Lokman suresinin 12 ayetini bütün müminler muhakkak ve muhakkak hatırlamalıdırlar. وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ Kim Allah’ın şükreden kulu olursa, kendisi için şükreder. Nankörlük kim yaparsa, bilsin ki, Allah kimseye muhtaç değildir. Ebu Cehiller, Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar, Hamanlar, Allâh-u Teâlâ’ya bir zarar mı verdiler? İbrahim suresinin 8. ayeti, Musa aleyhisselam, ümmetini uyarmış; وَقَالَ مُوسٰٓى اِنْ تَكْفُرُٓوا اَنْتُمْ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ جَم۪يعاًۙ فَاِنَّ اللّٰهَ لَغَنِيٌّ حَم۪يدٌ Musa dedi ki; Siz ve dünyadaki herkes, nankörlük yapsanız, kafir olsanız, Allah size muhtaç değil ki! Kime muhtaç Allah? Size muhtaç olsun! Hac suresinin 30. ayetini hatırlamak zorundayız; وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه۪ۜ Allah’ın dinine, Kur’an’ına ve ayetlerine saygı gösteren bilsin ki, Allah katında, kazanç elde etmiş olur. Allah’ı kazandırmaz. Kur’an’a gösterilen saygı, namaza gösterilen titizlik, kişinin kendi lehinedir. Bu duygular gerçekten Allah’tan korkmamızı sağlar. Bu korku cehennemi var, yakacak, korkusu kadar, bu sevgiye nankörlük yapılmaz korkusudur aynı zamanda. Kulun, iyi düşünmesi gereken, gerçeklerden birisi de budur. Biz madem Allah’ı seviyoruz, ona nankörlük yapamayız. Yaparsak, bu sevgimizin doğru olmadığını göstermiş olur. Eğer gerçekten Allah’ı seviyorsak, gizli ve açık olduğumuz her yerde, Allah’a saygılıyız demektir. Hata ettiğimiz zaman, tövbeyi geciktirmeyiz demektir. O bizim, çarşıda, sokakta, caddede, evlenirken, boşanırken, okulda, iş yerinde, hayatın her yerinde, مَحْيَايَ وَمَمَات۪ي her yerde Rabbimizdir o bizim. Camilerde, Allah Rabbimiz, bankaya girerken, kim rabbimiz sorusunu, sordurmayız meleklere. Ve biliriz ki, biz onun kulları olduğumuz için, biz ibadet yaptığımız zaman, kabul ederse ibadetimizi, o onun lütufuyladır. Mecbur olduğundan değil. Hani, diyorlar ya, ben vergisini ödemiş adamım! Devlet beni korumak zorundadır! Bunu devletine söylersin. Çünkü devleti, sen ayakta tutuyorsun. Oy verdin, vesaire rey verdin, vergi verdin, vatandaşlık yaptın, devlet de seni koruyor. Allah’a, ben zekat verdim, sen de beni cennete koyacaksın -haşa- diyebilir misin? Zekat malını kim vermişti sana? Seni kim yarattı? Devleti sen ortaya çıkardığın için, devlet de vergi verirsen seni koruyacak. Ama Allah seni yarattı, rızıklandırıyor, öldürecek, tekrar diriltecek, insanoğlu, ibadetini kabul ederse Allah, mutluluktan gözyaşı akıtmalı. Hiçbir Mü’min, ibadetlerine karşı, böyle edep dışı bir söz kullanamaz. His içinde olamaz. Biz Allah’ın kuluyuz. Kabul ederse ibadetimizi, minnettarız Allah’a. Lütfedip kabul etti o. İbadetlerimizin ve imanımızın garantide olduğunu -haşa- hiç düşünemeyiz. Bunu düşündüğümüz zaman, imanın orijinali sallanıyor demektir. Neuzübillahi teala.
Tebliğ et!