Musa aleyhisselam Tur-i Sina’ya giderken Mevlamız ile tekellüm etmeye… Şeytan yolunu çevirdi: “Allah’ın peygamberi, senden bir ricam vardır. Rabbimle görüşmeye giderken ona der misin beni de affetsin? Şeytan, affolmak istiyor, İblis pişmandır. Bunu söyler misin?” Musa aleyhisselam dedi ki: “Söyleyeceğim inşaAllah.” Rabbimizin huzuruna gitti, unuttu. Şeytana söz verdi ama unuttu. Allahu Teala buyurdu ki: “Ey Musa, emanetini getir, emanetini ver.” Selam, İslamiyet’te bir emanet demektir. Biri size dediği zaman “Mehmet abiye selam söyle.” bu, emanettir, kul hakkıdır, muhakkak bu selamı iletmeniz lazımdır. “Ey Musa emanet var, bana bir emanet verecektin?” “Hatırladım ya Rabbi. İblis, senin asi kulun, dedi ki: ‘Ben pişmanım Allah beni affetsin.’ İblis’i, affeder misin Allah’ım? dedi. Mevla Teala ne buyurdu? Sen git ona şöyle şöyle söyle. Musa aleyhisselam geri döndü, İblis heyecanla telaş içinde sordu, dedi ki: “Rabbim ne buyurdu ya Musa, ne dedi Rabbim?” Dedi ki: “Allah seni affedecekmiş bir tek şartı varmış: İlk yarattığım insan olan Âdem’in kabrine gideceksin, kabrine secde edeceksin. Bu secdeyi yaparsan ezel-i ervahtaki secde gibi kabul ederim ve seni affederim.” Allah’ın şartı budur. İblis ne cevap verdi? “Kibir aynı kibir. Tekebbür aynı tekebbür. Ben insandan üstünüm. Ey Musa dedi ey Allah’ın Peygamberi, ben onun dirisine secde etmedim ölüsüne nasıl secde ederim, nasıl secde ederim ölüsüne?” “Sen bilirsin.” dedi Musa aleyhisselam. Tam giderken İblis ona dedi ki: “Sen bana bir iyilik yaptın, ben de sana bir iyilik yapacağım. Şu üç yere geldiğin anda sakın beni unutma. Hemen beni hatırına getir muhakkak bu üç fiilde, bu üç işte ben oradayım, yanındayım. Senin ümmetinden bazılarını bozmak için onların işlerine karışırım.” Musa aleyhisselam heyecanlandı. Dedi ki: “Nedir o üç iş?” 1- Bir kul öfkelendiği anda muhakkak ben onun yanındayım. Hemen onun öfkesini gaza getiririm, artırırım kalbine vesveseler veririm, öfkesinin neticesinde fiili bazı işler yapmasını isterim. Karşı tarafa bıçak sallama, kurşun sıkma, dövme, vurma, kırma, parçalama, zarar verme, malı gasp etme… Bu öfkesini kalbine girdikten sonra kalbini çeviririm ve bu öfkesini fiiliyata döktürürüm. Bu anda beni unutma. 2- Şehvet anında hemen aklına ben geleyim. Bir erkekle bir kadın yalnız başlarına bir yerde kaldıkları zaman muhakkak onların arasına girerim fitne çıkartırım ve şehvetlerini kabarttırırım, muhakkak. Erkek ya da kadın, velilerden bir zat bile olsa ben onları kandırırım ve aralarına şehveti muhakkak koyarım. İki… Bu iki yerde sakın beni unutma. 3- Bir kul, cihat için niyetlendiği zaman gerek Allah yolunda kılıçla cihat, gerekse ilim yolunda bilgi ile cihat, eğitim cihadı… Bu kulun kalbine girerim, yanına gelirim, vesvese veririm ve şöyle derim: “Senin evinde çoluk çocuğun var, işin gücün var. Ne bu sohbet, namaz, niyaz, abdest ya? Bırak bu işleri ya. Git çoluk çocuğunla ilgilen. Hanımınla oturmak sohbet etmek de ibadettir. Senin ilme ihtiyacın yok, senin sohbet dinlemeye vaaza ihtiyacın yok, senin cemaatle namaz kılmaya ihtiyacın yok, senin savaşmaya ihtiyacın yok. Vatanı kurtarmak sana mı kaldı ya? Bırak, polisler askerler yapsın.” “Kandırırım, o adamı cihattan geri koyarım, bu üç yerde ey Musa sakın beni unutma, ben oradayım.” Kardeşler, bu nasihat sadece Musa aleyhisselamın ümmetine değildir, kıyamete kadar şeytanın kendisini deşifre ettiği bir andır bu. Kıyamete kadar yapacağımız bu üç harekette: öfke, şehvet, ve cihat. Bu üç anda muhakkak şeytan bizim civarımızdadır, hemen yanımıza gelir. Ya bir insan rolünde yanımıza gelir. İki ayaklı şeytanlar… Ya da vesvese verir, kalbimize girer. Ve bize o işe sevk eder ya da o işten caydırmaya çalışır. Sohbete gelmek istiyorsun. Bu akşam Efendimiz Aleyhisselam’ın doğum gecesi, çok özel bir gecedir. İslamiyet’teki beş özel geceden bir tanesidir. Sohbete gelmek istedin, gün içinde niyetlendin, arkadaşınla anlaşmıştın akşamleyin gelecektin. Fakat tam gelmek üzereyken başka bir arkadaşın sana telefon açtı; “Halı sahada on kişiyiz, iki kişi eksik.” dedi. “Gelsene, paranı da ben karşılayacağım.” dedi. Öbür arkadaşın seni ilim meclisine davet ediyor. Cennet bahçelerinden bir bahçeye davet ediyor Efendimiz Aleyhisselam’ın deyimiyle. Bu arkadaşın seni nereye davet ediyor? Boş bir yere, halı saha… Bir saat boyunca içi hava dolu bir meşin yuvarlağın peşinde koşturacaksın, gol atamadığın zaman, gol yediğin zaman karşı tarafa küfür edeceksin. Sakatlanma ihtimalin yüksek. Son zamanlarda haberlere baktıysanız… Kalp krizi geçirme ihtimalin çok çok yüksek, bütün belalar burada. Buradaysa bir cennet bahçesi var, ilim öğreneceksin. Dünya ve ahiretinin kurtulması için gerekli olan bir saat burada, orada değil. Orada değil, burada. Ama sen nereyi tercih ediyorsun? Orayı tercih ediyorsun. Bak, şeytan seni nasıl kandırdı? “Bırak, ne cihadı ya sana? İlim ne lazım sana, bırak. Çalışıyorsun ediyorsun, paran var, araban var, evin var. Ne işin var senin ilimle?” dedi ve seni kandırdı. Çatala geldiğin zaman, köşe başına geldiğin zaman sol tarafı tercih etmeyeceksin, sağ tarafı tercih edeceksin. Ya Allah’ın dediği ya şeytanın dediği… Allah bizi sağcılardan etsin. Âmin…
Tebliğ et!