Talebenin bir tanesi hocasına geldi ve şöyle dedi. Şu anlatacağım misali çok iyi dinleyin: “Hocam, dayanamıyorum zina yapacağım. Nereye baksam çıplak kızlar görüyorum ve çok etkileniyorum. Artık dayanamıyorum zina yapacağım. Bana bir yöntem söyle bu işten kurtulayım, zinadan kurtulayım. Bugüne kadar temiz durdum. Bundan sonra da bozulmak istemiyorum. Allah aşkına hocam bana bir yöntem söyle.” Hoca Efendi talebesine şöyle der: “Bak! Sana bir şey söyleyeceğim. Bu işten kesin olarak kurtulacaksın. Ama dediklerimi harfi harfine yerine getireceksin.” “Hocam söyle hemen yapayım. Yeter ki büyük günahla Rabbimin huzuruna gitmeyeyim. Allah Kur’an’da, Peygamber sünnetinde iki cennet var diyor. Zinadan korunan gence iki tane cennet var diyor. Bir tane değil! Ben bu müjdeye nail olmak istiyorum hocam.” Hocası delikanlıya şöyle der: “Evine git. Evinden bir kova al, kovayı tepeleme su doldur. Bana suyu içinden bir tek damla bile dökmeden getireceksin. Bak! Devamlı gözün suda olsun. Kaç damla dökersen, döktüğün damla sayısını bana bildir. Sana o kadar sopa vuracağım. On damla mı döktün, on tane sopa vuracağım sana. Genç olayın sonucundaki hikmeti bilemediği için, tahir edemediği için “tamam hocam” der, teslim olur. Evine gider, kovayı doldurur. Pazarın ortasından, çıplaklığın merkezinden hocasına doğru gelir. Kovayı getirir. Hoca der ki: “Evladım, bırak kovayı.” Kovayı bırakır. “Kaç damla döktün?” “Hocam Allah şahidimdir, bir tek damla bile dökmedim.” “Ee peki yolda kızlar mızlar yok muydu? Sana bakan seni etkileyen kızlar yok muydu? Onlara bakmadın mı hiç?” “Nasıl bakayım hocam? Sen bana dedin ki: “Kaç damla dökülürse o kadar sopa vuracağım.” dedin. Sopa korkusundan kızlara bakabilir miyim? Gözüm kovadan ayrılmadı.” “Evladım, hocanın vuracağı sopadan korkuyorsun da Allah’ın cehennemde atacağı sopalardan nasıl korkmazsın? Nasıl korkmazsın?” Hocanın vuracağı sopa nedir? On tane, yirmi tane vuracak. Zina eden bekar erkeğe Kur’an seksen sopa der. Bekar erkek! Evliyse recm’dir. Bekar erkeğe seksen sopa vurmayı emreder. “Sakın onlara karşı bu cezayı uygularken acıyacağınız tutmasın.” diye de Allah peşinden bize bildirir. Acıyacağınız tutmasın! Bu, bütün ümmetin görmesi gereken bir cezadır. Bak onlar yaptı, cezasını görüyor. Sakın sizde yapmayın. Bu bir örnektir. Şeriatın ortaya koyduğu bir örnektir. Sen; hocandan utandın, hocandan korktun, sopa yemekten korktun da bir tane kıza bakamadın. Allah’ın yüzüne nasıl bakacaksın? Allah’ın karşısında nasıl hesap vereceksin? Ya Rabbi, sen bana zina etme dedin. Ben dayanamadım, ettim. Şimdi senin huzuruna geldim, af diliyorum cümlelerini nasıl kuracaksın? Genç tövbe eder ve bir daha da bakmamaya nasuh tövbesi yapar. Neden bakmamak? Çünkü bakarsan görürsün. Görürsen seversin. Kalpteki sevgi nasıl oluşur? Görmeyle, işitmeyle… Sevgi böyle oluşur. Bir, görürsün; iki, işitirsin. Bu iki kanaldan, bu iki ırmaktan kalbe su akar. Sevgi… Sevgi… Baktığın ve gördüğün ve işittiğin pis bir şey ise kalbe pis sevgi akar. Temiz bir şeyse kalbe nur sevgisi akar. İlahi sevgi akar. Bakarsan görürsün. Görürsen seversin. Seversen yakın olmak istersin. Yakın olursan öpmek istersin. Yeter mi? Yeter mi kardeşler? Yetmez! O, orada bitmez. Yatmadıkça, beraber zina etmedikçe öpmek falan yetmez. Dokunmak, öpmek yetmez. Erkek ve kadın birbirini arzular. Allah bizi böyle yaratmıştır. Şu hâlde ne yapacağız? Olayı en baştan keseceğiz. Bakma! Bakma! Hazreti Osman Radiyallahu anh bir keramet gösterdi. Halifeliği döneminde bir genç, sohbet meclisine geldi. Biliyorsunuz, halifelerimizin sohbet meclisleri vardı. Her hafta muhakkak insanları toplar, ahaliyi toplar, onlara vaaz verirdi. Cuma vaazının dışında. Delikanlının bir tanesi geldi. Delikanlıya herkesin içinde dedi ki: “Ey genç! Senin gözlerinde zina izi görüyorum. Zina izi görüyorum gözlerinde.” dedi. Bakın bu bir keramettir. O gencin nerede bulunduğunu, kimlerle görüştüğünü bilmiyor halifemiz. Delikanlı dedi ki: “Efendim, ben gelirken yolda bir kadın gördüm, gözlerimi ondan alamadım.” Normalde ilk bakış helaldir, hemen başı çekmek şartıyla. Başı çekmezsen bakmaya devam edersen günah yazmaya başlar bu tarafa. Gözlerimi alamadım. Yani yazmaya devam etti. Muhakkak siz bunu söylüyorsunuz. Genç dedi ki: “Ama mucize kapısı kapandı. Siz bunu nereden bildiniz?” “Evladım, sen Muhammed Aleyhisselam’ın şu hadisini işitmedin mi? Mü’minin ferasetinden sakının. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” Allah’ın veli kulları vardır, dostları vardır. Allah bu kullarına bazen bazı durumları, etrafındaki insanlara ait bazı durumları bazen bildirir. Bu durum da bunlardan bir tanesidir. Buna halk arasında ne denir? Keramet… Keramet… Bu da, halifemiz Osman Radiyallahu anh’ın gösterdiği bir keramettir. Kim zina ederse yüzünde bir kara vardır. Ehilleri bilir, ehilleri görür. Kim kadına kıza çok bakmayı severse gözlerinde kara vardır. Işık saçmaz, ışığı gider. Bunu ehli anlayabilir. Şu hâlde kardeşler, isterseniz şayet yüzünüz pak, bembeyaz bir şekilde Allah’a kavuşmak zinadan uzak durun! Allah Teâlâ bizleri korusun.
Tebliğ et!