Hafızlıkla ilgili bazı sorular var. Şimdi sen güzel bir hüsn-ü misalsin. İnsanlar, “Osman ağabey gibi ben de hafız olayım.” diye özeniyorlar. Peki bu hafızlıkla ilgili mesele nasıl başladı, aile zoruyla mı başladın hafızlığa? – Ağabey, birincisi, ben hafızlığımı Kur’ân kursunda yapmadım. İmam hatip lisesinde, gündüz okul okurken yani gündüz 08:00-15:30 arası ben okuldaydım. Akşam kendim, Emir Sultan Camii müezzini olan Recep Durmuş hocama yürüyerek gidiyordum ve ezberimi okuyordum. Yani benim şöyle olmadı: Kur’ân kursunda hafızlığı bitirdim sonra imam hatip lisesine gittim sonra ilahiyat. Değil. Yani ben lise 3’te, 17 yaşında hafızlığa başladım. Ve 1 yıl gibi kısa bir sürede bitirdim. Aynı yıl üniversiteyi kazandım. Sonra 1 yıl hastalıktan sonra da belgemi aldım. Yani sınavları geçtim. Yani bu kesinlikle bir iştiyakın neticesidir. Zorla insanlara hiçbir şey yaptıramazsın. + Ne kadar sürdü Osman? – 1 yıl sürdü ağabey benim. + Hafızlıkta kısa bir süre değil mi bu, normal bir süre mi? – Şöyle söyleyeyim: Kur’ân kursunda 7/24 hafızlıkla meşgul olarak çalışan kardeşlerimiz, 2 yılda ancak bitirebiliyorlar. Ama 1 yılda bitiren kardeşlerimiz de var. Ama okulla beraber 1 yıl inşâAllah vardır. Varsa beni bu bul yiğidim diyeceğim. + Peki sen de ego yapıyor mu hafızlık? Yani böyle bir ağırlık oluyor mu? Bu soruları da insafsızca hazırlamışlar. Kusura bakma ben de 1-2 tane insafsızca ekledim. Böyle bir enaniyet, bir ego yapıyor mu yani? – Ağabey şöyle söyleyeyim: Hafızlık bir ayrıcalıktır. Kesinlikle öyle çünkü “Ümmetimin en şereflileri hafızlardır.” buyuruyor. Yani bu ayrıcalığı ben kendi kafamdan kendime koymuyorum. Efendimiz (a.s.m) kendisine böyle bir özellik vermiş hafızlara. + Tamam tamam. Karşı atakta bulundun. Hakikaten hafızlık sen de ego yapıyormuş ama onu anladım yani. Neyse. – Niye ağabey öyle dedin? + Hafız olup egolu mu olsam, hafız olmayıp egoist olmasam mı? Bunu da izleyici kardeşlerimiz yoruma bıraksınlar. Hafızlık konusunda böyle zorlandığın bir dönem oldu mu? Yani duygusal olarak olabilir veya karşına çıkan cüzün yoğunluğu bâbında hani okumak… – Her ikisi de oldu ağabey. Yani hem duygusal… Artık bit yani yeter. Yani onu da dedim kendime. Kendi kendime dedim ama dışarıya söylemedim şeytan duymasın diye. Bir de bir cüze denk geldim, ya dedim tamam ben bu cüzü ezberlemeyeyim ya. Yeter dedim. Geçeyim artık. Hani mesela bu noktada çok müteşabih olan 13. cüz zordur, Yusuf Sûresi zordur, mesela 19 zordur. Buralar böyle insanları zorluyor. Duygusal anlamda, o anda aile desteği çok önemli. Yani mesela o sıra Ramazan’dı yine. Ve annemle konuştum. Çok rahatlamıştım böyle konuşurken. 16’yla gidiyorum. Yani her cüzden 16 sayfa ezberlemişim. Hafız olmama 4 sayfa kalmış. Yani 1-2 ay kaldı böyle. + Allah Allah. Şeytan oynuyor tabii artık sona yaklaştın. Ben inşâAllah ya video ya kitap yazmayı düşünüyorum bu hafızlıkla ilgili. Yani eminim şu 15, 14, 16 bandında şeytan böyle ordu gönderiyor yani. Çünkü niye ağabey? O eşiği atladığın zaman tamam. Mesela 19’da hafızlığı bırakan hiç yoktur. Hafızların ekseriyetine gidin bakın, ya 10’la giderken, ya 15’le giderken bırakır ağabey. + Çok ilginç ya. Şeye ne diyorsun? Şimdi biz evdeyiz. Evden pek çıkamıyoruz. Belki arada alışveriş yapılıyor. Bu sürecin ne zaman biteceği de belli değil. Uzmanlar farklı farklı açıklamalar yapıyor. Ama birkaç ay boyunca evde kalacağımız belli. “Osman ağabey, ben hafız olmak istiyorum. Evde olabilir miyim? Gerekirse şimdi bir başlayayım, 2 ayda bir ilerleyeyim. Daha sonra okul, iş başlayınca devam edebilir miyim? Ne tavsiye ediyorsun? Olur mu yani Kur’ân hafızlığı?” – Ağabey şöyle söyleyeyim: Yani hafızlığa başlamanın da bir öncesi var. Yani tecvid, mahreç eğitimi çok güzel olması lazım. Yani harflerin çıkışı, telaffuzu… + Mahreçleri yanlış bir şekilde ezberledin mi, düzeltmek daha zor. – Galat diyoruz biz onlara. Arapça’da da galat, hata demektir. Hata da bu arada Arapça’dır. + Evet, güzel. – Şimdi o periyodu geçmişse kardeşimiz… Mesela imam hatip lisesinde okuyan kardeşlerimizi düşünelim. Tecvid biliyorlar, mahreçleri güzel. Yasin’i Tebareke’yi falan ezberlemişler. Ama hafızlık, 2 haftalık bir süreç değil. Yani bir gaza gelip böyle “Yapacağım hadi!” deyip sonra o ateş sönünce, “Ya ben yapamıyor muyum, acaba unutursam çok mu büyük günah işlerim.” gibi böyle mazeretlere de dalmamak lazım. + Şimdi o zaman diyorsun ki mahreç ve tecvid eğitimi alınmışsa, birtakım şeylere başlanabilir. Bu arada onu da duyuralım. Sözler Köşkü olarak “Lamelif Kur’ân” diye bir projeye başladık Instagram’dan. Kur’ân bilmeyen veya tecvid, makam dersi almamış olan kardeşlerimize online eğitim veriyoruz orada. Şimdi biz o eğitimleri aldık Osman. Ne yapabiliriz? Şöyle olur mu mesela? Şimdi bütün Kur’ân’ı ezberle deyince böyle insan bir duruyor. Ama 30. cüzün hafızı olmak… Zaten mesela Araplarda şöyle bir anlayış vardır: “Kur’ân’ı ezberledin mi?” der. Der ki: نعم yani احفظت (Tabii ki ezberledim.) Ne kadar cüz ezberledin? Niye bunu soruyorsun ki mesela? Ben en başta Arap arkadaşlarımla anlamıyordum. “Hani Kur’ân hafızı mısın?” “Evet.” “Kaç cüz ezberledin?” Ya hafızsam ben bütün Kur’ân’ı ezberlemişim. + Evet öyledir biz de. – Türkiye’de böyle. Ama Araplarda mesela “5 cüz hafızıyım ben.” “2 cüz hafızıyım.” “30. cüz hafızıyım.” diye böyle bir hafızları kategoriye bölmüşler. + Çok güzel, tamam. Teknik ver bize o zaman? Bu yayını izleyen kardeşlerim, 30. cüzün hafızı olmak istiyor. Ağabey ben şunu tavsiye ederim: Biliyoruz ki 30. cüzde yani ilk önce uzun sureler sonra kısa sureler vardır. Kısa surelerden uzuna doğru gitsinler. Çünkü ilk uzun başlarsa der ki: “Ya yapamıyor muyum?” diyebilir. Ve ben şunu da söyleyeyim: 30. cüzü ezberleyen, Kur’ânı ezberler. Çünkü 30. cüz, kıyametten ve hep dehşetli zamanlardan, anlardan bahsettiği için çok manevi anlamda da ağır, kelime anlamıyla da zor bir cüzdür. O yüzden hafızlık yapabilecek öğrencileri denemek için, 30. cüzü ezberletirler. Peki teknik olarak ben oturdum şu anda. Ezberlemek için metin karşımda. Defalarca onu mu okuyayım, Sudeys’ten mi dinleyeyim? Ne yapayım yani? – Ağabey şöyle yapıyordum ben: Sayfanın altından başlıyordum. En son ayetinden yukarıya doğru çıkıyordum. + Bana çok garip geldi şu anda. – Evet çok garip geldi. Neden? Şimdi bir örnek veriyorum: Daha dün mesela 1. cüzü okudum. Bugün 2’yi okuyacağım. تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ… Mesela Mesela en alttaki ayeti ezberledim. Ardından bir üst ayete çıkıyorum. Bir üst ayetle aşağıda ezberlediğim ayeti birleştiriyorum. Yani tuğla örnek gibi ağabey. Bu sefer sayfa başına geldiğim zaman ne oluyor? Sayfanın ayetleri zihnimde oturmuş oluyor. Genelde biz yukarıdan aşağıya tekrar yaparız zaten hafız olduktan sonra. Ama temeli atarken aşağıdan yukarıya atıyorum ki, bu sefer sayfanın ortasına gelince unutmama yani unutmayı engellemeye çalışıyorum. + Peki ezberleme şöyle mi oluyor? Arka arkaya o ayeti defalarca okuyarak mı oluyor? – Tabii ki. Mesela diyelim: فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ Bunu 5 kere okuyorum. Ya da 6 kere. Ta ki ezbere, yanlışsız bir şekilde okuyana kadar. Ondan sonra diğeriyle bağlıyorum ayeti. + O zaman yayını izleyen arkadaşlar, kendinize bir bakın. Şöyle bir 30. cüzün kısa surelerinden bir başlayalım. Özellikle Vedduha’dan aşağısı çok güzel akar. Onu yaptıktan sonra kendinizde bu cevherin olup olmadığını anlayacaksınız. 30. cüz de oluyorsa yani bir hafızlık kursuna gidilmesi tabii ki daha mantıklıdır. Ama siz de bu azim varsa bak Osman okula giderken bile ezberlemiş ki çok geç yaşlarda, yaşlı bir insanın bile hafız olması vaki yani değil mi? – Tabii ki ağabey. Mesela 60’lı yaşlarda hafız olanlar var. Yani burada ağabey azim, gayret çok önemli. Yani bir de Rabbimizin de dilemesi lazım. İnsanın da dilemesi lazım. O zaman bereket geliyor ağabey. Mesela bak en hafızlığa başladım… Benimle beraber hafızlığa başlayan arkadaşlar da vardı. Onlar üniversiteye gideceğiz diye dershaneye gittiler. Hafızlığı bıraktılar. Onlar üniversiteyi kazanamadı, ben kazandım. + Allah-u ekber ya. Allah nasip edecek. Peki Osman, bu şefaat mevzusunda size bir hak verildiğini biliyorsun. Hepimizden iyi bilyorsun. Peki kardeşim, iyi-kötü bir dostluğumuz oldu bugüne kadar. Hatalarım olmuş olabilir. Yarın, öbür gün böyle bir şey olursa… Çünkü senin şu an hafız olarak öleceğin de belli değil. Bu da hafızların imtihanı. Allah öyle bir şey nasip ederse kardeşim, bizi de unutmazsan çok seviniriz ya. – Ağabey inşâAllah. Çok güzel bir şey söyledin. “Senin de hafız olarak öleceğin belli değil.” dedin. Bence hafız olduktan sonra bütün hafızların bu soruyu sorması lazım. Evet ben hafızım. Ne yapmam lazım? Cüzü tekrar ettikten sonra başkasına ezbere okumak lazım. + Ya bu tekrarı yapmazsan %100 unutuyorsun değil mi hacı? Kaçarı yok yani. – Hiç kaçarı yok ağabey. “Yani ben tekrar yapmıyorum ama benim hafızlığım sağlam.” diyene, ben birkaç tane yerden sorup onun hafızlığının sağlam olup olmadığını anlarım yani. + Peki şu doğru mu Osman? Ben, hafız olmak isteyen birisinin kafasına göre düşünüyorum. “Ya iyi de hafız olursam, şimdi günahlar daha çok yazılır falan.” Böyle bir şey var mı hacı, duble mi yazılıyor size günahlar? – Ağabey ben bu şekildeki sorulara hep bardağın dolu tarafından bakardım. Ben hafız olarak gramer işlediğimde, demek ki double bir ödül gelecek bana? Çünkü ayet-i kerimeyi tatbik ettiğimi biliyorum. Bu sefer şeytanın bana olan desisesini yendiğimde, onu daha çok hezimete uğratacağım. Rabbimi daha çok mutlu edeceğim. + Bir de bu vesveseye sahip olan biri yaşayamaz ki. “Hacca gideceğim mi?” “Gitme.” “Umreye gideceğim mi?” “Gitme.” “Namaza başlayacağım.” “Ya başlarsın sonra bir şey derler.” Ya bu hiçbir şey yaptırmamak için şeytanın bir planı aslında. – İşte bu şeytanın en yağlı, ballı desiselerinden yani. Çünkü niye? Bir işe başlamak, o işi bitirmenin yarısı. فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ “Bir işi bitirdiğinde ötekine koyul.” + Peki hocam biz de yani Kur’ân okuyoruz ama sizin kadar güzel okuyamıyoruz. Böyle yani akamıyoruz. Bunun bir yolu var mı yoksa bu kısım Allah vergisi kardeşim. Kusura bakma? – Hani TRT’deki, jüri hocalarımızdan bahsettik ya… TRT’de Ramazan programına katılmıştık. O dedi ki… Hepimiz okuyuş gerçekleştirdik. İşte ilk 3’e giren hoca arkadaşlarımızla beraber.. “Şu okuyuşa sahip olabilmek için en az 10 yılınızı vermeniz lazım.” dedi. Bizim okuyuşlarımızı yani göstererek… + Ya ben 1 sene uğraşsam yaparım gibi geliyor ya. – Ağabey inşâAllah. Yeteneğine de bağlı. Hakikaten hafızlık ego yapıyormuş ama onu anlamış olduk beyler. Osman çok keyifli bir muhabbet oldu ya. Valla yani çekim olmasaydı bile şu muhabbeti yapmak istermişim. Onu fark ettim. İnşâAllah birçok kardeşimizin de hani tozlanan, okunmayan Kur’ân’a dokunma noktasında çok ibret alacağı güzel bir yayın olduğunu düşünüyorum. İnşâAllah seni daha güzel yerlerde görmek istiyoruz. – Hedefimiz inşâAllah İslamiyet’e hizmet etmek olsun. Zaten Rabbimiz vesileleri yaratıyor ağabey. Çok şükür. Osman şöyle 2-3 dakikalık bir kıraat daha yapıp öyle bitirelim. Fatiha ver hatta, yayını öyle kapatalım. Şöyle yapalım: Bir sünnet-i seniyyeyi de buradan dile getirmiş olalım. Efendimiz (asm) sahabeyle bir araya geldikten sonra ayrılmadan önce Asr Sûresi’ni okurlarmış. Biz de Asr Sûresi’yle bitirelim. + Tamam. Sünneti de böylece tatbik etmiş olalım. اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَصْرِۙ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ الله أكبر صَدَقَ اللّهُ العَظِيمُ
Tebliğ et!