Talu Hoca bir fıkra anlattı, anlatayım mı? he? diyor ki yani.. oğlu babasına babacığım diyor annemle ne zaman tanıştınız? nerede buluştunuz? ilk nasıl görüştünüz? ne zaman elektrik aldınız diyor? nasıl elektrik aldın annemden diyor, falan diyor oğlum bizim zamanımızda gaz lambası vardı, gaza geldik diyor 🙂 yani birileri methetti falan biz de aldık diyor, şimdi belayı bulduk diyor yani anladın mı? he şimdi.. sen efendim adamı gaza getirmeye uğraşıyorsun diyorsun ki Allah’ın zatının mahiyeti, künhü, bilmem ne, bilmem ne.. bir soru soruyorsun adam İmam-ı Gazâlî olsa buna cevap verebilir mi? Hz. Ali olsa, Ebubekir olsa, Radıyallahu Anhümâ cevap veremez Hazreti Ali Efendimiz.. ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır buyurdu ilim arayan kapıdan gelsin o yine ne diyor? Allah’ın zatının sırrını sorarsan şirke düştün e Sahâbe-i Kirâm kaderin sırrını sorabilir misin? bu alın yazısı ne meseledir? bana bunlar niye yazıldı acaba? benim ne suçum var, falan, falan.. herkesin battığı bir konu kader e geliyor Hazreti Ali Efendimize kaderin sırrını soruyor ne buyuruyor? derin denizdir, dalmayalım oraya diyor adam yine soruyor, soruyor, soruyor.. Allah’ın sırrıdır sana, bana vermez teftiş etmeyelim diyor yani teftiş, karıştırmak.. adam yine soruyor, soruyor, soruyor.. karanlık yoldur, girmeyin oraya diyor sen Hazreti Ali’yi gaza getirebilir misin ya? işte bir de adam diyor.. sen çok büyük alimsiniz efendim siz allâmesiniz, meşâyihtansınız büyük velîsiniz şusunuz, busunuz.. siz acaba benim ya başıma ne gelecek, bu yazılanlar hakkında falan falan.. o da ne diyor? evladım benim başıma ne geleceğini bilmiyorum ki seni nereden bileyim? işte gaza gelmemek budur
Tebliğ et!