Size bu akşam iki tane dua öğreteceğim. Hayatımın en önemli iki tane duasıdır. Allah aşkına bu duaları iyi belleyin. Zaten videoya da bu duaları yazacağım Allah’ın izniyle. Bu dualardan bir tanesi ‘İsm-i Âzam duası’dır. Bir tanesi de ‘tevessül duası’dır. Kör bir sahabinin gözlerinin açıldığı tevessül duasıdır. Bunu şimdi, metni birebir okuyacağım size. Çok iyi dinleyin. Aranızdan herhangi bir kardeşim bir sıkıntısı, bir muradı, bir hastalığı, bir isteği olduğu zaman bu iki duayı peş peşe yapacak. Peşinden de Allah’tan, istediği şeyi isteyecek. Eğer Allah, o istediği şeyi ahirette vermeyi murat etmediyse kesin olarak dünyada verecek, kesin olarak. Bazılarına ne yapar? Ahirette verir. Ahirette vermesi ne demek? Kalıcı verir. Dünyada verdiği hep geçicidir. Hangisini isteyin siz? Siz her zaman kalıcı olanı isteyin, kalıcı olanı. Ahiret bakidir. Sizin yanınızdakiler tükenir diyor Kur’an. Ahiret bakidir. Bazen çok zayıf duruma gelirsiniz; hemen burada şifa istersiniz, hemen burada yapmak istediğiniz işin sonucunu görmek istersiniz, o zaman bu iki duayı yapın ve Allah’tan isteyin. Şimdi duaları okuyorum kardeşler. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir adamın şöyle söylediğini işitti:” Bir yerden geçerken Efendimiz aleyhisselam, adam ellerini açmış dua ediyor. “Allah’ım, şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum…” Bazı şeylere şahitlik ettim. Şu hususlar sebebiyle senden bir şey istiyorum. “Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah’sın, birsin, Samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey ve herkes sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur.” Şu vasıfların hürmetine senden istiyorum. Adam bu duayı yaptı. Muhammed aleyhisselam da oradan geçiyor. “Bunun üzerine Efendimiz aleyhisselam buyurdular: “Nefsimi kudretinde tutan Zat’a yemin olsun ki, bu kimse, Allah’tan ism-i âzamı adına talepte bulundu.” İsm-i Âzam, o bildiğiniz dedelerinizden, ninelerinizden duyduğunuz meşhur dua var ya… Kim ism-i âzamla dua ederse kesin olarak reddolunmaz. “Şunu bilin ki, kim ism-i âzamla dua ederse, Allah ona icabet eder; kim onunla talepte bulunursa, Allah ona dilediğini mutlaka verir.” Hadis, kriterler açısından sahih bir hadistir. Hemen peşinden tevessül hadisi vardır. Burada da âmâ bir sahabi Muhammed aleyhisselama geliyor, gözlerinin açılmasını istiyor. “Gözleri kapanan kör bir adam, Peygamberimiz’e gelerek: “Ya Resulullah gözlerim kapandı. Benim için dua buyur.” dedi.” Aynı Yakub aleyhisselam gibi, göremiyor. “Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam şu karşılığı verdi: “Abdest al, iki rekât namaz kıl, sonra da şöyle dua et: “Allah’ım, peygamberin Muhammed ile sana tevessül ediyorum. Ey Muhammed, gözümün açılması için senin şefaatçi olmanı istiyorum.” Bak, dikkat edin tevessül nasıl yapılıyor. Bir, Allah’ım senin peygamberin Muhammed aleyhisselam ile sana tevessül ediyorum, onu vesile kılıyorum şu andaki duamı kabul et. İki, ey Allah’ın Peygamberi, yaptığım duanın kabul olması için şefaatçi ol. Şefaat demek aracılık demektir. Benim duamı Allah Teâlâ’ya ulaştır ki duam normalden daha makbul görünsün. Sonra devam ediyor. “Allah’ım Peygamberimin hakkımdaki şefaatini kabul buyur.” diye dua et.” “Ardından Hz. Peygamber şöyle ilave etti: “Bir ihtiyacın olduğu zaman hep aynısını yap.” Bu olaydan sonra adamın gözleri açıldı.” Buna İslamiyette, tevessül denir.
Tebliğ et!