Mustafa:”-Arkadaşlar merhaba. Şimdi size bir kaç soru soracağım. Hiç birinizin bu sorulardan haberi yok. Verdiğiniz cevaplar sonucunda size bir video izleteceğim ve videoyu izledikten sonra düşüncelerinizi alacağım. Hazırsanız başlayalım. Enes:”-Hazırım” Yunus:”-Hazırım” Mutlu:”-Hazırım başlayabiliriz” Taylan:”-Başlayalım” Mustafa:”-Adın ne?” Taylan:”-Taylan”, Mutlu:”-Mutlu”, Mustafa:”-Kahvaltı, öğle yemeği yada akşam yemeği yedin mi?” Yunus:”-Evet yedim” Mustafa:”-Ne yedin?, Enes:”-Tavuk, yoğurt, patates, domates, salata” Mustafa:”-Akşam ne yemeyi düşünüyorsun?”, Taylan:”-Çiğ köfte”, Mutlu:”-Akşam kuru fasulye, pilav yemeyi düşünüyorum.” Mustafa:”-Günde kaç öğün yemek yiyorsun Yunus?”, Yunus:”-Üç, bazen dördü de bulabiliyor.” Taylan:”-İkii ya da üç”, Mustafa:”-Kaç saattir yemek yemiyorsun yani en son ne zaman yemek yedin?” Enes:”-Dört saat”, Yunus:”-En son sanırım bir saat bir buçuk saat önce yedim. Mustafa:”-Peki en çok sevdiğin yemek hangisi?”, Taylan:”-Şu an en çok istediğiim künefe”, Yunus:”-Mantı” Mustafa:”-Annen ve baban hayattalar mı Enes?”, Enes:”-Hayattalar, elhamdülillah”, Taylan:”-Elhamdülillah, sağlar” Mustafa:”-Rahat bir yaşama sahip misiniz? Yani sokağa çıktığınızda rahatlıkla dolaşabiliyor musunuz?” Mutlu:”-Ya hiç bir problem yaşamıyorum, son derece rahatım.” Taylan:”Elhamdülillah. Dolaşıyoruz sokakta rahat rahat.” Mustafa:”-Peki gerçekleşmesini istediğin bir şey söyleyebilirmisin, hayatınla alakalı.” Yunus:”-Yani üniversiteyi bitirdikten sonra belki, yani bu kadar çabalamışken yani iyi bir iş olabilir belki.” Taylan:”-Kendi hayatımdaa, dört yıllık lisans programını bitirmek”, Enes:”-Türkiye’yi gezmek. Böylee farklı görmediğim şehirlere gitmek.” Enes:”-Yani oranın tarihi yerlerini gezinmek, bakmak, öğrenmek, tarih açısından.” Mutlu:”-Yani çocuklarımın büyüyerek, daha yetişkin bir hale gelerek eee onlarında evlat sahibi olmalarını görmek isterim.” Mustafa:”-Ayakkabı alırken markasına bakar mısın?”, Yunus:”-Bakarım”, Enes:”-Genellikle bakarım ama çok hoşuma giderse alırım” Mutlu:”-Evet, şükretmiyoruz.” (Ağlıyor) Mutlu:”-Yani ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Biz kendi geleceğimizi düşünerek yanlış mı yapıyoruz? Mutlu:”-Yanlış yapıyoruz.” Yunus:”-İzlerken ilk şunu düşündüm. Dedim ki: Ne kadar böyle bir, hayatta böyle bir kalitelerimiz var. Hani böyle bir ” Yunus:”-seviyelerimiz var. Şöyle olmalı, böyle olmalı, şunu yapmalıyım, bunu yapmalıyım.” Taylan:”-Bizim cevaplarımızla arada dağlar kadar fark var. Çocukların verdiği cevaplar hakikatten yürek burkan bir cinsten.” Enes:”-Kendimizi ee sadece onları gördüğümüzde anlayabiliyoruz. Günlük hayatta bu dikkatimizi bile çekmiyor.” Taylan:”-Yani bizim karnımız tok. Tok olduğu için mesela az önce verdiğim cevap künefeydi. Ama iki gündür yemek yemeyen çocuk var ve ekmek yemek istiyor.” Enes:”-Çok rahatmış gibi yaşayabiliyoruz ama orada o kadar mazlum yiyem…yemek yiyemezken; biz rahat evimizde köfte patates dedim biraz önce ve benim içim parçalandı bunu izlerken.” Mutlu:”-Bu çocuklar orda açken, babasızken; kimi çocuklar işte bir yemeği isterken, bazısı kolum olmasını isterim diyor. Biz a elimiz için, kolumuz için veya herhangi bir şeyimiz için hiç ee şükretmedik belki de.” Yunus:”-Ama insan hiç bunları görmediği veya bunlara kulaklarını tıkadığı için bu tarz şeylere hep büyük şeyler istiyor. Yani okul hani, hep böyle büyük amaçlarımız var. Okulumuz şöyle olsun, okul bittikten sonra böyle bir iş hayatımız olsun. Veya yemeklerimizi seçerken, ayakkabımızı seçerken, kıyafetlerimizi seçerken, belki konuştuğumuz insanları bile seçerken, yani çok çok böyle şey yapıyoruz, dikkat ediyoruz ama onların seçecekleri bir şeyleri yok yani. Hani yemek böyle, şu alternatifleri yok yani.” Taylan:”-Yani Ne kadar az şükrediyorsunuz. İşte Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz. Tarzında ayetler geldi aklıma. Gerçekten sahip olduğumuz nimetlere çok az şükrettiğimizi düşünüyorum. Ee az önce aldığımız nefesin bile belki şükrünü, gün içerisinde milyonlarca kez alıyoruz ama hiç, hiç birini hani düşünmüyoruz. O nefesin, aldığımız nefesin şükrünü eda etmiyoruz. Hakikatten ee yürek burkan bir cinsten unutuyoruz yani. Bir çok nimete sahibiz ama unutuyoruz. Daha çoğunu istiyoruz, daha çoğunu istiyoruz.” Yunus:”-Gerçekten çok az şükrediyoruz yani. Belki yemeği bitirdikten sonra, alışkanlık olarak hani bismillahla başlayıp elhamdülillahla bitiriyoruz ama işte ne kadar şükrünü eda etmiş oluyoruz o da ayrı bir soru işareti yani.” Enes:”-Bilemiyorum, diyecek bir şey yok.” Mustafa:”-Sözün bittiği yer yani.” Enes:”-Aynen sözün bittiği yer.” Mutlu:”-Bize bedava gelen bu şeylere şükretmedik. Şükürler olsun Allah’a” Taylan:”-Çocukların bu durumda olma sebeplerinden birisi bizim ümmet olamayışımız. Ümmet olamadığımız için bu çocuklar ee bu durumdalar. Ee ben öyle bir pay çıkartıyorum kendime. Ee gerçekten zekat verememek. İşte ee onların üzerlerindeki kıyafetler, o kızın terliği mesela. Hani ümmet olsak….gerçekten yardım edebiliriz. Bir oluruz, toplu oluruz. Bu çocuklar da bu durumda olmaz. Hem zekatımızı da vermiş oluruz. Hem yardımımızı da etmiş oluruz. Tabi bunlar engel değil. Ama ee gerçekten parça parça oluşumuz, bu çocukların bu durumda olmasının bir sebebi.” Mutlu:”-İnşallah bu zulümler de biter. Diycek yani çok fazla bir kelime de yok yani. Duyguları anlatmak da çok asl.. çok zor. Aslında burda kelimeler hani yetersiz kalıyor.” Taylan:”-İnşallah ümmet olur ve daha fazla bu çocukların ve bundan sonraki çocukların, bu acı duruma düşmemelerini sağlarız. İnşallah Altyazı M.K.
Tebliğ et!