İslam’a göre bir erkek hanımları arasında adaleti sağlamak zorundadır. Meselâ; ikinciyi, üçüncüyü alıp dördüncü hanımı alma ruhsâtı var mı Kur’an’da? Var. Ancak Allah Teâlâ bizi tek eşliliğe sevk etmiştir. Tek eşliliği tavsiye etmiştir. Zâruret hâlinde ikinci, üçüncü ya da dördüncü hanımı alma ruhsâtımız vardır. Bu bir ruhsâttır. Neye benzer? Namazları nasıl kılmak zorundayız? Ayakta kılmak zorundayız. Ancak belimiz çok ağrıyor. Sıkıntılıyız, bacağımız çok ağrıyor. Bacağı yâhut beli çok ağrıyan bir adamın ruhsâtı vardır. Farz namazları bile olsa oturarak kılabilir. Bu ikinci ya da üçüncü hanım meselesi de aynen bunun gibi bir ruhsâttır. Allah Teâlâ Hazetleri âyet-i kerimede buyuruyor ki: “Beğendiğiniz hanımlardan ikişer, üçer ya da dörder taneyi nikâhlayabilirsiniz.” (Nisâ, 3) Allah’ımızın âyetidir. Efendimiz Aleyhisselâm’ın kaç hanımı vardı? On bir hanımı vardı. Ona mâhsus olmak üzere. Hâlbuki hiçbir Müslüman dört hanımdan fazla alamaz! Hasâis denen bir mesele vardır. Efendimiz Aleyhisselam’a özel, sadece ona mâhsus. Meselâ biz Müslümanlara kaç vâkit namaz farzdır? Beş vâkit namaz. Peygamberimiz Aleyhisselam’a kaç vakit namaz farzdır? Altı vâkit namaz farzdır. Teheccüd namazı Efendimiz Aleyhiselam’a farz-ı âyndır. Her gece kalkıp kılmak zorundadır. Buna hasâis denir. Yani ona mâhsus olan bize mâhsus olmayan. Bir olay daha anlatayım. Efendimiz Aleyhisselam oruç üstüne oruç tutmuş mudur? Tutmuştur. İki gün üst üste, üç gün üst üste hiç orucunu açmadan, hiç su içmeden oruç tutmuştur. Bu bize câiz midir? Değildir, haramdır. Muhâkkak iftar vâkti orucumuzu açmak zorundayız. Peki niye Allah’ın Peygamberi tutabiliyor da biz tutamıyoruz? Hasâistir. Ona bâhşedilmiş bir özelliktir. Sahabi bu soruyu Peygamberimiz Aleyhisselam’a sordu. Sultanım Aleyhisselam ne cevap verdi? “Beni melekler yedirip içiriyor. Siz buna güç getiremezsiniz.” Aynen bunun gibi de on bir hanımla sınırlandırılmıştır Efendimiz Aleyhisselam’ın evlilikleri. On birden sonra Allah Teâlâ: “Bundan sonra sana evlilik câiz değildir, izin yoktur.” (Ahzâb, 52) diye âyet-i kerime göndermiş. Ve Peygamberimiz’in hanımlarının sayısı belli olmuştur. Yine başka bir âyet-i kerimede: “Peygamberin hanımları mü’minlerin anneleridir.” (Ahzâb, 6) buyuruyor Mevla Teâlâ. Onun bütün hanımları bize ne olmuş oluyor? Anne. Fıkıhtan bir delil getireyim yine buna. Peygamberimiz vefât ettikten sonra hiçbir Müslüman onun hanımlarıyla evlenemedi. Neden? Bir evlât annesiyle evlenebilir mi? Yasaktır, câiz değildir, haramdır! Dolayısıyla hiçbir Müslüman, hiçbir annemizle evlenemedi. Bu âyetin delillerinden bir meseledir. Şimdi! Adaleti sağlamak için her gece bir hanımla beraber uyumak zorunda Allah’ın Peygamberi. Aynı hanımla iki gece üst üste yatamaz, mümkün değil, yasaktır! Adaleti sağlamayanlardan olur. Aişe anamız da bundan dolayı tereddüt ediyor. Tam bu noktada aklıma bir mesele geldi. Hz. Ömer’in hâlifeliği zamanında nâkledeyim. Kadının bir tanesi Hâlife Ömer’e geldi. Yanında da Hazreti Ka’b diye bir âlim vardı. Kadın şöyle dedi: “Ey Hâlife, benim bir kocam vardır. Bütün gece ibâdet eder, bütün gün oruç tutar. Kocamın hâli budur.” dedi. Hâlife Ömer şöyle dedi: “Ne güzel, ne mübarek bir kocan varmış. Aman kocana sahip çık, sağlam tut. Gözü gönlü başka bir tarafa kaymasın. Bu çok hayırlı bir adamdır.” Deyince kadın söyleyeceği diğer kelimeyi söyleyemez. Ve utanarak çekilir. Hâlife Ömer’in yanındaki Hazreti Ka’b, o âlim kişi der ki: “Ey Hâlife! O kadın sana kocasını methetmedi. O kadın sana bir şikayette bulunmak için buraya gelmişti. Sen kadının lafını ağzına tıkadın. O kadın kocasıyla beraber olamadığından, cinsi mânâda kendisini tâtmin etmediğinden, kendisini devamlı olarak ibâdete verdiğinden şikayet etmek için sana geldi.” ”Aa, ben hiç böyle anlamadım.” dedi Hâlife Ömer. “Hemen o kadını ve kocasını bana çağırın!” dedi. Gittiler kadını ve kocasını hâlifenin huzuruna getirdiler. Şimdi hâlife dedi ki: “Ey Ka’b! Bunların arasında sen hâkim olacaksın ve hüküm vereceksin.” Ka’b dedi ki: “Senin gibi bir adam varken, bir müçtehid varken ben nasıl hüküm veririm.” dedi. “Ey Ka’b, bu ince meseleyi ben anlayamadım, sen anladın. Bu karı kocanın arasında sen hüküm vereceksin.” Hazreti Ka’b der ki: “Ey kardeşim! Bu hanımınla üç geceden fazla ayrı yatman haramdır, câiz değildir. Üç gün üst üste nâfile oruç tutman câizdir, dördüncü günü tutamazsın, haramdır.” dedi Hazreti Ka’b. Şimdi Hazreti Ömer şaşırdı. Dedi ki: “Mübarek! Ne Kur’an’da böyle bir ayet-i kerime var, üç günden fazla hanımdan ayrı yatamazsın diye yâhut da üç gün üst üste oruç tutabilirsiniz, dördüncü gün tutamazsın diye ne bir âyet var ne de bir hâdis var. Sen bu hükme nereden vardın?” Bak şimdi âlim nasıl oluyor? Peygambere yakın âlimler neden âlim? Neden onların tefsirlerine ihtiyacımız var? Şu inceliğe bak! Ey Hâlife, Allah Teâlâ Hazretleri Kur’an’da buyurdu ki: “Hoşunuza giden hanımlardan ikişer üçer ve dörder olarak nikâhlayabilirsiniz.” (Nisâ, 3) Bu âyet-i kerimeden anlaşıldığına göre her Müslüman en az dört gecede bir gece hanımıyla beraber uyumak zorundadır. Dolayısıyla bu Müslüman kardeşimiz üç gece ibadete kalkıyorsa dördüncü gece muhâkkak bu hanımın yanında olmak zorundadır. Eğer hanımının yanında olmazsa hanımının hâkkını vermemiş demektir, kul hâkkına girmiş demektir. Bundan dolayı câiz değildir. Bu kul günahkâr sınıfındadır. Üç gün üst üste oruç tutarsa ve zayıf düşerse, yine hanımını cinsi mânâda tâtmin etmezse bu kul günahkârdır! İslamiyet kadını boşama hâkkını kime vermiştir? Erkeğe vermiştir. Ancak bazı şartlarda boşama hâkkı kadına da geçer. O şartlardan bir tanesi nedir? Erkek, cinsi kuvvetini kaybederse yâhut da çok çalışmasından sebep yâhut çok ibadetinden sebep kadınla olan beraberlikten kaçarsa, cinsi birleşmede bulunmazsa kadın, kocasını kâdıya şikayet eder. Ve der ki: “Bizi boşa!” Kâdı da, kocası kadının hâkkını vermediği için ikisini boşar. Erkeğin nasıl cinsi ihtiyaçları varsa efendiler, kadınların da cinsi ihtiyaçları vardır. Bunu helâliyle görmezlerse bu iki insan, haramla görürler. Zinâya kapı aralamak câiz değildir, yasaktır! Kur’an diyor ki: “Velâ takrabû-zzinâ.” (İsrâ, 32) Zinâya yaklaşmayın! Yapmayın demiyor, yaklaşmayın diyor. Kadın ve erkek, kârı ve koca beraber olmazsa kapı açılmış demektir. Artık şeytana kapı açıldı. Birisinden birisi muhâkkak zinâya gidecek. İslam bunu yasaklıyor. Bak, nereden nereye geldik.
Tebliğ et!
Değerli kardeşlerim bir psikolog olarak bu tarz bu denli yapılan çok eşlilik olayları, çocuklara ve aile bağlarının ( aile düzeni, aile çatısı) bozulmasına neden oluyor, maddi durumunuz çok çok iyi olsa bile herkese yetecek kadar paranız hatta dünya’ya yetecek kadar bile olsa çok eşlilik bireyin ve aile fertlerinin yaşamında garip ve psikolojik olarak yıkıcı bir rol oynamaktadır. Bu nedenle Peygamberimiz savaşta mağdur ve eşsiz kalan kadınları kendi himayesi altına almıştır ve hiç birisiyle cinsel bir münasebet içerisinde bulunmamıştır ve bütün çocukları kendi ilk eşinden olmuştur, yani demek istediğim; eski dönemlerde Arap yarım adasında herkesin çok eşli olduğu belirtmek isterim ve o zamanlardaki savaş şartlarından dolayı erkeklerin ölmesi üzerine böyle bir sistem getirilmiştir ki hatta İslamiyet öncesinde bile çok eşlilik Arap yarım adasında (Araplar arasında da geleneksel olarak )vardı, fakat bundan şunu çıkarabiliriz; Bizim öncelikle yüce Kuranı Kerim’i ele almamız lazım! Hz Muhammed’in o dönemde olan bir şeyi yapmasını değil, ki zaten İslam bu çok eşliliği getirmemiştir, bu arada yukarıdaki yazıda; “İslam çok eşliliği getirmiştir,” cümlesinde yazım yanlışı olduğunu da vurgulamak isterim. Bizlerin ilk önce Kur’an ı Kerim ile Hz Muhammed’in (s.a.v) yaşadıkları şeyleri birbirinden ayırmamız lazım, onun yaşadıkları şeyleri illa bizim yapmamız veya yapmak istememiz mantıklı bir haraket değildir, kabul edilmez ve hadislerde de böyle “çok eşlilik” adı altında kayda geçen herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Yani açıklamak istediğim şey; Açıkça İslam bu konuda çok eşliliğin ne helal olduğunu varsayıyor, ne de haram… ( Son olarak o dönemde kadınların seçme ve seçilme hakları olmadığından ve kadınların çok fazla kötü şartlara (şiddet, ölüm, tecavüz ve çeşitli sapkınlıklar vs.) maruz bırakıldığını belirtmek isterim.) Vesselam değerli kardeşlerim Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerimize olsun.