Yurt dışından annemin akrabasıymış, ben tanımıyorum. Birisi hanımıyla beraber geldi. Kardeşim karşılamış onları. Ben tak odaya girdim. Bu arkadaş gülüyordu, neşeliydi. Beni bir gördü sakallı bıyıklı, adamın yüzü değişti. Hanımı ayağa kalktı, tak elini uzattı bana. Ben de tak çektim elimi. Allah razı olsun, hoş geldiniz, dedim. Adamın yüzü kıpkırmızı oldu. Adam bana düşman oldu. “Nasılsın?” diyorum, cevap vermiyor. Benim evime misafir olarak gelmiş. Adama diyorum “nasılsın?”, cevap vermiyor. Sonra demiş ki anneme, Arnavut lisanıyla konuşuyor: “Benim karıma nasıl el uzatmaz?” Müslüman! Adam Müslüman kardeşler ya! Müslüman bana diyor ki: “Benim karıma nasıl elini uzatmaz?” diyor ya! Döver misin, sever misin ne yaparsın sen bu adamı? Ne yaparsın bunu? Kardeşim anlatıyor. Derviş kardeş Çin’e gitti. “Bir abiyle beraber hocam, bir dükkana girdik, teknolojik bir alet alacağız.” diyor. Artık telefon mudur kayıt aleti midir nedir? Abi de paralelcilerden. Bak bu paralelci abilere dikkat edin! “Girdik bu abiyle beraber, ticaretimizi yaptık, alacağımızı aldık.” diyor. “Oradaki Çinli kız da…” Bu Çinli kızların tamamı çıplak. Minicik bir şort giyiyorlar, üstlerinde bir badi, her taraf çıplak. “Orada çok normal Çinli kızların çıplak olması.” diyor. “Bu Çinli kız da bizim paralelci abiye elini uzattı. Paralelci abi de tak elini uzattı. Musafaha yaptılar, selamlaştılar. Hemen peşinden bana da elini uzattı. Ben de teknolojik alet aldığım için bana da elini uzattı. Ben de elimi böyle yaptım. Teşekkür ederim, sağolun dedim.” diyor. “I am a Muslim, I am a Muslim dedim.” diyor. Ne demek? Ben bir Müslümanım. “Paralelci şöyle dedi: ‘Biz kâfir miyiz lan?’ Ya hacı abi, ben öyle demiyorum sana. Ben Müslüman’ım ama ben bu kaideyi biliyorum, bu haramdır. Bir kadına, bir Müslüman el uzatamaz. Uzatamaz! Bundan dolayı ben böyle söyledim.” diyor. “İngilizce bildiğim üç beş kelimeden bir tanesi ‘I am a Muslim.’ Ben bir Müslüman’ım. Başka bir kelime bilmiyorum.” demiş bu paralelci abiye. Araları bozulmuş. Paralelci abi buna gönül koymuş. Benim el uzattığım kadına, senin de el uzatman lazımdı. Sen kimsin kardeşim? Mezhep imamı mısın sen ya? Sen kimsin ya? Allah bunlara hidayet versin kardeşim. (Amin) Şunu demen lazım: Tamam ben bu konuda eksiğim, İslam’ın bu hükmünde zayıfım. Allah razı olsun. Bak sen bana bir şey hatırlattın, sağol kardeşim. Şunu demen lazım. Diyor ki: “Ya böyle şey olur mu? Bu kadar bağnaz olmayın ya.” Bir de tabir var. Yıllar önce bir tane Diyanet İşleri Başkanı… Buna soruyorlar. Kadın erkek ilişkilerinde, bir erkeğin kadına elini uzatması ve tokalaşmasının dini hükmü nedir? Bak bak… Diyanet İşleri Başkanı’nın verdiği cevaba bak! Elhamdülillah temizlendi şimdi onlar. “Medeni ülkemizde, uygar dünyamızda bunda bir beis yoktur.” Ya ne beisi, ne uygarı, ne medenisi ya! Sen Müslüman değil misin kardeşim? İslam’ın hükümleri belli. Allah’ın Peygamberi Aleyhisselam diyor ki: “Sizden birinizin başına bir demirle vurulması, bir demirin başından içeriye sokulması, yabancı bir kadına elini uzatmasından daha iyidir.” Hadisi şerif. Sen de bunu biliyorsun, ben de bunu biliyorum. Sen bu hükmü bilerek nasıl böyle bir fetva verirsin? Bi beis yoktur… Uygar ülkemizde… Sana soruyu soran kadın bunu sormuyor. Uygarlık muygarlık sormuyor. İslami olarak bana hükmünü söyle, diyor. Onu kırmayayım, bunu kırmayayım, kadınlar beni beğensin. Ondan dolayı şu hadisleri gizleyeyim, şu ayetleri gizleyeyim. Daha çok cemaat toplayayım, daha çok insan beni sevsin. Dinin orasından burasından kırpıyorlar, yolunmuş tavuğa çeviriyorlar. İşte paralelciler. Allah bunları kurtarsın. (Amin) Amin.
Tebliğ et!