Hanım kardeşlerim, ihlas, kulun, Allah ile ibadet ortamında, üçüncü kişilerin bulunmaması demektir. Kul ile Allah, ibadet zemininde buluşurlar. Kul, ibadetler yapar, Allah da ibadetini kabul eder kulun. İbadetin kıvamı, ihlasla ölçülür. İhlas nedir? üçüncü kişi yoktur. Bu üçüncü kişi, insan olabilir, para olabilir, şöhret olabilir, menfaat olabilir, beklenti olabilir, çıkar olabilir, her şey olur! Ashâb-ı Kirâm’ın doğal müslümanlığında bunların hiçbiri yoktur. Hiçbiri bir yere tayin edilmek için Peygamber Aleyhisselâm’ın mescidinde ibadet yapmaya kalkmadı. Çıkarı ve menfaati için yapanlar münafık olarak tescillendiler zaten. Doğal bir müslümanlıkları oldu. Tek beklentileri Allah’ın cennetiydi. O cennette ancak ihlasla, yani üçüncü kaynakları karıştırmadan, Allah ve kul, başka bir kimse olmadan, başka bir kavram karışmadan, yapılan ibadetler olunca, Allah cennetini veriyor. Peki bu ne kadar mümkündür? Cevap; Elbette bu tıpkı doğal ekmek mümkün olduğu kadar mümkündür. Bu doğal ekmeği biz bugünkü hayat şartında ne kadar mümkün kılabiliyoruz? E yüzde şu kadar. 500 sene önce ne kadardı yine yüzde o kadardı. Doğal buğday elde etmek için, hayvan gübresini de tarlaya atıyorlardı. Doğallığa, yüzde yüz doğallığın engeli çok. Toprak tek başına kaldığında, ona gübre atmadığında, ona su vermediğinde, çok cılız bir buğday veriyor. 1 günlük ekmek bile çıkaramayabilirsin. Ama hiçbir zaman, tehlike oluşturacak boyutta olmamıştı bu katkı. Yani yüzde 50’yi geçmemişti. Yüzde 20’si gübreden oluşuyordu. Şimdiki sorunumuz bizim, doğal ekmeğimizin, yüzde 70’inin katkı olmasından kaynaklanıyor. Eğer biz jelatinsiz yoğurt yiyemiyorsak, bundan rahatsızız. Yoksa önceki ineklerin sütleri, şu kadar oranda yağlıydı, şimdikiler bu kadar oranda çok bir sorun değil bu. Ama şimdi yoğurt, peynir gibi görünsün diye jelatin katıklı bize verildiği için, sorun yaşıyoruz biz. Ashâb-ı Kirâm’ın ibadetleri de, sıfır riyâlı, sıfır karışımlı, yani yüzde 100 ihlaslı mıydı sorusuna evet diyemiyoruz. Çünkü Allâh-u Teâlâ, toprağa böyle bir üfürüyorsun, istediğin gibi buğday veriyor sana şeklinde bir kanun koymadığı gibi, illa ona bir katkı vereceksin de sana buğday verecek şeklinde bir kanun koyduğu gibi, yaşadığımız müslümanlık için de, iman ettin, tövbe ettin, bir daha da bu sürece girmek istemiyorsun, e ciddisin tamam bundan sonra senin ihlas sorunun yok. Böyle değil. Böyle olması mümkün değil, böyle bir vaadi Allah’ın hiçbir kuluna yoktur. Belki Peygamberler, bundan müstesnadırlar. Peygamberlerin dışında aleyhimüsselam, hiçbir insan, ihlas konusunda yüzde yüz garantili değildir. Ashâb-ı Kirâm’ın da mücadelesi vardı. Mücadele edip dik durmaya çalıştılar, Allah onlardan razı olsun. Ama sorun nerde? İbadetteki saflık oranı, hiçbir zaman yüzde 50’nin altına düşmedi onlarda onun için sahabi oldular zaten. Biz saflık oranını yüzde 50’nin üstüne çıkarmaya çalışmak zorunda kalıyoruz. Bizim beklentilerimiz, katkımız, doğallığımızı öldürüyor..
Tebliğ et!