İzleyici sesi: Abi hatıralardan önce birkaç soru sorabilir miyiz? Buyrun izleyici konuşuyor Yok, çok çok mülayim, böyle efendim cana yakın böyle çok şeydi hatta biraz önce dedim ya böyle şaka yapar, latife yapar. Yani onun yanında oturduğumuz zaman emin ol ”ah keşke hiç kalkmasak” derdik. O kadar güzel bir sohbet oluyor, o kadar güzel bir latif bir sohbet oluyor. Sonra yani mecburiyetten kalkıyoruz artık. Sonra iltifat ederdi.Kendisi mesela diyelim ki minderin üstünde bizi de minderin üzerine oturtur. Minder getirin derdi. Hatta bir seferinde kürsi getirin derdi. Kürsi de bir oturak ama her tarafı çatlamış, eklemişler. Üstünde insan zor duruyor. Ama makam gibi, makam sandalyesi. Bakın üstad hazretleri bir gün gittiğimizde, baktık duvarda asılmış elma, armut, üzüm iplerle tavandan aşağı doğru asılmış. Derdi ki ; ben bunların zikrini işitiyorum. Bakın tefekkür başka yani. ”Zikrini işitiyorum” işitmek yani. Sonra orada üzüm vardı. Üzümü 2-3 ay önce asmış, üzüm kurumuş. Kurumuş, kuru üzüm olmuş. Dedi ki ” Said kardeş bu zikrini bitirdi” dedi. Bunu indirelim dedi kura ile dağıtalım dedi. Her şeyi kura ile dağıtırdı. Ondan sonra tabi biz 10-15 kişiyiz, başlardı birisinden 1,2,3,4,5 böyle belki 100,150 olurdu. Ondan sonra kimde bittiyse, önce rakamı alıyor sonra sayıyor. Kimde o rakam bittiyse o üzüm senin dedir O gün Cenab-ı Hak lütfetti, bizde bitti. Üzüm senin dedi. Tabi kardeşlerle paylaştık onu. Üstad hazretleri 2-3 ay onu tefekkür etmiş. Böyle adeti vardı. Şimdi Ceylan Allah rahmet etsin, çok şakacı bir kardeşti. Şimdi o kadar da hesabı kuvvetliydi. Sayıyordu şimdi mesela 10 kişiyiz, nerede oturursam bana düşer diye. Bir anda hesaplıyor gidiyor hemen orada oturuyor. (Gülüşmeler) Orada oturuyor, bir kaç defa bakmış ki hep kendisine düşürüyor. ”Keçeli sen hesap ediyorsun, sana sormayacağım” demiş. Ben dedim ki üstadım hakikatten ben hazırlık yapmıştım Hicaz’a, Mekke-i Mükerreme’ye hicret edecektim. Kitapların bir kısmını satıyordum, cami önünde. Eşyalar da satıyordum.Pederden de izin almış çoluk çocuk gidecektik. ”Üstadım ben bu memleketten gideceğim dedim.” ”Nereye gideceksin?” Dedim ki ”Hicaza, ya Mekke-i Mükerreme’ye ya Medine’ye ”Niye gidiyorsun buradan?” ”Efendim dedim burada pavyonlar gazinolar açıldı. Bir çok sefahat yerleri açıldı.Korkuyorum çocuklar sefahate kapılmasın diye.” Bakın aynen şunu söyledi. Bak Said kardeş, dedi. Ben Mekke-i Mükerreme’de olsaydım, Medine-i Münevvere’de olsaydım dünyanın hiç bir yerine gitmezdim Türkiye’ye gelirdim, dedi. ”Neden?” dedi. ”Alem-i İslam’ın kapısı, kilidi Türkiyedir. Bu kapı açılacak, Alem-i İslam açılacak” dedi. ”Buradan gitmek katiyen caiz değil, buradan gitmek harpten kaçmak gibi” dedi. Harpten kaçmak en büyük günah. Hakikatten bakın bugün biraz önce dedim ya, 40 memleket civarında elhamdülillah kapılar açıldı. Oralarda şuan Risale-i Nur okunuyor. Üstad bunu 55 sene evvel söylemişti, aynen hakikat oldu. Efendim ziyaret ettim, ondan sonra dedi ki”bu gece benim misafirimsin.” ”Benim yemeğimi yiyeceksin, benim yatağımda yatacaksın.” Üstadım layık değilim neyse dedik. Yemek çorbaydı, dişleri tamamen dökülmüştü. Böyle bir çorba,yumurta,pirinç,yoğurt karışımı. Ben odaya çekildim.Baktım onun yarısını yemiş yarısını getirdi. ”Said kardeş bunu yiyeceksin ama sakın kabını yemeyesin, kabı bana lazım.” dedi Böyle latife yapardı. Peki, dedim. Sonra yorganını getirdi, yorganda yattık. Hakikatten o yorgan , elhamdülillah 8-9 defa hapse girdik.Bizi İstanbul’da pencereden aşşağıya atacaklardı. Gerekse Menderesin asıldığı gece. O zaman da şey yapacaklardı. Gerekse bu Ankara cezaevinde gene yani 3-4 defa ölüm tehlikesi geçirdi, Cenab-ı Hak korudu. Her ne ise sonra anlatırız. Ondan sonra sabahleyin kalktık. Baktık üstad sıkıntılı, son görüşmemiz.Ben anlamamıştım son olduğunu. Ben elini öptüm çıktım. Baktım arkamdan koştu geldi. Orada balkon gibi bir yer var Emirdağın’da Dur kardeşim, dedi. Durdum. ”Said kardeş sana son vasiyetim.”dedi. Son vasiyetim. Son vasiyetim deyince yine anlamadım. Hakikatten ondan sonra da görüşemedik. Dedi ki ”hizmeti düşünmeyin.Cenab-ı Hak bu hizmeti bütün dünyaya yayacak” dedi. Siz onu düşünmeyin Allah-u Teala inşallah doğrudan doğruya böyle bir müjde var. Sizin Düşüneceğiniz şu dedi. Uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd Uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd Bakın bunların baş harfleri de ÜMİT oluyor. Ondan sonra elhamdülillah elini öptüm tekrar. Ben aşağıya indim ikinci kattaydı. Baktım beni bekliyor. Eliyle böyle selam verdi. Ben de selam verdim. Ben gittim ,içeri aldılar. 20 Mart 1960’da Allah merhamet etsin. Şu mesele münasebetiyle deriz: Ey insanlar! Fâni, kısa, faydasız ömrünüzü bâki, uzun, faydalı, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır; Bâkî-i Hakikînin yoluna sarf ediniz. Allah’ın yoluna sarf ediniz.Yani önrünüzü Allah yolunda sarf ediniz. Çünkü Bâkîye müteveccih olan şey, bekànın cilvesine mazhar olur. Çünkü Bâkîye müteveccih olan şey, bekànın cilvesine mazhar olur. Mesela bugün televizyonlar muvakkat dünyada yine beka’nın aynaları. Nereden bakıyorsunuz ki? Mesela biz televizyona gittiğimiz zaman bakıyorsun 1 saat konuşuyoruz. Diyorlar ki en azından 1 milyon kişi dinliyor, ta İngiltere’ye kadar. Şimdi 1 milyon saati toplayalım 114 sene civarında ediyor. Biz 1 saatte 114 senelik bir ömür kazanmış gibi oluyor. Ve aynı zamanda da bakıyorsun internette’de oradaki bütün konuşmalar adeta bekaya mazhar oluyor. Binler sayfa bekaya mazhar oluyor. teklerde daima şey vardır. Allah tektir. Teklerde bir keramet vardır. Onun için 11 derim ben. Ama 11 değil siz 21 okusanız daha iyi olur. Ben o zaman tabi az söylemişim. Belki dediam okuyamazlar diye 11. Yoksa şimdi 33 söyliyeyim. (gülüşmeler) İzleyici sesi: Burada 50 sayfa 30 sayfa okuyor kardeşlerimiz. Ne mutlu onlara, en azından yani. Şimdi biz üstada teyip götürürdük o zaman. O zaman teyip yeni çıkmıştı. Üstadın önüne koydum, Orada Zübeyir abi okumuştu, Sungur abi okumuştu, Tahir abi okumuştu. Onlaruı açtım. Üstad dinliyor onları. Maşallah dedi ne güzel ses kutusu dedi. Bunu her dershaneye alın dedi. Tarihçe-i Hayatta üstadın resmi varya onu kendi mi koydurtmuş? Biz koyduk Üstad’da bir şey demedi. Şimdi bazı resimler daha var. Biz koyduk üstad hazretleri biliyorsunuz, merdivenden inerken beraber resmimiz var. Ondan sonra başka resimler var. Diyarbakırdaki Mehmet Kayalar, biz koymuştuk şeye itiraz etmiş. Üstadım demiş niye koydurdunuz resmi? Hakatten üstad demedi biz koymuştuk. Talebeler koydu ben koydurmadım. Ben gittiğim zaman da bana dedi ki ” Mehmet kayalar bu resimlere itiraz etmiş”dedi. Ben de dedim ki ona ”Nefsi müdafaa için” dedim. Başından bir çizgi çizilse hayatiyet gider. Eskiden böyle bir şey varmış. Başından bir çizgi çiziliyor hayatiyet gidiyor. Hayatlı bir insan gibi olmuyor. Bende sizi müdafa için dedim ki ”Bir çizgi çizersin böyle hayatiyet gider, bir şey olmaz” dedim diyor. ”Sizi müdafaa ettim” diyor. E şimdi biz kitaplarımızı çizmemiz gerekir mi? İşte artık bilmiyorum. Biz o zaman hakikatten şey etmiştik.Sonradan nasıl olduysa kaldırıldı. Yoksa ilk şeyler burdan bi şey vardı. Ama Üstad resimlere bir şey demedi. Ona resimsiz gönder, dedi. Madem istemiyor. Allah rahmet eylesin. Hani bizim resimlere bir şey demedi. Biz koyduk üstad itiraz etmedi. Biz neyden koyduk üstadın kıyafetini ve cübbe ile sarık ile islami bir kıyafeti insanlar görsün diye. Abi bir de bu yüzüklerde bir sakınca yok değil mi. Yüzüklerde yok üstad da şey kullanırdı. Şu da üstadın yüzüğü İçinde bir taş var.Akik taşı. Bunu esas Bekirberk’den aldım. Üstad Bekirberk’e vermiş. Üstadın kendi yüzüğü. İçinde bir taş var ama maalesef o çatlamış. İçinde Allah(c.c),Muhammed(s.a.v),Hz.Ali(r.a),Hz.Hasan(r.a),Hz.Hüseyin(r.a) Bir hadisi şerif var. Benim 5 sevgilim var diyor Cenab-ı Hak. Hadis-i Kutsi de. İşte burda’da onların isinleri var. Ya rabbi üstadımız Bediüzzaman Said Nursi hazreleri barla’da,Barla’nın bağlarında, bağlarında,dağlarında, ormanlarında bilhassa evinin önündeki çınar ağacına gece yarısından sonra çıkıp. Ellerini dergahına açıp, gözlerinden yaşlar akıtıp yapmış olduğu duaları sen kabul eyle ya rabbi. O dualara bizleri de dahil eyle ya rabbi. Bu Kur-an ve iman hizmetinde ihlas ile daim eyle ya rabbi. Bu duaların hürmetine bizi Kur-an ve iman hizmetinde ahirete kadar ihlas ve sadakat ile devam ettir ya rabbi.
Tebliğ et!