıbetimiz, ahiretimiz, neticemiz, bulunduğumuz evre hayır ise yani bir hizmet dairesi içerisindeysek sürekli bunlara işaret edicidir aslında. Üsatd’ta buna az önce Hüseyin abimizin bahsettiği belki Üstad’ın döneminde yaşasaydı yazıcı bir talebesi olacağı yazma bilmese yine de yazacağı belki jdfhgdfhghjfg Ferrari Hüseyin fjghjfkdh Allah razı olsun.Bir ordan okuyalım bakalım Buyur fatih baba. Şimdi bugün yapmaya yaptığımız denklemleri umarım anlamışsınızdır. Yani hizmet içerisinde insanın başına çok olay geliyor. Bu taşhidatlar ya böyle dışarıdan gelebiliyor ya aileden gelebiliyor, ya da hizmet içerisinden gelebiliyor, Şimdi benim bu mektupları yapma sebebim. Hizmet içinde geldiğinde biraz genellikle benim elimden geliyor. Bunun sebebi şu: Ekip başı arkadaşlar naifliğinden, kibarlığından diğer arkadaşlarla pek papaz olmak istemiyorlar. Çok insan kırıcı bir yapısı olmadığından insanlara böyle birden çok şeyi söyleyemiyor. Başka bir arkadaşın söyleceyecek istidadı var ama onun da dikkatinden kaçıyor defalarca söyleyemiyor. O söyleyemiyor.. Öteki söyleyemiyor.. Böyle olunca resepsiyondaki adam, bahçeye bakan adam ya da büyük bir abimiz, zahmetli bir abimiz Mesela bugün çok güzel İrfan’la kapıştık bir saat boyunca. Bu ihaleler ban kalıyor, bana kaldığında da şimdi ben şöyle zannediyorum. Benim o an konuştuğum şey inşaallah karşımdakini kırmıyorumdur ama hizmetle ilgili bir şeyi konuşuyorum. Yani ”Sana arabamı satmıştım niye 10 milyarımı vermiyorsun?” diye tartışmıyorum telefonda. Abi senin ağzından bu laf çıktı mı? -Çıktı. Sen bu arkadaşlarla ilgilenicek miydin? -İlgilenicektin. Bunu niye ilgilenmiyorsun? Sen mutfağa niye bakmıyorsun? Terastaki (anlamadım bile :))lekeler nedir? Yani bizim mesuliyet alanlarımz ile ilgili oluyor. İnşaallah b cihetlerden bu şekillerde anlaşılır ama insanoğlu.. İnsan denen bir kriterde var. İnsan her zaman bu konsantreli şekilde anlayamayabilir. Çok güzel bir zamanda insanın en mutlu en zayıf olduğu anda şeytan nefis el ele verip tam o anda ”Ya bu Mehmet’in sana yüklendiği yetmiyor mu?” diyebilir. Keşke bu işin bu kısmı (tek bana kalmıyor tabi ki ama ) en çok bana kalmasa tekar. Ama şöyle oluyor genellikle Hüseyin mutfakta diyelim. Mesela Serkan da mutfakta Serkan bir iş hep yapmıyor. Hüseyin’e gelip ”Hüseyin bu iş niye böyle?” deyince. ”Serkan yapmıyor.” diyor.Olay burada kalıyor. Keşke onun çözümünü de Hüseyin bulsa Çözümünü de o bulsa aralarında ki tefanide artacak zaten Anladın mı? Ama orada bana kalıyor. Orada ihale bana kalınca Serkan’la anlaşmazlığı Mehmet gir Veysi ile anlaşmazlığa Mehmet gir. Allah’tan aramızda biraz yaş farkı var. Birbirimize tam akran olsaydık şurda bir yerde üç kişi birleşip bıçaklardı kesin beni Allah’tan biraz yaş farkı varda djhyfjkdh Başkan ahirette kimse seninle olmak istemez. Kirve sende vuracaksan Allah razı olsun. Bende Cio’yu yanımda taşıyorum. Cio’yu yanımda taşıyorum havaalanın da bırakıyor, yemekçi de bırakıyor, orda bırakıyor.. En son dedim ki ”Lan oğlum Cio sen niye bneim yanımdasın?” dedim. ”Abi ne oldu?” falan. ” Oğlum havaalanın da kemer çıkarırken adam geldi burdan -Abi bi resim çekilelim mi? diye” Bak düşün adam burda ben böyleyim buradayım kemer çıkarıyorum. Bir abla geldi resim çekilelim mi diye. Şu mesafeden şöyle yani manevi kalkan yapıyorum. ”Abla gelme, abla gelme.” diye. Cio orda orda, orda orda. En son diyor ki ”Böyle mi yapılacaktı bu iş?” Yeni anlıyor. Oğlum niye yanyanayız.Ölümüza dirimize yanyana demedik mi falan. Cio rahat, rahatında biraz o cihetlerde. Yani yanımızda taşıyoruzda kuru sıkı çıktı biraz Ömer. Halis abiyleyken kimse fotoğraf çektiremiyor Başkanım. Evet, Halis’in taktiğini anlatayım mı? Gelsene bi Bak gel bi Halis’in taktik şu mesela bu benim, şurdayım. Şurdada işte bir arkadaş var diyelim.Halis’in tam taktik şu. Anladın mı? Ben arkadaş güç kalkanı burda anladın mı? Hani bir şey olduğunda adam yapmayacak Halis yapacak falan. Halis bırak adam yapsın lo. Kimden geldiğini bilmeyeğ. Ya bu arada ben İstanbul’la ilgili en ciddi şeyi söylemeyi unuttum. Orayı bir anlatmam lazım.Abi o kadar çok hoşumuza gitti ki. Şimdi ben birinin videosunu izlesem internetten o adamı dışarıda görsem konuşmaya çekinirim yani normal bir insan herhalde ”Rahatsız etmeyeyim.” der, başka bir şey der. Abi havaalanında giderken gelirken, yolda molda Yav kimi görsek şu şeyi yapıyorlar ya abi. Şöyle görüyor mesela o mesafeden Ya o kadar sıcak geliyor ki bana iki tane peş peşe araba geçiyordu birinin içinden böyle bir tanesi hani Arkadan biri geldi. ”Yav Mehmet abi geliceğiz.” falan Yav o, o kadar sıcak geldi ki bana İşte onu videolarla verebilmemiz çok garip geldi Fatih ya. Yani video ve fotoğrafla onu sağlayabilmek bana çok şükrettirdi. Havaalanında falan o kadar çok oldu ki Ömer. Yani birinin ne bileyim yılışık tavrı başka bir konudur. Hiç gelmemesi başka bir konudur. Ama tam o mesafede seni her gördüğünde şu sıcaklığı yakalayabilmesi. Mesela uzaktan koşturuyor. Onun işi var benim işim var Görüyor, bir şöyle yapıyor falan. Çok sıcak geldi bana yav Onu bir şekilde verebilmemiz. Hani sürekli böyle anlatıyoruz ya videolar, fotoğraflarla bir şeffafiyet sağlamaya çalışmamız. Herhalde oralar işe yaradı gibi geliyor bana. Geçen gün Furkan’nın babası bile biriyle konuşurken Hayyalhanem için o şekilde bir cümle etmiş. ”Hiç onlar kadar şeffaflık sağlayan bir yer görebildiniz mi?” gibisinden. Çalışkan Furkan’nın babası Çalışkan oğlu Furkan Allah razı olsun yani Vallahi ben bunu babaını hatrına tutuyorum yoksa varya mümkünatı yok, mümkünatı yok Allah razı olsun. Öyle bir cümle kurmuş Şimdi buna girdin.Hadi bakayım konuyu baştan topla. İhale bana kalıyor insanlar bana darılabiliyor. Şimdi burda öncelikle ekip başı arkadaşlar bana yardımcı olursa çok sevinirim. Ama ekip başı arkadaşlar genelde şunu yapıyor. Mesela yayala domatesiyle ilgili bir sorunumuz var. Not tutuyor, alıyor, ediyor.Hiçbir sonuç olmuyor yani. Bu konuşmaları olumsuz örnekler için yapıyorum yoksa olumlu örnek trilyonlarca var. Ben olumsuz kısımları kapatmak için yapıyorum. Yoksa Allah razı olsun o arkadaşlar omuz olmasaydı bugün buranın tualeti bitmezdi. Ama ben olumsuz kısmı söyleyeyim, çözelim ahirete daha karlı gidelim. Şimd öyle bir durumda not tutuyor.Öyle etti, böyle tuttu, bugün yapmadı, bugünde söyledim yapmadı.. İyi yapmadıda bir neticeye erdirelim. Yani hiç yapmayacaksa bu arkadaş ona göre davranalım. Eğer yapabilme istidadı var, meselenin hakikatinin anlayamamışsa önemini anlayamamışsa ona göre davranalım. BEN ŞİMDİ NE DEDİN ANLAYAMADIM REİS. Arkadaşın sorunu ekip başının onu ihmali ise ona göre davranalaım. Yani neyse sorun onu çözelim. Birbirimizi önemli zamanlarda tatmin etmekle uğraşmayalım Biz bu dünya da vaktimizden ve birbirimizle güzel vakit geçirmekten fedakarlık edip ahirette bunun kazasını edelim. Nasıl bir proje? Güzel değil mi? Üstad’a talebesi ne diyor? ”Üstad’ım seni çok özlüyorum.” diyor. Üstad ne diyor cevaben ? ”İnan bende aynı duyguları barındırıyorum.Ama bugünlerin kazasını inşaallah ahirette edeceğiz.” diyor. Bence çok önemli bir denklem yani hizmet adamında olması gereken. Şimdi ben her koridordan geçerken Sekan’la sarılsam Pablo’dan makas alsam Şimdi bu sefer şey olmaz mı yani Valla hağlısan ha Yeni arkadaşlarla kim ilgilenicek? Ama şeytan böyle anlarda -Sana zaten böyle demedi mi? -Zaten geçende suratı asık değil miydi ? -Zaten öyle değil miydi? Böyle değil miydi?….. Bütün kötü hatıralarının altını çizer, seni bu kötü hatıralar ile boğmaya çalışır. Bize böyle durumlarda gönülsüz olmak yaraşır. ”Ya Rab, ben Mehmet kulunu severimde zaten ondan gönlümee nufüs edecek güzellikleri beklemedim ki. Ben onu da senden bekliyorum. Mehmet’de aciz bir kul zaten kalbimi tatmi edemez. Ahirette işime yarar diye bir dostluk kuruyorum.” Bak ne güzel cümle değil mi? ”O da zaten aciz bir adam. Belki ahirette işime yarar diye omuz omuza bir dostluğumuz var inşaallah.” İfade edebildim değil mi demek istediklerimi? Şimdi burda şurayı tekrar söyleyeyim. Özellikle büyük abilerim sizlerden ricam var. Sizler kusur gördüğünüzde istişare edecek ne varsa edelim. Ama işi neticelendirmezseniz iş, ihale bana kalıyor. Ben o işi ortada ne olacağı belirsiz bir halde bırakamıyorum. Fıtratım buna müsaid değil. Biraz müdakkik ve ihtiyatlı bir yapım var. Ondan sonrada karşıdaki adam bir yerde kırıldığı anda bana kırıldığında tutunacak bir dal bulamıyor. Halbuki bulabilir yani sadece dedim ya şeytan olayları büyütmeyi seviyor diye. Mektuba başlıyalım. Hafız Ali abi hangi Ali abi? Biraz bahsedeyim. Ben bu hatırayı abilerden dinledim direk şimdi bunlarınolduğunu hatırladım. ”Üstad Beddiüzzaman Hafız Ali’nin….” Bak onlarda böyleymiş görüyor musun? Mesuliyetini yapmayınca dama çıkıp, bağırmış. Burdaki olay ne biliyor musun? Elle çoğaltarak bi yerden bir yere taşıyorlar. Şehir dışına çıkarıyor, başka yerlere dağıtıyor. Tam o gecikiyor işte burda. İfade edbildim mi abi? O yazması gecikiyor yani yazıcı, yazan adamın. Santral Sabri’nin kendisine gelecek yazıların gecikmesi üzerine evinin damına çıkıp; ”Keçeli imam indallah mesulsun.” Yani Allah nezlinde değil mi? dediği rivayet edilmektedir. Fabrika çalışan sistem ya, üretici yani yazan kısım. Tamam mı? Diliyle sürekli neşretse o ne olur? O da gül fabrikası olur. Burad geçen hafız Ali, Hafız Ali ERGÜN. Kodlayalım abi? Hafız Ali ERGÜN abi. Yani bir olay yaşanıyor, orda gücenme var mı? Yok mu? Olayla beraber aslında bize ders vermek için olayı açıklıyor. Anlaldın mı demek istediğimi? Hikmetini değil mi? İstifsar. Biz istipsat diye bir kelimede çalışmıştık zamanında hatırlar mısınız? O da basiretini anlıyabilmek için sorulan sualdi. He feraset. Buda istifsar oluyor. Unutmayın.Hafız Ali ERGÜN abi Üstad’a yazıyor mektubu yani o şekilde bir empati yapsanız Serkan mektubu daha güzel içselleştirirsiniz. Sen o Hafız Ali abi ol. Üstadına mektup yazıyorsun. Yani o piskolojiyi bir hissedersen daha faydalı olur değil mi? Tefekkür 1 yıllık nafile ibaddetten daha hayırlı bir şey. Özelllikle tefekküri imani devam İbrahim bugün seninle konuştuğumuz şeyin cümlesi aslında fark edebildin mi? Bir ahayt emaneti var, gerçek emanet verici hani iyice kabuğu kırmaya çalıştık ya tübitak değil, aile deği, Trabzon değil, Rize değil,sen değil, ben değil… Ona uygun bir şekilde o sunumu yapabilecek miyiz? Tam onun cümlesiydi aslında. Abi baştan alabilir miyiz acaba? En baştan tekrar rica ediyorum. Şİmdi o hatırayı hatırlayalım. O mesulsun diye bağıran abi değil mi? En sonunda da Üstad bedeline vefat eden abi? Hafız Ali ERGÜN abi. Devam edelim abi. Anladın mı abi? Hediye kimden* Allah’tan. Peki burda hediye betimlemesi bizim hayatımız değil mi? Asıl veren kim Allah. Esas aksat olara sarf edilecek ise eşimizden, işimizden, ailemizde çok onu razı etme ufkunda sarf etmeliyiz. Devam. Ki 36 senesi geçmiş. Cenabı münim; orda cenap yücelik verilen bir betimleme bir sıfat, Münim; nimetten kodla. Ama şöyle, şöyle diyelim asıl nimeti veren değil mi? Çünkü başka birinin eliyle gelebiliyor Ve biz asıl müsebibbi karıştırabiliyoruz. Burda asıl nimeti veren. Yani ”Allah murat etmeseydi Fatih Star bana bu çayı getiremeyecekti ki zaten.” Küçük meselelerde biz Allah’ı çok unutuyoruz. Bugün yine Hüseyin çok güzel betimledi. Oralara da katmak zorundayız. O küçükler büyüyecektir. Ve biz Allah’a tam ekmel cihette edeceğiz diye inşaallah diyelim. Bak baştaki cümlesi hayatıyla ilgili Cenabı Allah o hayatı bir şehadet ile alıyor. Çok ilginç değil mi? Bak önce taa vefat etmeden önce yazdığı bir mektup Yunus. Şimdi ben burdan ne anlarım biliyor musun? Bir kul Cenabı Allah’tan neyi samimi istese Allah omu istiyor. Bak hayatını ne zaman istese ”O padişaha vermeye hazırım.” diyor. Cenabı Allah o hayatı o kadar güzel ve ahirete namzet bir şekilde alıyor ki yani bir adam bunu kendisi organize edemez asla. Şİmdi bir kul Allaht’an samimane hizmet etmek istese Allah’ta ona ettirmese haşa o zaman gaddarlık, zalimlik mi yapıyor Allah? Çok ilginç ya bizim içimizde sorun var. Biz Allah’tan gerçek talep etsek şuan ki işlerimiizn üç katını bize bir günde yapttıttır Allah. Bizim isteğimizde prıblem var. Hangimiz bu istekler için 40 gün gece teheccüde kalktı acaba? Allah’ım kalbimi düzelt, tefanimi arttır, kardeşlerimle aramı iyi et, beni bütün işlerin mesuliyetinde ana merkezine koy diye. Devam. Üstad’ı da tam bu zaviyeden görüyor. Çok önemli bir cümle Bizimde burda yapmaya çalıştığımız aslında bu değil mi? Layıkıyla yapmıyorsakta inşaallah yolunda bulunmaya çalıştığımız Efendimiz Aleyhiselam’ın hayatından günümüze bakan noktadan hizmet edebilip, ulaşabileceğimiz bir alanı bulduk. Ve bu alanı daha iyi yapabillim diye çayından çorbasına, temizliğinden terasına, kaşından gözüne kadar bu noktaları tebliğ etmeye, memurluk etmeye çalışıyoruz. Doğru mudur? Yani böyle olduğundan dolayı öyle ise her mübarek sözünüz hak ve aynı rahnettir diye Üstad’a nukabelede bulunmuş Allah razı olsun. Devam. Şimdi buralar çok önemli hacılar. Bu paragraf çok önemli. Mektubun asıl manası burda çıkacak İbrahim ortaya. Buraya kadar problem var mı? Hazıf Ali abi mektup yazıyor Üstad hazretlerine. Üstad’ı bir padişahın memuru gibi gördüğündn dolayı onun dediklerini yapmayıda o cihette güzel görüyor, olumlu manada görüyor. Devam. Burası çok önemli, çok önemli !!! Şimdi hacılar biz daha tam bahçıvan olamadık bi 7-8 imtihanımız kaldı. Değil mi Koyuncu? Tam bu örneği anlmak için şimdi bahçede ağaçların dalları iyice sürüklendiğinde 1- Ağacın büyümesine bir engel oluşturuyor. Bu yüzden de ağaçları sürekli budar hale geliyorlar. 2- Yere yakın ağaçların özellikle birçok bölgede domuzlar tarafından değil mi? Domuzlar bir sürüye bile girse, bir ağaca saldırsa bize köyde İrfan’ın arkadaşı vardıya Selami çok bahsetti. Domuzun yiyeceği iki meyveyse iki tane ağacı tamamen talan edecek şekilde saldırdıklarını söylüyorlar Koyuncu? Kurtlarda, çakallarda sürüye öyle saldırır ya yiyeceği belki iki tane koyundur 20 koyunu telef edip atıyorlar. Şimdi o ağacın dalı aşağıda olsa o domuz o daldan asıl ağacın tamamına zarar verbilecek bir şey çıkıyor. Bu yüzden bahçivanlar özellikle köylük bölgelerde domuz gibi muzır hayvanların bol bulunduğu yerlerde ağacın dallarını aşağılardan çok keserler. Sebebi; 1-Muzır hayvanlar san ulaşmasın. 2- O ağacın büyümesine engel olan aşağıdaki dalları o ağaçtan kurtaralım ki ağacımn büyümesine bir engel olmasın. Şimdi buradaki metafor aslında şu; Kardeşim senin gönlünde hizmet varsa sen evde buna ulaşamazsın diye sürekli senle bir cedelleşmemiz varya bu şu senin aşağıda dalların var daha pişme evrendesin evine kimin girip çıktığı belli değil. Belki bir üniverisite öğrenci evi okulda kimlerle görüştüğün belli değil bir öğrenci evi. Bir anda nefsin bir anda şeytanın seni bir yerde kandırabilir. Mesela üç saat boyunca 20 tane arkadaşın mimarlığın geleceğiyle, İtalya’ya bakan yüzüyle, Paris’e Fransa’ya bakan yüzüyle ilgili ciddi konuşmalar yapsa Bir adamın direk aklı ve hayali orayada kayabilir. Neyken? -Manen eksikken. Yoksa bir adamın böyle bir şey yapması haram değil onu demiyorum. Manen eksiklik varken ve böyle bir kapı açılmışken senin hedefin buyken seni bir anda döndürebilir. Bıurda ne oluyor aslında ”-Nerdesin? -Beraber yemek yiyelim.” demeler. O muzır hayvanat saldırdığı anda senin aşağıdaki dallarından koparmasın diye bir budama evresi oluyor. Tam anlatabildin mi demek istediğimi? Buna bakan yüzü bu bir şey söyleyecektin -Ya mesela abi geçen bahçıvan geldi ya mesela ne dedi ”Köşedeki üç tane ağacı söküp atın.” dedi. ”Diğerlerinin de %30 %40 kurumuşsa bunların da dallarını kesin ki yaşamaya devam etsinler.” gibi bir şey söyledi. Şimdi bizde buraya vurduğumuzda bir şeylerin önlemini almadığımızda ya da bir şeyleri kesmediğinde bu şunu gösteriyor ileride bütün ağaç kuruyabilir yani. Sen bu kurumayı engellemek için sen bu dalları kesmek zorundasın. Bizim de amaç buysa devam ettirmek, daim ettirmek ise mecburen bir şeyleri kesmek zorunda kalacağız yani. Bunu yapacağız. Mesela bir örnekleyelim yine kötü alışkanlığı olan arkadaşlar Hayalhanem’e geldiğinde eğer kötü alışkanlığını asıl güç aldığı eski arkadaş grubuna devam ediyorsa onlarla yani ordan bir budama yapmıyorsa o arkadaşların hiç birine devam edebildiğine şahit olmadık İbrahim. Devam edebildiği derken illa buraya gibi düşünme. Namazına abdestinede devam edebildiğini görmedik. Sürekli merakı içki, karı kız olan bir arkadaş grubundan buraya geliyorlar. Ama o arkadaş grubunu, o muzır dalları orda budamıyorlar. Ve oranın cezbediciliği kısa süreçte bizim cezbediciliğimizden daha ağır basıyor. Yani Serkan biz kısa süreçte ne yaparsak yapalım bir kadın kadar cezbedici olamayız. Sen hiç olamazsın abi hele şu tipinle dgfjhfgsdhgfg Özellikle uzun süreçte mantıklı düşünmeye çalışan bir adam için olabilir. ”Evet bu geçici hevesler benim kalbimi tam tatmin etmiyor. Bunlar bir üzüm tanesi yedirip on tokat vurduruyor. Böyle şeylere aldanmak istemiyorum. Ben uzun süreçte kırkımda ellimde de mutlu olmak istiyorum.” Diyebilen adamlar için cezbedici olabiliyoruz. Ama öteki türlü kısa süreçte bir içki masası muhabbeti kadar cezbedici bir muhabbet olamıyor yani. İfade edebildim mi? Mesela o adamın bilinçli bir şekilde bu eski arkadaş ortamından kopayım, kendimi iyice gerçekleştireyim, ben dolduktan sonra onlarada yardımcı olabileyim demesi. O muzır dalların kopması olur mesela. Bir örnekleme yapayım mı? Birgün Mevlana hz. talebelerine diyor ki ”Şu diyara gitmeyin.” diyor. Talebelri diyor ki ”İyi de Mevlana bize gitmeyin dediğin diyarlara sürekli sen gidersin ne iştir bu.” diyorlar. ”’Ben gittiğim yerde küfemde gül taşırım.Gittiğim yere gülün kokusunu bırakırım. Sizin küfeniz boştur.Gittiğiniz yerin kokusunu getirirsiniz.” diyor. Mesele efsane bir ayar, nota.Öyle değil mi? Şimdi bu paragrafı ben tekrar okumak istiyorum abi. ”Hem efednim bahçıvan misal…” demekki hizmette bahçıvanlık yapmaya düşecek birileri var. Doğru mudur? Bizim gibi arkadaşlar yıllandıkça bu vazifeyi alması lazım. Çünkü aşağıdan sürekli yeni arkadaşlar geliyor, güzel arkadaşlar geliyor. Onlarında budanmaya ihtiyacı var. Ama bu iş tek kişide kalsa o tek ada elli adama yüz adama asla yetişemez. Yani sizin bu noktada duanız olması lazım Bahçıvanlık olmak demek ona abicilik yap, despot ol, lan lun de, emir ver demek değil. Bahçıvan olmak demek sen daha bilinçli, ona bir üstadlık vazifesi belki görebilir diyor ya daha bilinçli bir haldeyken onun takılabileceği hassas noktalarda sürekli ona o ikazı bulunmak. Amaç bu değil mi? Fidanlar büyüsün, meyve versin, meyvesini yiyeyim. Az önce domuz örneği verdik muzır zararlı bir hayvan olarak. Örnek duruyor mu kafada? Hani ağacın altından o dala yapışır ama asıl dala değil, meyveye değil, ağacın tamamını koparacak, yıpratcak bir zarar verebilir. Hem ağacın büyümesine engel oluyor aşağı dallar yani geçmiş izler de diyebiliriz belki buna, zararlı alışkanlıklar diyebiliriz, dünyaya meylettirebilecek açık kapılar diyebiliriz buna Şimdi buradaki amaç senin o açığından dolayı bir tehlikye düşmense eğer benim sana biraz yüklenmemden ”Bizi rencide ediyor.” dememen daha uygun olur diyor cümlede. İfade edebildin mi? Tabi burda tutuyım burda Eymen’e hakaret edeyim, küfür edeyim, aşağılayayım böyle bir hakkımız yok haşa. Saygı çerçevesi içerisinde belki bazen sürekli hatırlatma bir de dedim ya insani kriterde var, hani bizde insanız. Günde 50 tane adama hatırlartma yaptığında bir yerden sonra atık kafayı sıyırabiliyorsun. Oralarıda inşaallah adam koşuyorken çarptım yere düştüm dersiniz. Diyebilirler mi Aslangiray? Eski alışkanlıklarıyla kalsaydılar.Onlardan kurtulmasaydılar. Yok olacaktı. Yani o dalı koparınca kökünüde kurutacak kadar zarar verecek o ağaca ve ondan sonra yok olacak. Mesela buraya bazen arkadaşlar geliyor, halada olutor. Diyorum ki kardeşim , sevgili kardeşim elin yüzün düzgün doğru, dilin dönüyor doğru ama sen zaten bundan bir kaç ay önce şu şu şu.. hataları kendi ahiretin kendi dünyan için yapmışsın. Burda önüne gelenle ilgilenip tebliğ etmeyi bırak Sen kendinle uğraş diyoruz. Ama maalesef anlaşılamıyor. Anlaşılmayınca bu adamlar insanlar dış tefekkürü iç tefekkürden daha çok severler. Çünkü kendini unutturucu bir şeydir. Şimdi ben Yunus’un derdini konuşsam sürekli kendi eksiklerimi çok fazla düşünmeyebilirimanladın mı Yunus? Bir insan günlük, saatlik, dakikalık nefsiyle yaka paça olmayı bıraktığı anda bomboş işe yaramaz bir hale gelir ve hep dışarıyı konuşan bir adam olur. ”Şunlara bak!” der. Kendi daha beter durumdadır. ”Onlara bak!” der. Kendi bin misli daha beter durumdaır. O yüzden bu tür arkdaşlar yer yer ”Kardeşim sen kendinlen ilgilen.” ama maalesef çok fazla işe yaramıyabiliyor. Aldıkları dal yarası gibi gözüken yaralar. Kökü tefessüh ettirdiğinde de manen yok olup gidiyor. Şimdi burda insanın şunu düşünmesi lazım yer yerbirbirimzle uğraşıyoruz, ikazlarda bulunuyoruz. Yani bu ikaz belki sinek ısırığı hükmünde bir acıtıyor. Yani kim ister ki mesela ben Koyuncu’ya gelicem. ”Şu ağaçlar ne oldu?” Ya da Koyuncu bana geldi. ”Ya Mehmet abi bu saksılar ne oldu?” Değil mi abi? İnsan normal şartlarda sürekli birileriyle yaka paça olmak istemez. Sonuçta yan yana olduğunda insan şunu diyebilir. ”Ben hür bir adamım kim bana bir şey diyebilecek? Gülüyorsan gel, yemek yiyorsan gel yoksa boş boş konuşma.” Değil mi? Nefis böyle cümleler edebilir değil mi? Ama böyle olduğunda abi sineğin ısırığından kaçıyoruz doğru? Belli başlı abdullahlık sınırlarına girmiyoruz, bir hürriyet elde ettiğimizi zannediyoruz. Ama bunun neticesinde yılanın zehirli ağzına bir serüven oluyor. Bu tür durumlarda o aşağıdaki dalları kesmek Zeki şuna dikkat et Mehmet abi buna dikkat et Eymen bunu bniye yapmıyorsun? Mehmet abi şu okumana şöyle dikkat etsen. Değil mi? Bu tür noktalarda birbirimiz ikazlarımız aslında bizim kökümüz tefessüh ettirip çürütebilecek noktaları engelleyici durumalar oluyor. Bizler aramızda yer yer hikmetli şekilde zelzeleler, ufak sallantılar yaşadığımız müddetçe büyük deprem yaşamayız Seko. Ama ben tekrar şurayı rica edeyim o küçük depremler sadece bir kişinin elinden dönerse ileri süreç için gönüller kırılıp tehlikeli bir hal alabilir. O yüzden herkes mesuliyetini hakkıyla, güzel yapması lazım. En son zaten kapanış konuşmasını yine aynı konuyla kapatıcam. Bana yardımcı olmanız lazım. Ne güzel cümle değil mi? O an ki durumlarıyla Bir adam apartmanın 20. katında otursa çocuğuda bak çocuğun var kendi çocuğunu düşün, bende kendi çocuğumu düşüneyim, sende çocuklarını düşün. Sarkıyorlar demirden 20. kattan ama Koyuncu Düşün yani Elif Lamra sarkmayı ne kadar bilinçli yapabilir? Yapabilir mi? -Yapamaz değil mi? Bir ayak kaysa. Musab yani oraya tırmanmayı ne kadar bilinçli yapabilir? Yapamaz yani ufacık çocuklar. Doğru mudur abi? Sarkıyor. Tam o esnda da sen dalmışsın elinde telefon başka bir işle uğraşıyorsun Çocukta tırmandı tırmanacak. Bende koşturuyorum, koşturuyorum, koşturuyorum… bağrıyorum ordan. ”Laaaan Özcaaaan çocuk düşüyor baksana laaan!!!” diye. Şimdi bu adam çocuk düşmesinden can havli ile bana bağırdı, beni kurtardı diye teşekkür mü edersin? Yoks aşağı inip ”Yav Mehmet sen hayırdır bizle lanlı lunlu konuşuyorsun Hebelehüble kardeş.” mi dersin? Şimdi burda ahiret ve dünyayı bu terazide tuttuğumuz anda biz problem yaşamayız. Ama bazen insanın bazen çok dünyalık koktuğu anlar olabiliyor. Yani ben kendimde çok yakaladığım anlar oluyor. Mesela bazen öyle bir hal oluyor insanda Anladın mı? Böyle kibirli, egolu, garip. ”Heyt var mı bana yan bakan? jkjkjkjkjjk” Yani insanda olabiliyor. Tam böyle tavırlara denk gelse o teraziyi çok insaflı bir şekilde yapamayabilir. Eğer bu meseleleri kalbi iman potasında eritmezse. Mektubun en önemli paragrafı burasıydı. Devam abi. ”Çok günahkarım, kusurda benden daha fazlası olamaz.” diyor. Evet. Karıştığı. Çürümeye başladığı bir zamanda. İlaçlarla tedaviye başladı. Ve bak burda şu betimlemeyi yapıyor. Boğızıma kadar battım derken Hani bırak aşağıdaki dalları yukarıya kadar kesilmesi lazımın betimlemesini yapıyor aslında. Devam. Şu cümleye dikkat. Şimdi burda da çok önemli. Bu tespiti iç dünyamızda kendimiz yapmadığımız müddetçe Murat asıl çözüme ulaşamıyoruz. ”Bir hasta ameliyata muhtaç olduğunu bilmeli.” Ama ameliyat biraz sancılı olur. Biraz canın acıyacak, narkoz yiyeceksin ya buralar önemli Özcan. Bir sorunun var. Sorunu tespit ediyorsun ve çözümünü zahmetsiz istiyorsun. Aam cennet ucuz değil burayı nasıl yapıcaz? Bence buralarda biraz nefsimiz fazla aldatıyor. -Maddi cihette bile ameliyatlar ağır geçerken manviyat daha ağır olması lazım zaten. Evet, evet. Ama biz bekliyoruz ki bir abiyle bir kez konuşayım ik saat sürsün sonra çözülsün. Hani senin iraden nerde? Hani aylarca onu tedavi etmek için mücadelen nerde? Cehtin nerde? Gayretin nerde? Devam. Kederliyim. Hafız Ali ERGÜN. -Şey diyor ya Başkan hani ”Hayatı verene ve vesile olana.” diyor. Orda hani evet Allah yokluktan varlığa çıkarmış zaten ölene kadar müteşekkir borçlusun. Birde o hayatı hayat kelimesinin tam karşılığı manasına gelen bir de ”Risale-i Nur’a bunu yapmam lazım, fedakarlığı yapmam lazım.” diyor. O kadar samimi söylemiş onun yolunda da ölmüş yani. Bizede öyle ölüm nasip olsun.(Amin) Bir imanlı ölebilseydik Ömer. Allah rızası için El-Fatiha man salavat.
Tebliğ et!