Bakın! Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna dair en büyük delillerden bir tanesi şu ayet-i kerimedir: “Biz göğü korunaklı bir tavan kıldık.” (Enbiyâ 32) Gök! Nerenin göğü bu? Dünya’nın göğü, korunaklı bir tavan. Ne demek korunaklı bir tavan? Allah, dünyanın üzerine görünmeyen bir çizgi, bir perde çekmiş; bir kalkan. Uzay filmlerini bilirsiniz kardeşler. Uzay filmlerinde klişe bir tabir vardır: “Uzay gemisinin kalkanlarını açın, saldırıya uğrayacağız.” Kalkanlar tabirini bilirsiniz değil mi? Gelen lazer ışınları gemiye vurmasın diye, kalkanlara vursun diye önce bir enerji gücü, enerji perdesi ortaya koyarlar: Geminin etrafını korusun diye. Bu hayal gücüyle ortaya çıkartılmış meseleyi, bu adamlar, nereden almıştır? Atmosfer denilen meseleden almıştır. Atmosferi, dünyanın bir atmosferi olduğunu, bir kalkanla korunduğunu son yüzyılda keşfetti bilim. Son yüzyılda! Ama Allah bu kitapta 14 asır önce hiçbir ilmin, bilginin olmadığı, insanların daha tıp ilminde bile mâhir olamadığı bir zaman diliminde okuma yazma bilmeyen bir peygamberin kalbine bu ayeti kerimeyi indirdi. Bu kitapta! “Biz göğü korunaklı bir tavan kıldık.” Neyden koruyor bizi? Uzay denilen bu sonsuz evrende taşlardan koruyor. Eğer bu korunaklı tavan bizim üstümüzde olmasaydı, bu görünmeyen kalkan üstümüzde olmasaydı ne gibi olurduk? Ay gibi olurduk Ay! Çıplak gözle bile Dolunay’a baktığınızda ne görürsünüz? Kurşun yemiş bir duvar gibi… Yahut da mafya babasının 20 tane kurşun sıktığı bir adam gibi… Her tarafında delik var. Ayın her tarafında delikler vardır: Kara delikler. Nereden oldu bu? Uzaydaki o meteorlardan, o kaya parçalarından oldu. Neden? Çünkü Allah, Ay’a korunaklı bir tavan yapmadı. Allah, Dünya’ya yaptı. Çünkü Ay’da İnsan yaşamıyor. Dünya’da yaşıyor. Bu kendi kendine mi oluştu? Mars’ta korunaklı tavan yok. Jüpiter’de, Neptün’de korunaklı tavan yok. Sadece insanların yaşadığı yer olan Dünya’da var. Kendi kendine mi oluştu? Allah hikâye mi anlattı bize Kur’an’da. Her şeyi bir nizam ve intizam içinde yaratmıştır Allahu Teala. “Her şeyi bir kaderle belirledik, her şeye bir ölçü koyduk.” diyor. (Kamer 49) Bitkilerin insanın ağzından çıkan havaya ihtiyacı var; insanların bitkilerin içinden gelen havaya ihtiyacı var. Bitki ne veriyor? Oksijen veriyor; İnsan ne veriyor Karbondioksit veriyor. Bitki, ağaçlar bizdeki karbondioksiti alıyor: Onlar için bizim oksijenimiz gibidir. Gıdası, bizim ağzımızdan çıkan karbondioksittir. Bizim gıdamız ne? Onların bize verdiği oksijendir. Bu tesadüfen mi oluşmuştur? Bu Allah’ın gücüdür, kudretidir kardeşler. Bu gücü, kudreti düşünebilmemiz için, akıl edebilmemiz için, tefekkür edebilmemiz için gözlerimizin önüne sermiştir. Yapmamız gereken tek şey şudur: Çok tefekkür et! Çok düşün! Bu Kuran’da yüzden fazla yerde “Efela ta’kilun, Efela tefekkerun.” “Akıl almanız için, İbret almanız için, düşünmeniz için biz size bunu, ayetlerimizi böyle açıklarız.”
Tebliğ et!