Arkadaşlar, bende kalın Çok kısa ve öz bir şey anlatacağım Hani şimdi biz iman ediyoruz ya Hani bu imanın bizim hayatımıza faydası nedir? Çünkü insanlar, imanın bu dünyada Bu hayatta faydasını göremediği için onu gereksiz zannediyor ve ondan uzaklaşıyor bunun binlerce faydası var. hatta hayatımızın her karesinde Bugün ben yalnız bir tanesine değineceğim O zaman bende kal Bir cümle söyleyeceğim ve o cümleyi biraz örneklerle misallerle açacağız Bugünkü cümlemiz, vecizemiz, Risale-i Nur’dan şu: İman, nur ve kuvvet. Yani nur dediğimizde maddi hayata dökersek kuvvetli bir ışık süzmesi olarak algılayabiliriz. Hani gözümüzü kamaştıran, bakamadığımız, misal Normalde nur’un tanımı bu değildir ama Biz maddesel olarak bunu anlatacaksak kuvvetli bir ışık süzmesi diyebiliriz. En basiti bu Şimdi, iman hem nurdur hem kuvvettir Yani nur, ışık süzmesi bir insana nasıl kuvvet olur? Şimdi bende kal! Çok önemli İki tane yolcu farz ediyoruz Bunlar uzun bir yolculuğa çıkmışlar Bu yolculukta bir tane tünele denk geliyorlar Yalnız bu tünelin bir özelliği var Tünelin uzunluğu, 10 ve 15 km arasında bir şey söyleyelim Genişliği 2 metre ve kapkaranlık, zifiri karanlık ve her tarafta haşereler var, böcekler filan var ve yolumuzda da düştüğümüz zaman bir tarafımızı incitecek şekilde dizayn edilmiş çukurlar var Şimdi, bu yolculardan birine diyoruz ki Bu yolun sonunu bulabilir misin? Size soruyorum Yani kapkaranlık ortamda Eyüp, sence bu adam yolun sonunu bulabilir mi? Genelde, “Abi nasıl bulacak ki? Kapkaranlık ve duvarda zehirli dikenler var Yol çukurlu, sonu uçurum. Yok abi bulamaz. Neden? Çünkü elinde bir el feneri yok Orayı aydınlatacak bir cihazat yok Ben de tam tersine diyorum ki, bu adam yolun sonunu bulur. Yalnız bu adam yolun sonunu bulur da nasıl bulur? O çukurlara düşerek ve el yordamıyla duvarları yoklayarak Zehirli dikenler eline batarak O korku içerisinde oradaki o haşereler, onların o sesleri Belki ona dokunmaları bir dehşet verecek Hatta şöyle bir dehşetli bir hadise olarak çizelim Ara sıra ışık süzmeleri olsun bir yerlerde küçük bir böceğin gölgesi dahi ona dehşet vermez mi? O sesi ona canavar gibi gözükmez mi? Böyle bir adam, böyle bir yolculukta, yolun sonunu bulur Ama perişan vaziyette olduğu için hani 10 ve 15 km arasında demiştik ya ne zaman yolun sonu olduğu belli değil ve uçurum diye Belki de kalkmaya takati olmayacağı için o uçurumdan aşağı düşecek. Ne kadar dehşetli Ama diğer yolcu birinci yolcunun tam aksine “Ben kendim yaparım, ben kendi kuvvetimle her şeyi hallederim” demeyen Enaniyetine yenik düşmeyen, gurur yapmayan diğer yolcu Eline bir tane el feneri aldığı zaman Telefonun lambası gibi düşün yani bir ışığı gibi düşün Bu adam yolun sonunu çok rahat bir şekilde bulur. Neden? Duvardaki dikenleri görür, Çukurları görür, belki bir iki sıyrıkla atlatır Yolun sonunda, uçuruma gelince orada durur ve uçuruma düşmekten kurtulur. Asıl mesele burada işte Çok basit görünen bir ışık, insana ne kadar büyük bir kuvvet oldu gördün mü? Hatta onun o korktuğu haşereler vardı ya hani ses çıkaran, tıkır tıkır tıkır etrafta filan belki de üstünde yürüyen Onları görünce, küçük mahlukat olduğunu görünce belki de tebessüm etti yani hani Bana zarar verecek güçte değil bunlar diye anladı İşte aynen hayatta böyleyiz Eyüp yani ömür işte o tünel gibi Eğer ki insan iman fenerini, imanın nurunu başına aldığı zaman Bu kainatta geçmiş ve geleceğe aydınlık surette bakıyor Her hadisenin arkasında Cenab-ı Hakkın bir kudret elini görüyor. Cenab-ı Hakkın bir inayetini görüyor Zarar ve menfaat onun elindedir diyerek ona güvendiği için her şeyi o dizayn etmiştir, ben onun kuluyum, elbette benim bu kainata misafir getirmişse bana yolumu da gösterir diyerek kendi nefsine güvenmediği için o iman nuruyla ahirete olan iman ve kadere olan imanından dolayı bu hayatta rahat şekilde gider. Ama inanmayan bir insan, Allah’ı inkar eden, ahireti ve kaderi inkar eden bir adam hayatı muallak Çünkü niye? O yok olacağına inanıyor Böyle bir hayatta ne kadar mutlu olabilir ki? Her hadise ona korku verir. Hatta bir misal söyleyeyim ve bitirelim İmanı olmayan adamın evladını sevdiğini düşün, bu tünel yolculuğunda, bu hayat yolculuğunda Evladını samimi sevemez ki Çünkü yok olacak bir evladına bakıyor. Ona fısıldasan, kulağına desen ki Şşşş, evladın yok olacak Çok sevdiğin eşin, çok sevdiğin dostların, bütün emeklerin yok olacak O halde, o mutluluğuna sence devam edebilir mi? Devam edemez Hep hayatı muallak gidecek. Ne zaman yok olacağız, ne zaman yok olacak? Bu sorularla, işte o karanlık ortamda gibi uçuruma el yordamıyla zihnen, kalben, fikren perişan bir vaziyette gidiyor yolun sonunda da ebedi cehenneme düşüyor Gördün mü kardeşim O yüzden Rabbim imanı zihnimize, kalbimize almayı nasip etsin Bilgilerimize iman ettirsin Çünkü bilgi tek başına yeterli değil, o bilgiye iman ettirmek lazım ve o bilgiler eğer ki yani Rabbani tarafından bakılırsa önümüzü aydınlatan bir ışık olacak. O yüzden iman hem nurdur hem kuvvettir. İman bütün kainattan daha değerli bir meseledir. Elhamdülillah Sana güven vermiyor mu? İşte bak Hayat tünelinde, elimizde el feneri, kafamızda el feneri var Dostlar olay bu O yüzden hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir Hadi, ben çalışmaya devam ediyorum.
Tebliğ et!