Merhabalar.Benim Adım Furkan. Çok garip bir soruyla başlayacağım ve bu soruma el hareketleriniz ile cevap vermenizi istiyorum ağabey tamam mı? Ama yani canlı yayına görüntüleriniz gidiyor sizinde iki tane kamera var şurada lütfen el hareketlerinde problem olmasın. Tamam sorumu soruyorum abi hazır mıyız? Aşağı ne taraftadır? Hemen hemen hepimiz şöyle cevap verdik değil mi? aşağıyı işaret ettik belki soru çok saçma gelmiş olabilir. Yani şey diyebilirsiniz ” Ya böyle bir soru için mi geldik?” diyebilirsiniz. Ama bizim yaklaşık abi 1-2 saniyede cevap verdiğimiz bu soruya hepimizin bildiği bir bilim adamı var Isaac Newton. yaklaşık 35 yılda cevap vermiş abi aşağı ne taraftadır sorusuna ya soruda garip 35 yılda cevap vermesi de çok garip değil mi abi? Ama bizden biraz daha akıllıca düşünmüş tabi demiş ki ”Kütle çekim vardır.” demiş. Yani her yerde farklıdır demiş mesela güney yarım küredeki bi insan aşağıyı böyle ifade eder ama kuzey yarım kürede onun gösterdiği aşağı normalde yukarı oluyor değil mi? Yani demiş ki herkesin konumuna herkesin durumuna göre aşağı ifadesi değişebilir. 35 yılda abi tam olarak bunu anlatmış kütle çekim yasası ile birlikte. İnsanlar sürekli böyle araştırmaya adıyor kendini mesela üniversite de hiç tez yazan var mı ağabey? Tez yazdın mı abi ? Kaç gün sürdü ağabey? 2 ay sürdü değil mi? Üniversite de sunduğumuz bir tez bile 2 ay zamanımızı alıyor değil mi? Yani bu bilim adamları buluşlar yapıyorlaR. 2 yıl zaman geçiyor 10 yıl zaman geçiyor falan hatta şimdi o buluşlardan da bahsederiz biraz hatta Isaac Newton şöyle açıklamış ; kendi bu kütle çekim yasasını araştırırken demiş ki ”35 yıllık hayatımı buna adadım, hiç evlenmedim çünkü kendi hayatıma ayıracak hiç bir vakit bulamadım.” demiş. yani hayatlarını aslında bilimin gelişmesi için adamış bu adamlar doğru mu? Şimdi baktığında çok şaşırtıcı bir araştırma süreci var 35 yılda sadece Isaac Newtonda değil mesela sosyoloji alanında bir araştırma yapılıyor abi araştırmanın ismi: Mutluluğun formülü nedir ? Tamam mı? Mutluluğun formülünü sizce kaç yılda açıklamışlardır? 10 olabilir. Başka? 20,35. Şimdi ağabey mutluluğun formülünü yaklaşık 30 yılda açıklıyolar ağabey. 3 tane profesör 10’ar dan 30 yıl bu meseleyi çalışıyor ve mutluluğun formülünü şöyle buluyorlar diyorlar ki ”Bir kişi nedensizce başka birine para verirse o onu mutlu eder.” diyor. Öğrencileri de mutlu ediyor yani bu haber değil mi? Böyle bir buluşun olması. Şimdi abi 30 yıl boynca sadece bu buluşun nedeni için adamlar uğraşmış. Mutluluğun formulü nedir? İnsan araştırırken mutsuz olur ya. Şimdi ağabey para bulmak gibi bir şey buluyorlar. ”Nedensizce insanlara para vermek insanları mutlu eder.” diyorlar. Tamam devam edelim. Sosyoloji alanından biyoloji alanına bakalım abi. Biyoloji alanında gen aktarımı diye bir araştırma yapılıyor. Kaç yıl sürmüştür tahminen? Sen altmış altıya kadar sayabiliyor musun ya? O civarlarda bir şey sürmüş bu arada. Gen aktarımı testini yapan ağabey çok yakından bildiğimiz Mendel 17 yıl ağabey bu gen aktarımı için uğraşıyor, çalışıyor filan. Adam tamalayamadan ölüyor ağabey. Sonra 36 yık o öldükten sonra devam ediyorlar ağabey çalışmaya bu gen aktarımı için. Sürekli çalışıyorlar, çalışıyorlar. Yaklaşık 17+36= 53 yıl da doğru mu? 53 yıl da gen aktarımının ne işe yaradığını? Hangi genler aktarıyorlar bunu buluyor ağabey? Sosyloji de 30 yıl biyoloji de 53 yıl ağabey Devam edelim. Tıp alanında bir araştırma yapılıyor. Araştırmayı yel üniversitesi var o üniversite de yapılıyor. Konu öğrenmede açlık mı daha önemli tokluk mu? Doğru mu? Bir öğrenciye sormak istiyorum bunu. Tokluk daha iyi değil mi? Bende öyle düşündüm. Ama araştırmayı yapıyorlar ağabey.Yaklaşık 10- 11 yıl araştırma sürüyor. Araştırmanın sonucunda bir bakıyorlar ”Açlık” diyorlar ağabey. Çok gariptir değil mi? Yani o zaman bizim üniversite öğrencilerinin tamamı bütün vizelerden geçmesi lazım değil mi? ”Öğrenmenin %90’lık kısmı açlık zamanında yapılır.” diyorlar. Ve diyorlar ki ”Açlık zamanında beyinde bulunan öğrenme bölümü biraz daha fazla çalışır. Hormonlar daha iyi salgılanır.” Ve bunu devamında ağabey ”insanlar daha iyi daha hızlı öğrenir.” diyorlar. Bu acayip buluşlar değil mi ağabey? ”Mutluluğun formülü nedir?” İnsanlara para veriyorsun mutlu oluyorsun falan. ”Gen akatarımı” farklı farklı projeler. Ardından bir bakıyorsun. ”Öğrenme de açlık mıdır? Tokluk mudur?” Belki hayatımızda kullanmadığımız şeyler doğru mu? Bu kullanmadığımız buluşları bile bulmak için ağabey yıllarca adamlar uğraşmış. Toplamında kaç yıl oluyor? 93-94 yıl oluyor değil mi? 93-94 yıl bu 5 tane prefesör bu üç tane sorunun cevabını bulmak için uğraşmış. Ve kainatta sadece acayip olaylar bunlar değil. Bunu gibi birçok acayip olay var değil mi? Mesela bir bakıyorsun suyun kaldırma kuvveti? Ardından bir bakıyorsun. Mantar türlerine bakıyorsun. Kordiseps(umarım doğrudur.) mantarı diye bir tür var. Çok farklı bir tür. Mesela kordiseps mantarı karıncanın popilasyonunun arttığını biliyor. Gidiyor, polarlarını üretiyor ağabey. Karıncanın beynine giriyor. Karıncanın beyninde patlıyor ağabey. Patlamadan ne yapıyor biliyor musun? Karıncanın beynine bir alıcı gönderiyor ağabey. Karınca yüksek bir yere çıkıyor. Yüksek bir yere çıktıktan sonra bir bakıyor, uygun zaman ve koşulu yakaladıktan sonra karınca patlıyor ağabey. Patlayınca kafası, orda yeni bir mantar türü oluşmaya başlıyor. Yani sanki mantar poleniyle beraber karıncanın beynini yönetiyor gibi bir şey değil mi? Yani evrende kainatta çok çok acayip olaylar var. Üstad Bediüzzaman hazretleri bu acayip olaylara şöyle bakıyor. Şöyle bir bakış açısı ile bakıyor. Diyor ki ”Bismihi Süphanehu yani karışık yani görünen yüzü Değil mi? Biz sadece üç tanesinden bahsettik. Mucize gösteren bir zat lazımdır. Mucize gösteren bir zat deyince bizim aklımıza kim geliyor ağabey? Peygamber Aleyhiselatuvesselam değil mi? Tabi Allah gösteriyor ama Peygamber Aleyhiselatuvesselamın vesilesi ile değil mi? Doğru mu gözüküyor? Şimdi baktığında muciz nüma bir zat lazımdır. İşte o müciz nüma bir zat bundan 1400 yıl öncesinde aslında üç maddeden de bahsetmiş biliyor musun? Ne yapmış biliyor musun ağabey? Sosyoloji alanında şöyle bir hadis-i şerif var. Yaklaşık 30 yıl bunu üzerinde çalışmışlar değil mi ? Müslüman olsa bitti zaten 3 dakikada öğreniyorsun doğru mu? Yaklaşık 30 yıl insanlar bunun bilimsel olarak ispatlarına bakıyorlar. Araştırıyorlar falan, 30 yılın sonucunda aynı kanıya varıyorlar. Sadece sosyoloji alanında olan. Biyoloji alanında olan ağabey buhari de geçen bir hadisde şöyle bir olay geçiyor ağabey. Farklı bir olay birgün Peygamber efendimizin yanına bir adam geliyor. ”Bende beyazım benim eşim de beyaz.” diyor. ”Bizim siyahi bir tane çocuğumuz oldu.” diyor. Yani ilk başta aldatma olayı olarak düşünüyor ağabey. Ardından bir bakıyor ağabey. ”Benim siyahi bir tane çocuğum oldu. Ben evimi reddetmek istiyorum.Ailemi reddetmek istiyorum.” diyor. Çok farklı bir olay değil mi? Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hangi işle uğraştığını söylüyor? ”Çobanlık yapıyorum ben.” diyor. ”Develer hangi renk?” diyor. ”Kırmızı renkte…” diyor. ”develer.” ”Peki başka renkte olan var mı?” diyor. ”Bazen develer boz renkte çocuk doğuruyor.” diyor. Tamam mı? Ama Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diyor ki ”Ama annesi de kırmızı babası da kırmızı nasıl boz renkte doğurması gerekir ki! ” diyor. ”Demek ki” diyor çoban. ”Atalarından bir tanesi bozdu o da boz doğmuş.” diyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diyor ki ”Demek ki sizinde atalarınızdan bir tanesi siyahiydi. Bu çocukta siyahi doğmuştur.” diyor. Şimdi 1400 yıl önce yaşanan bu olay 2008 yılında tekrardan tekrar ediyor. Londra da bir hastanede bir tane bebek dünya ya geliyor. Anne baba siyahi bebek ise sapsarışın bir çocuk yani. Albino hastası falan da değil. Ardından doktorlarda tam açıklayamıyor yani adamın karşısına geçiyorlar. Diyorlar ki ”Yani normalde böyle bir şey olamaz.” Aldatma olayı diye açıklayamıyor adama filan. Adam diyor ki ”Ben eşime güveniyorum.” ”Bu çocuk benim.” diyor ağabey. Adam güveniyor ardından DNA testi yapıyorlar ağabey. Gerçekten de öyle yani annesi de babası da siyahi çocuk beyaz. Ardından bilim adamları araştırmaya başlıyorlar ağabey. Bu araştırmanın içinde Mendel’in kurallarını da kullanıyorlar. Ve araştırmanın sonucunda buluyorlar ki: Pasif gen diye bir şey vardır. İlerleyen zamanlarda bu pasif gen aktarıla aktarıla… Mesela isim neydi ağabey? Yücel ağabey ilerleyen zamanlarda bir tane çocuğun oldu. Siyahi çocuk tamam mı? Bir bakıyoruz ağabey senin üç göbek deden aslında siyahiymiş mesela. Olabilir mi? Olabilir. Bilim bunu diyor en azından. Şimdi bir bakıyoruz 2008 de yaşanan o olay günümüzde belli yerlerde yaşanıyor ama çok zor bir olay. Pasif gen ilerleyen zamanlarda aktifleşebiliyor. Bu olayı ağabey günümüz şartlarında açıklamak biraz kolay laborutuarda DNA testi yapıyorsun, belli şeyler yapıyorsun ama 1400 yıl önce açıklamak biraz zor olsa gerek değil mi ağabey? Yani normal bir insan olsa zor olsa gerek. Devamında ağabey tıp alanında bizim öğrencilerin merakla beklediği buluş. Tıp alanında öğrenmede açlık mı iyidir tokluk mu? Hepimiz tokluk dedik ağabey çoğumuz doğru mu? Bir bakıyoruz hadis geliyor. Hadisde bunu diyor. Bilim adamları da yaklaşık 2006 yılında araştırmalar yapılıyor ağabey. 10-11 yıllık bir araştırmanın neticesinde ispatlanıyor ki mide açken daha iyi öğrenebiliyor. Hatta sadece bunlardan üç tanesini baz aldım. Binlerce hadis var doğru mu? Mesela bir tane hadide şöyle geçiyor. Banyodan çıkarken ayağınıza soğuk su dökün. Doğru mu? Ardından bir bakıyoruz günümüzde ayağa soğuk su dökünce banyodan çıkınca beyin gelişimi artıyor, insan ilerleyen zamanlarda havale riski azalıyor ağabey. Beyin alışıyor ona. Ben şurda onu anlatmak istemiyorum ağabey. ”Ya bakın daha bilimin yeni bulduğu şeyleri biz 1400 yıl önce biliyorduk.” filan. Bunları anlatmak istemiyorum. Anlatmak istediğim şey şu aslında şimdi daha demin biz normal bir insan bunları yapamaz demiştik. Üstad Bediüzzaman Said Nursi bu olaylara şöyle bakıyor. Yani bu hadislerden görünüyor ki. Hani normal bir insanın yazmasını gelin bir tartışalım ağabey. 30 + 53 = 83 yapar. Doğru mu? 10-11 yılda bilime kıyak geçelim 10 yıl kabul edelim. 93 yıl yapar doğru mu? 93 yılda 5 tane prefesörün üstün çalışmlarıyla çoğuda ödül almış prefesörler, efsane prefesörler. Üstün çalışmalarıyla, belki Newton gibi hayatlarından fedakarlık yaparak. Çalışmlarının sonucunda bu üç tane belki günlük hayatımızda bile az kullandığımız çıkartıyorlar doğru mu? Kaç yılda? 93 yılda. 5 tane prefesör. Peygamber Aleyhiselatu Vessleam kaç yaşında vefat etti? 63 yaşında vefat etti. 23 yıllık bir peygamberlik hayatı var doğru mu? Ümmi ve kalemsiz olduğunu da biliyor muyuz? Hiçbir böyle üniversite de dekanlık yapmamış. Hiçbir üniversite de prefesörlük yapmamış. Belki hiçbir tez yazmamış bir zat böyle hadiseleri sadece ben üç tanesini söyledim tekrar söyleyeyim binlerce hadisden sadece üç tanesini söyledim. Böyle olayları bize naklediyorsa demek ki o onun peygamber olduğuna bir delildir. Çünkü matematiksel açıdan baktığında 93 yıllık bir ömrü yok. Ve bu 93 yıllık ömründe şunlara da bakmamız lazım. Biz 1400 yıl önceyi düşünüyoruz. Günümüz şartları da yok o dönemlerde doğru mu ? Ardından 93 yıl dediğimizde 0-1 den beri bu araştırmaları yapması lazım. Bu da yok. Yani aslında baktığında bu hadiselerin, sadece üç tane hadise baktığında da Peygamber Aleyhiselatu Vesselamın hak peygamber olduğunu görebiliyoruz ağabey. Devamında ne yapacağız ağabey? Tamam Peygamber Aleyhiselatu Vesselam hak peygamber kabullendik. Ama devamında ne yapmamız lazım? yani Allah rıza gösterdiği şey Değil mi? Peygamber Efendimiz sağlam olarak bize ders veriyor. Evet inandık kabul ettik.Peki devamında ne yapacağız ağabey? Birgün Meksika sınırına Yuhan diye bir motorsikletli yaklaşıyor ağabey. Yuhan yaklaşıyor motorsikletiyle Meksika sınırına. Arkasında iki tane büyük böyle çantası var. Polis, sınırdan geçicek yani, Polis yaklaşıyor diyor ki ”Sırtında ne var?” diyor. ”Çantamda sadece kum var.” diyor Yuhan. Polis inanmıyor. Çantayı açtırıyorlar, içini açtırıyorlar. Kumdan başka hiçbir şey bulamıyorlar ağabey. Sonra adam geçip gidiyor. Ertesi gün oluyor yine Yuhan geliyor motorsikletiyle birlikte arkasında bir tane çanta var. ”Çanta da ne var?” ”Kum var.” ”Lan yine mi?” Açtırıyorlar filan. Ardından bir bakıyorlar yine kumdan başka hiçbir şey bulamıyorlar. Polis memuru ağabey emekli oluncaya kadar bu olay defalarca yaşanıyor. Birgün ağabey polis memuru emekli oluyor. Bir kafe de otururken Yuhan görüyor. Diyor ki ”Ya bak birbirimizle samimi olalım.Yıllardır sen ordan bir şeyler kaçırıyordun.” diyor. ”Tamam mı? Ama ne kaçırdığını ne ben biliyordum ne diğer polis memuru arkadaşlar biliyordu. Şimdi emekli sana hiçbir şey yapamam.Gel bana açıkla çözelim şu işi.” diyor. ”Yani meraktan öleceğim.” diyor. Motorsiklet kaçırıyormuş ağabey. Şimdi ağabey bizim yaşadığımız olay aslında o polis memurlarının yaşadığı olay gibi gözümüzün önünde hayatımız gidiyor ağabey biz farklı şeylere takılıyoruz. O kuma takılıyoruz, başka şeylere takılıyoruz. Ramazan ayında hepimiz İslamiyetin Ya bilmem gargara orucu bozar mı? farklı farklı dinin böyle evet belli zamanlarda işimize yarayacak, yapmamız gereken şeylerini araştırıyoruz ama ana noktaları araştırmıyoruz. Ve o polis memurlarının gözünden kaçan motorsiklet gibi bizim de hayatımız geçip gidiyor ağabey. İlerleyen zamanlarda bir bakıyoruz ağabey. Peygamber Aleyhiselatu Vesselamı böyle incelemiyoruz, araştırmıyoruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) acaba hak peygamber midir? Allah bize kainatta bize ne demeye çalışıyor? Ne demek istiyor? Kainatın sadece gördüğümüz kadar bir yer olduğunu düşünüp bir bakıyoruz ateist olmuşuz ağabey. Bir bakıyoruz deist olmuşuz. İslamiyeti hiç araştırmayan biri haline gelmişiz. Doğru mu? Üç tane hadis ya. Binlerce hadis içerisnden üç tane hadis. Buharide yazıyor doğru mu? Farklı yerlerde yazıyor. Açıp baksak her yerde ispat var aslında kainatta bize. Şimdi bu ispatlara bakmıyoruz. Ve diyoruz ki ” Artık İslamiyet benim için bitmiştir.” Ama hiç araştırmadığımız bir İslamiyetten bahsediyoruz değil mi? Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yi öyle diyelenre, öyle bakanlara, belkide bizlere ağabey şöyle diyor. Diyor ki ”İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.” Bizim şuan gözümüz açık ağabey ama polis memurlarının da gözü açık değil mi? Lillahi Teala El-Fatiha man salavat.
Tebliğ et!