“Ya bu tesettür mevzusu benim için çok zor! Yani bana deseler 1000 rekat namaz kıl, kılarım… O kadar zorlanıyorum ki…” diye. Ya kadınların imtihanı da bu. İşte ”Çevremdekiler ne der? İş yerinde sıkıntı yaşar mı? Bir dakika, bir dakika. Ya tesettüre girer de sonra açılırsam? Ya evde kalırsam? Sizce ben bu ortamda nasıl sabredip, kapanabilirim ki?” Seni tesettüre girmeme konusunda ikna etmeye çalışan o kadar çok sebepler var ki. Maalesef bir kardeşimiz namazında, abdestinde, takvasında olduğu halde, tesettüre giremeyebiliyor. Hatta bir tesettürlü birisi şöyle bir şey söylemiş. Yani rakamı tam hatırlamıyorum. ”Ya bu tesettür mevzusu benim için çok zor. Yani bana deseler 1000 rekat namaz kıl, kılarım ama bu tesettürü böyle nefsime söylemekte, nefsime bu kuralı geçirmekte o kadar zorlanıyorum ki.” diye… Ya kadınların imtihanı da bu. Yani biz mesela böyle çok giyime kuşama önem verir miyiz erkekler? Yok, değil mi? Ama kadınların dünyası biraz daha farklı. Yani güzelliğini gösterme konusunda bizden daha istekli oldukları için, onların bu konudaki imtihanı biraz daha böyle şiddetli olabiliyor ve bir sürü vesvese geliyor Bilal. Tesettüre girmeme konusundaki en kuvvetli sebeplerden biri; Erteleme hastalığı. Ne diyor Allah Resulü (asm)? ”Erteleyenler helak oldu.” diyor. Ya şu kafa: ”İleride…” Ne zaman? “18’e gelince.” Ne zaman? “Evlenince.” Ne zaman? “Ya bir çocuğumu elime alayım.” Ne zaman? “İleride.” Sürekli, sürekli, sürekli böyle bir erteletme taktiği var. “Üniversitem bitsin.” ”Şu an da içimden gelmiyor.” var mesela bir de. Biliyor musunuz onu? “İçimden gelmiyor.” Namazda da var mesela. Niye namaz kılmıyorsun? “İçimden gelmiyor.” Ee? Olur mu, geçerli mi böyle bir şey? Yazıyor mu Kur’ân’da ”İçinizden gelmiyorsa kılmayın…” Var mı böyle bir şey? Yok. Benim mesela yatsı bazen o kadar zor geliyor ki. İçimden hiç gelmiyor. Ne yapayım? ”Allah’ım içimden gelmiyor. Böyle kılacağıma hiç kılmayayım.” mı diyorum? Zorluyorum kendimi. Asıl kendimi zorlamış olduğum, içimden gelmeyerek yapmış olduğum ameller daha ihlaslı, daha samimi. Öteki yine şevkle, zevkle yapıyorsun. Belki çok ihlaslı olmayabilir. Mezarlıklar nelerle dolu biliyor musunuz? Erteleyen insanlarla dolu mezarlıklar. Yani ”Tesettüre gireceğim.” diyenlerle dolu mezarlıklar. ”Namaza bir gün mutlaka başlayacağım.” diyenler orada yatıyor kardeşim. ”Bırakacağım. Bırakacağım gerçekten bu kumar denilen illeti, işte şu takım kazanmış, bu takım kazanmış. Bırakacağım kardeşim. Bırakacağım.” diyen, erteleyen insanlarla dolu mezarlık. Efendimiz (asm) buyuruyor ki: ”Erteleyenler helak oldu.” Nahl Sûresi 61. Ayette Rabbimiz buyuruyor ki: Yani bu erteleme hastalığından çıkmamız lazım çünkü çok kötü bir mana oluşuyor. Düşünsene… ”E Rabbim senin yoluna geleceğim ama şimdi değil.” Ne zaman? ”Biraz takılacağım? Biraz gezeceğim, tozacağım. Biraz gayrimeşrunun tadına bakacağım ama geleceğim.” Ya bu, Rabbinin indinde acaba nasıl değerlendirilir? Allah’ın bu hoşuna gider mi? Yani resmen diyorsun ki: ”Ben gideceğim, günahları gireceğim. Haramlara gireceğim. Senin yoluna geleceğim bekle beni geleceğim ama önce biraz takılayım, gezeyim tozayım. Biraz günahlara gireyim. Geleceğim. Sonra ayarlarız o işi.” gibi bir kafa. Sizce mantıklı mı? Ya Allah bu çirkin niyetinden dolayı sana geri gelmeyi nasip etmezse? Biz bak şurada çok büyük bir hata yapıyoruz. İstediğimiz zaman namaza başlarız zannediyoruz. İstediğimiz zaman Allah yoluna gireriz zannediyoruz. Kardeş, Allah hidayet vermezse yapamazsın. Sa’d-ı Taftazanî hidayeti anlatırken diyor ki: Yani, sen isteyeceksin. Bitti mi olay? Allah da onu samimi bulup, senin kalbine o nuru verecek. O zaman sana hidayet nasip oluyor. Allah muhafaza bir de بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم sırrı var. Ya senin bu niyetin Cenab-ı Hakk’ın hoşuna gitmez de, Allah sana geri dönmeyi nasip etmezse? Çıkın şu kafadan. ”İstediğim zaman namaza başlarım. İstediğim zaman Allah yoluna dönerim.” Ya Allah sana nasip etmezse, ya dönemezsen? Arkadaşlarınız yok mu çevrenizde ”Ya kardeşim bir türlü başlayamıyorum namaza.” deyip, 5 senedir söylenen yok mu? ”Ya şu Kur’ân’ı okuyacağım da kardeşim. İşten güçten vakit olmuyor.” 10 senedir şeytan bunu kaynatıyor. ”Gireceğim tesettüre ya.” Sadece senin istemenle olmuyor. Sen çok samimane isteyip, ertelemeden Bismillah deyip, Allah’a yalvarıp yakarman lazım, Allah sana o hidayeti nasip etsin diye. Kaç yaşındasın? Ömür sermayenin 26 senesi gitmiş kardeşim. Geçmiş olsun. Kaç sermayen? 30 mu, 50 mi bilmiyorum ama benim bakın 35 sene sermayemden gitmiş, bitmiş, tükenmiş ya. Ee? Kalan sermayeyle ahireti kazanmam lazım. Bitiyor, sermaye bitiyor. Biz hâlâ rahatız. ”Yapacağız, edeceğiz, ileride olur…” Oğlum bitiyor. Sermaye bitiyor. Seninle dükkan açacaktık. Dönerci dükkanı açacaktık. Sermaye topladık. Tükettin, tükettin, tükettin sağda solda. Ee dükkanı açacağız sermaye yok. Bitiyor, tükeniyor ya. Evet, ”Artık istediğim elbiseleri giyemeyecek miyim?” diyen kardeşlerimiz var. Giyebilirsin kardeşim. Tesettür mevzusu, dışarıdaki yabancılara karşı. Evet, en büyük çekincelerden birisine gelelim arkadaşlar. Neydi o? ”Ya kapanıp da ileride açılırsam?” Var mı sizin de çevrenizde böyle ablalarınızdan, şuradan buradan. ”Ya kapanıp da açılırsam?” Şöyle geliyor herhalde. ”Kapandım. Açıldım. Oo daha büyük günah.” Ya kardeşim, o kapandığın süre zarfında kara geçtin anlatabildim mi? 1 senede, 2 senede. Zaten ben istatistiklere baktım ağabey. Kapanıp da açılanların istatistiği çok az. %1-2 gibi bir rakam. Şeyi kastetmiyorum. Hani çocukluktan beri aile baskısıyla tesettüre girmiş, onlardan bahsetmiyorum. Sonradan tesettüre girme kararı alanların yaklaşık %99’u ölene kadar tesettürle devam ediyorlar. Anlatabildim mi? Toplum baskısından dolayı böyle oluşan bir şey var. Anlatabildim mi? ”Ya kapanıp da açılırsam. İnsanlar ne der?” Ya diyelim ki insanlar desin ”Ya görüyor musun ya? Kapanmıştı. Ee? Açılmış.” ”Yapma ya. Vay vay…” Ya bırak konuşsun ya. Birkaç tane geri zekalı bırak konuşsun. Ne önemi var ya. Sen en azından şunu söylersin ahirette. ”Rabbim adım attım. Senin yoluna adım attım beceremedim, yapamadım. Pişmanım. Keşke devam edebilseydim.” diye belki bir iyi niyet göstergesi olur. Anlatabildim mi hani iyi niyet. ”Denedim ya olmadı, denedim olmadı.” gibi ki öyle bir ortam yok yani. Tekrar açılanlar çok az. Gelen mesajlardan bir tanesi. ”Selamun aleyküm. Kapandığımda 23 yaşındaydım ve dünyadaki kapanacak son insan kim deseler o bendim işte. Arkadaşlarımın tabiri ile söylüyorum. muhafazakar bir ailede büyümedim. Hep sorguladım. Lise, üniversite zamanlarında ise hiç inanmadım. Süslenmeyi çok severdim. Tırnaklarım uzun, saçlarım rengarenk, açık giyinen ve dikkat çeken bir kızdım maalesef ama elhamdulillah Rabbim nasip etti. Gönlüme İslamiyet sevgisi girdi. Araştırdım, izledim, okudum. Evet dedim. Tek doğru İslamiyet. Sonra namaz kılmaya başladım. İlk namazımda huzuru tarif edemem. Aradan 1 yıl geçti. Kur’ân-ı Kerim öğrendim. Hâlâ bir şeyler eksikti. Öyle hissediyordum. Buldum. Tesettürüm eksikti ama emin olamıyordum. Ben hakkını verebilir miydim?” En çok bu vesvese var. Yani ya açılırsam tekrar. Ya da benim yüzümden tesettüre laf gelir mi? Saçlarıma nasıl kıyacağım? Etraf ne der? Kıyafetlerime ne olacak? gibi düşünceler sardı beynimi. Kalbim kapan derken, nefsim izin vermedi. Ailemle paylaştım. Namazını kılıyorsun işte. Ne gerek var. Biz istemiyoruz dediler. Sustum. Arkamda kimse durmadı. Kimse destek olmadı. Ben de vazgeçtim. Kapanmayacağım dedim. Aynı gün namaz kılmak için camiye gittim. Çıkarken nur yüzlü yaşlı bir teyze bana şöyle dedi. Kızım Allah şah damarından yakın sana. Neden camide kapanıp dışarıda açılıyorsun dedi. Bu söz beni kendime getirdi. Gidip bone şal aldım. Hâlâ cesaretim yoktu ama ailemle konuştum. Yanımda olmadılar. Karşı çıktılar. Olsun önemli olan Rabbimin rızasıydı. Zaman kaybetmeden tesettüre girdim elhamdulillah. Çok laf söylediler. Kınayan oldu. Arkadaşlığını kesen oldu ama olsun Rabbim daha çok takva versin. Benden cesaret alıp tesettüre giren arkadaşlarım oldu. Beni görüp mutluluktan ağlayan kişiler de oldu. Kalbimdeki huzuru, mutluluğu hiçbir şeye değişmem ve tesettürümden çok mutluyum elhamdulillah.” demiş kardeşimiz. Yani sen istedikten sonra, sen ”Rabbimin yolundan gitmek istiyorum.” dedikten sonra, dünya karşına çıksa, bunun ne karşılığı var? Hiçbir karşılığı yok. Evet. Arkadaşlarım ne der? Onlara nasıl izah ederim? Beğenilmeme korkusu var. İnsanların yanında küçük düşme korkusu var. Allah bazen kendi yolundan gitmek isteyen kullarından bir bedel ister. Yani evet O’nun yolundan gideceksin. Evet cennet yolunda gideceksin ama birtakım şeyleri böyle için yana yana feda etmeni, bir bedel ödemeni, birtakım şeylerden mahrum kalmanı ister. Herkes kendisi için bir düşünsün şimdi bir. Ödeme yaptın mı kardeş? Bir bedel ödedin mi? Ben kendim için düşünüyorum. Bir bedel ödedim mi? Gençliğimi mi verdim? Neyi verdim bilmiyorum ama eğer bir bedel ödediyseniz ahirette en çok karşımıza çıkacak olan amel bu. Düşünsenize, özellikle şimdi ekran karşısındaki kardeşim bir düşünsün. Çıkıyorsun sokağa. Efendimiz (asm)’la şöyle bir karşılaşsan. Cübbesiyle, sarığıyla, o nurani yüzüyle karşılaşsan. Böyle bir insan çekinir mi? Yani tesettürsüz olduğunda çok garip hissetmez mi böyle insan? Acaba hiç O’nu görmezlikten gelip yoluna devam mı edersin? Peki Allah haberdar değil mi? Allah bizim halimizi görmüyor mu? Melekler şahit olmuyor mu? Allah izin verdiyse Resulallah (asm) bizim halimizi görmüyor mu? Yani insan böyle bir çekiniyor. Şimdi size yerin dibine gireceğiniz hikayeyi okuyacağım arkadaşlar. Bize gelen mesajlardan yine. Diyor ki bu kardeşimiz: ”Merhaba. Size derdimi anlatmak istiyorum. Umarım okursunuz. Sürçülisan ettiysem affola. Benim yaşım 14.” Dikkat et kardeşim. ”Bebekken annemi kaybettim. Ablam ve babamla yaşıyorum. Ablam şehir dışında oluyor ve tatillerde geliyor. Dindar bir aile değiliz. Babam ne ablama ne de bana dini bir eğitim verdi, terbiye etti. Ablam da dolayısıyla dinden çıktı. Şu an Ateist. Saygılı bir Ateist zannediyordum ama değilmiş. Zaten 2-3 senedir tesettüre girmek istiyordum. Bu yaz mağazada tesettüre uygun bir kıyafet beğendim. Ablam eve geldiğimizde, kapanacak mısın diye sorduğunda düşüneceğim dedim. Düşüneceğim dememe rağmen çıldırdı. Sinir krizleri geçirdi. Babama anlattı. Babam öyle kızmaz ama destek de olmazdı bana. Daha sonra psikolojik şiddete başladı. Kim sana bunları öğretiyor? Hangi tarikata üye oldun? Bunlar gerçekten o kadar kalp kırıcı ki evde beni ağlatıyor. Sonra da, gelip Kur’ân meali okuyacağına faydalı şeyler oku diyor haşa. Kur’ân okurken kafamdan çekiyordu. Çıkar şunu iğrençsin diyordu. Çirkin şeyler söylüyordu. Babam da gülüyordu buna. Ben babama yanımda olsun diye ayaklarına kapandım. Babam yokken iyice delirip üstüme çıktı. Ayaklarıma tekme atıyordu. Yanında rahat olamıyordum. Sürekli çeşitli hareketler, din ile ilgili çelişkili sorular soruyordu.” Kendine göre çelişkili sorular araştırmış bulmuş. Bak bu böyle, şu şöyle diyor soğutmaya çalışıyor. ”Genelde Ateist sayfalarında gördüğümüz soruların mantıklı cevaplarını ben verince de yine kriz geçiriyordu. Ezan okunurken müzik dinliyorsam kapatırım. Kapatınca kızıyor. Kendisi yüksek sesle müzik açıyor.” Bize mesaj atmış. ”Sizce ben bu ortamda nasıl sabredip kapanabilirim ki?” Yani mesajın bizi utandıran tarafı ne? Ya sen tesettüre girdiğinde evde bayram yapıp, seni tırnağından başına kadar giydirmek için servetini, belki de olmayan servetini, asgari maaşının hepsini verebilecek olan analar babalar varken, seni namaz kılarken gördüğü zaman içinde böyle güm güm güm mutluluktan uçacak duygular yaşayan aileler varken, bir de şu aileye bak. Şu kızın dramına bak. Baba bir şekilde, ablası bir şekilde ona zulüm ediyor. Ezan sesi olduğu zaman gıcıklığına müziği açıyor. Onu Ateist yapmaya çalışıyor. Yani bu kadar verimsiz bir ortamda bile, bu kız Rabbine yönelmek ve tesettüre girmek için böyle mücadele veriyorken, bizim halimiz ailemizin sevineceği bir ortam olmasına rağmen çok utanç verici olmaz mı? Çok gözümüzde büyütmememiz lazım. Allah bize öl demiyor. Öl, geber, hayattan zevk alma tesettüre gir demiyor. Sadece saçlarımızı… Vücudumuzun el, ayak ve yüz dışındaki kısmını nikah düşebilen erkeklerin yanında kapatmamızı istiyor. Bediüzzaman Hazretleri Lem’a’lar eserinde diyor ki arkadaşlar: Fıtri ne demek? Mesela yemek yeriz, su içeriz değil mi? Fıtri. Bunlar doğal şeyler. Peki su içmediğinde? Fıtri değildir. Yemek yemediğinde? Fıtri değildir. Tesettürde bizim böyle yaratılıştan gelen bir özelliğimizdir. Fıtridir normaldir. İnsan onu yaptığı zaman rahat eder, onu yapmadığı zaman rahat etmez. Bir tane sosyal deneyden bahsetti arkadaşlar. Amerikanın çok kalabalık olan bir caddesinde, suç oranları da yüksek olan bir caddesinde bir kızı 2 kez yürütüyorlarmış. Önce o kızı çok açık bir giyime sokarak yürütüyorlar, daha sonra o kızı tesettüre sokarak yürütüyorlar ve araştırmanın sonucunda çok garip bir şey çıkıyor. Tesettürlüyken yürüyen kıza hiç kimse laf atmazken, tesettürden çıkmış olan kıza lafa atanların haddi ve hesabı yokmuş. Yani burada aslında tesettürün neden fıtri olduğunu anladınız mı arkadaşlar? Bakın burada herkes erkek. Hanım kardeşler bazen erkeklerin dünyasını bilmiyor. Allah yolunda olmayan, İslami hassasiyeti olmayan insanları düşünün. Böyle bir esnaf dükkanlarını düşünün. Yan yana duruyor. Orada tesettüre uygun olmayan, güzel bir kız geçtiğini düşünün. Ne oluyor arkadaşlar? Bütün esnaf arkasını dönüp ”Tövbe estağfirullah” mı diyor? Eyüp’te, Fatih’deyse belki olur ama ülkemin maalesef %90’lık kesiminde böyle olmuyor. Yani arkasından geçerken ona bakıyorlar. Peki bir kadının bu hoşuna gider mi? 20 yaşından, 30 yaşından, 50 yaşından 70 yaşına kadar erkekler ona bakıp, kötü niyetle bakıp kötü fikirler aklından geçirilmesi o kızın hoşuna gider mi? Aslında yanındaki kocasının da hoşuna gitmez. Bazen öyle manzaralar görüyoruz değil mi Mustafa? Ya rahatsız olması lazım. Düşünsene yani şuradan çıktın Mecidiyeköy’e gittin. Avcılar’dan Mecidiyeköy’e gittin ağabey. Tesettürsüzsün. Ne oldu? Kollar kısa, birtakım yerler açık. Ne oluyor biliyor musun? En az 5 bin kişi sana bakıyor. İnsanın hoşuna gider mi? İnsanın fıtratı ne biliyor musun? ”Bana kimin bakacağını ben belirlerim.” olması lazım. Yani bak ben kapalıyım. Bana bakamıyorsunuz. Zaten insanlar da tesettürlü birisini gördüğü zaman daha böyle adaplı, dikkatli davranırlar değil mi? Ama öteki türlü olduğu zaman, insana bir rahatsızlık veriyor. Fıtratına insanın uygun değil tesettürsüz olmak. Rahat edemiyor. Ha şey diyebilirsin. ”Ya onlar da bakmasın.” Evet onların bakmaması lazım ama senin de açmaman lazım çünkü ikisini ayarlamak zor. Belki şöyle düşünmek lazım. Rabbim ne olursa olsun. Şu oldu, bu oldu, tesettüre girdim, giremem, şöyle… Ya bütün bunları bir kenara atıp şöyle düşünmek lazım. Rabbim sen istiyorsan konu bitmiştir. Konu kapanmıştır. Ne diyor Lem’a’lar eserinde Bediüzzaman Hazretleri? Yani düşün. Dünyadaki 7.7 milyar insan senin Allah yolunda olmamanı istiyor. Allah da onun yolunda olmanı istiyor. 7.7 milyar insan seni sırattan geçirebilir mi? Sana ebedi cenneti verebilir mi? Seni cehennemden kurtarabilir mi? Sana bu dünyada huzuru verebilir mi? Hiçbirisi veremez ama Allah isterse, tek olan Allah isterse bütün dünya insanları da birleşse senin huzurlu olmana engel olamaz. Dünyada ve ahirette huzuru istiyorsan şunu diyeceksin: ”Allah’ım sen böyle mi istiyorsun? Allah’ım konu kapanmıştır. Sen razıysan, geriye kalan sebeplerin hiçbirisinin zerre kadar bir önemi yoktur.” diyerek etrafımızdaki bütün sebepleri elimizin arkasıyla geriye atıp ”Allahu Ekber!” deyip, Rabbimizin yolunda can atar gibi koşmamız gerekiyor. Şu an da Allah seni bulunduğun ortamda ekrana bakarken duyuyor. Şu an Allah senden haberdar. Şu an Allah seni görüyor. Şu an da melaikeler var. Senin bu haline şahitlik ediyorlar. Belki de Allah izin verdiyse, Allah Resulü (asm) şu an haberdar ve Allah şu an da aklından geçenleri biliyor. Aklından geçen niyetleri biliyor. Kaçamıyorsun. Ne düşünüyorsan onun nazar-ı şuhudunda. Evet. ”Ya ben kendimi bunun için hazır hissetmiyorum.” diye yapmış olduğun kötü niyeti de duyduğu gibi, ”Evet ya o kadar da büyütmemek lazım ya. Bismillah deyip buna bir başlamak lazım ya. Evet ben yarın erkenden gidip elbiselerimi alıp, Bismillah deyip, Rabbimin yoluna girip, geriye kalan şu tesettür mevzusunu düzeltmek istiyorum Rabbim.” dediğinde, bu Allah Resulünü, melaikeleri, hepsini böyle mutlu edecek. Seni de mutlu edecek. Çok güzel bir karar olacak kardeşim. Şu an da ”Hayır” dersen de Allah bunu duyuyor, ”Evet” dersen de Allah bunu duyuyor. Evet… Bununla ilgili son duyuruyu da şöyle söyleyelim ve bitirelim inşâAllah. Arkadaşlar Instagram da bir hesap var. İşi gücü bu. ”Tesettür Hikayem” diye bir hesap. Bu Sözler Köşkü’nün bir hesabı. Burada tesettüre girmekte zorlanan bütün kardeşlerimiz buraya mesaj atıyorlar ve yüzlerce mesaj geliyor her ay. Birçok kardeşimizde tesettüre girme kararı alıyorlar. Çevrenizde de zorlanan, ”Tesettüre nasıl gireceğim? Ne yapacağım?” soruları olan kardeşler varsa buraya mesaj atmaları konusunda yönlendirebilirsiniz. ”Ben bütün bunları dinlememe rağmen yapamam.” diyenlerin de tek bir çaresi var. O da bulunmuş olduğu ortamı çok dindar, tesettürlü insanların olduğu bir ortama çevirmek. Biraz uzun oldu. Hakkınızı helal edin ama inşâAllah sizin bu beklemeniz, sizin bu ihlasınız bu videonun tesirini, ihlasını arttıracaktır.
Tebliğ et!