Mevlana’mız, Mesnevi’de Yusuf Aleyhisselam’ın bir olayını anlatır. Bir dostu Yusuf Aleyhisselam’a ziyarete gider. Görüşürler, halleşirler, sarılırlar. Yusuf Aleyhisselam ona şöyle der: “Kardeşim, bana geldiğin yerden bir hediye getirdin mi?” Adam şöyle der: “Ey Allah’ın peygamberi güzelliğin en üstünü sende, rütbenin en güzeli sende, Allah’a yakınlık sende, mal mülk sende, Mısır’ın en kuvvetli ikinci adamısın. Ben sana nasıl bir hediye getirebilirim diye düşündüm. Sana geldiğim yerden bir ayna getirdim. Bu aynayı yüzüne çevir ve bak. Baktıkça Allah’ın sana verdiği güzelliğe hamdet. Sana bundan başka hiçbir hediye veremem.” der. Böyle der. Ne anladık? Bir arkadaşınızı ziyarete gittiğinizde, ona ayna hediye edin. Bunu mu anladınız? Efendiler! İşin içinde iş var, olayın içinde iş var. Efendimiz Aleyhisselam şöyle buyuruyor: “Bir kardeşiniz size bir hediye verdiğinde bunu reddetmeyin. Çünkü bu isteği onun kalbine Allah vermiştir.” Bak şimdi… Bir arkadaşın geldi sana dedi ki: “Ya içimden geldi, sana bir çay ısmarlayacağım. Gelir misin?” Bu bir hediyedir, bir ikram verme isteği geldi bunun kalbine. Bu istek kimden geldi? Hadisle sabit, Allah’tan geldi. Şimdi sen bunu reddetme. “Ya ben istemiyorum, ben gelmek istemiyorum.” deme. Reddetme bu adamın verdiği hediyeyi. Çünkü bu istek onun kalbine Allah’tan geldi. Allah Teâlâ onun iyilik yapmasını murad etti. Onun kalbini iyiliğe doğru zorladı. Rahmet suyunu akıttı ve o da sana bir hediye vermek istedi. Yusuf Aleyhisselam’a da bu adam ne getirdi? Bir ayna getirdi. Efendiler! Mahşer olduğunda, kıyamet koptuğunda, buradaki insanların tamamı mahşer meydanına çıkacak. Ananızı görmeyeceksiniz, babanızı görmeyeceksiniz. Düşündünüz tek şey kendiniz olacak. Kendinizi düşüneceksiniz. Allah Teâlâ o anda bizden bir hediye bekleyecek. Bir hediye! Tamam da hocam, Allah Teâlâ her şeyin sahibi iken, Ganî iken, zenginlerin en üstünü iken, biz O’na ne hediyesi verebiliriz ki? Allah Teâlâ bizden temiz bir kalp istiyor. Temiz bir kalp! Bu kalbi temizlemek zorundayız. Bu aynayı, kalp aynasını Allah Teâlâ’ya vermek zorundayız. Hadisle teyit edeyim. Sultanım Aleyhisselam şöyle buyuruyor: “Allah sizin suretlerinize bakmaz, Allah sizin kalplerinize bakar.” Neremize bakacak? Elbiselerimize bakmıyor. Yüzümüzün güzelliğine bakmıyor. Sakalımızı uzunluğuna, kısalığına bakmıyor. Kuvvetimize, güçlülüğümüze bakmıyor. Bir vuruşta üç adam devirmemize bakmıyor. Allah bizim bir yerimize bakıyor. Aynamıza bakıyor aynamıza. Aynan temizse kardeşim, paçayı kurtardın. Aynan kirli ise durumun tehlikelidir. Bu kalbi temizlemezsen, hastalık sıçrar. Tıpkı bir kanser hücresi gibi. Adama teşhis koyuyorlar. “Bak, göğsünde bir kanser hücresi, bir kist oluşmuş. Bunu birkaç ay içinde almazsak sıçrama ihtimali var.” diyor. Bu da diyor ki: “Ya bir şey olmaz.” Aldırmıyor. Sonra sıçrıyor diğer ciğere. Sıçrıyor alt tarafa karaciğere, pankreasa, mideye… Adam yok olup gidiyor. Neden? Sıçramasını engellemen için o pisliği yok etmen gerekiyordu, o kanser hücrelerini alman gerekiyordu. Ama sen bunu yapmadın. Kalbin kirliliği temizlemezsen ruha sıçrar. Ruhun beyaz olarak yaratılmıştır. Ama sen kalbinle bu ruhunu beyaz tutmaya çalışmazsan, bu ruhunu temiz tutmazsan, siyah ruhlardan olursun. Tıpkı miraç hadisinde geçen siyah ruhlar gibi. Efendimiz Aleyhisselam miracın ilk katında kimi gördü? Adem Aleyhisselam’ı gördü. Adem Aleyhisselam’ın sağ tarafında beyaz ruhlar vardı. Sol tarafında siyah ruhlar vardı. Adem Aleyhisselam sağ tarafa baktığında tebessüm ediyordu. Sola baktığında ağlıyordu. Efendimiz Aleyhisselam Cebrail Aleyhisselam’a sordu. “Bunun sebebi nedir, bu kimdir?” “Bu senin baban Adem’dir.” “Sağındakiler nedir, solundakiler nedir?” “Sağındakiler temiz ruhtur. Namazla, zikirle, şükürle, sohbetle, ilimle ruhlarını temizlemiş olan insanlardır. Bunlar cennetliktir.” Soyundan gelen beyaz ruhlara, temiz ruhlara bakıyor ve tebessüm ediyor. “Solundakiler nedir?” “Solundakiler kirlenmiş olan ruhlardır.” Kirlenmiş olanların cehenneme gideceğini düşünüyor, görüyor ve üzülüp ağlıyor. Üzülüp ağlıyor! Efendiler! Buradaki bütün kardeşlerin ruhu ya siyahtır ya da beyazdır. Bir gayretimiz vardır. Son nefesimize kadar bu ruhu yıkama, temizleme imkanımız vardır. Sağlığımız yerinde, aklımız başımızda. Allah Teâlâ bu imkanı bize verdi mi? Verdi elhamdülillah, akılsız değiliz. Sen ne yapacaksın? Bu ruhu çamaşır makinesine sokacak mısın, sokmayacak mısın? Çamaşır makinesi ilim meclisleridir. Bu meclislere girip bu ruhu yıkamazsan, sen kirli bir ruhla ahirete gidersin. Kirli bir ayna yansıma yapmaz. Allah Teâlâ kirli aynayı sevmez. Kirli aynayı ateş paklar. Cehenneme gider. Allah Teâlâ bizi muhafaza etsin inşallah. (Amin)
Tebliğ et!