İki, öfke. Şehvette ve öfkede şeytan adamı taklaya getirir ve cehenneme sürükler. Allah bizi muhafaza etsin kardeşler. (Amin) Bir kardeşimin sorusu vardı onu nakledeyim hem kalkalım. Soru, uzun bir soru. Ama şu anda Müslümanların en büyük sıkıntısı, en büyük sıkıntısını tezahür ettiren bir soru. Nedir bu sıkıntı? “Dua ediyorum, dua ediyorum, dualarım hiç kabul olmuyor. Allah benim hiç bir duamı kabul etmiyor.” Ciddi bir sıkıntı fakat adam içini dökmüş. Ben de reçetesini yazdım kardeşime; ayetlerden, hadislerden inşallah şifasını bulur. Amel ederse bütün duaları kabul olur Allah’ın izniyle. İnşallah… “Esselamualeyküm. Hocam yıllardır dua ediyorum ama hiç bir duam kabul olmuyor. Bütün kesin kabul olur denilen duaları, Efendimizin dualarını, İsmi Azam dualarını ve diğer tüm duaları ettim. Kendi kelimelerimle de çok yalvardım, tüm samimiyetimle ama olmuyor.” Araştırmış, ne kadar dua varsa özel; peygamberin yaptığı, alimlerin yaptığı duaların hepsini araştırmış. “Ne hacet namazı fayda veriyor ne diğer namazlar. Dua ile ilgili bütün ilimleri biliyorum. Ayetleri, hadisleri, ehlullahın sözlerini vesaire. O yüzden elhamdülillah bilgi eksikliğinden sormuyorum bunu size. Hocalara da sordum ama onlarda çözüm getiremediler, bildiğim şeyleri tekrarladılar bana. Benim derdim isteklerimin verilmemesi değil, hiç bir duama icabet olunmaması. Birçok şey için birçok kez dua ettim ama hiç biri olmadı. Varsın olmasın ama bir karşılıkta göremedim.” Problem bu noktada başlıyor. Artık ümitsizliğe kapılmış. İçinden içinden hastalık, ur genişlemeye başlıyor. “İşlediğim bir günahta yok ki günahlarıma kefaret oluyor diyeyim.” İşte burada şeytan kandırdı. “İşlediğim bir günahta yok ki…” Hayır, sen insan mısın kardeş? Robot gibi konuşmuyorsun. Bu cümleleri bir robot kurmaz. Daha ekzantrik cümleler kurar ezberletildiği için, yüklenildiği için. Bu cümleleri insan kurmuş. Sen insansan muhakkak günahların var. Bunu gözden kaçırttırmış şeytan sana. İkinci hatası nerede? “Bu konudaki bütün duaları biliyorum.” Bu da hatadır. O kadar çok rivayet var ki, o kadar sahih rivayetler var ki, hepsini bilmen mümkün değil. Bizim bile bildiğimiz, bütün âlimlerin, hocaların bile bildiği okyanusta bir tek damladır. Bir tek damla… Hatırlayın hadisi şerifte Hızır Aleyhisselam Musa Aleyhisselama ne diyor? “Ya Musa, ey Allah’ın peygamberi, sen benim bildiklerimi bilemezsin ama bende senin bildiklerini bilemem. İkimizin ilmi Allah’ın ilminin yanında; şu denizin içindeki karganın, gagasının ucundaki bir damla su gibidir.” Bir damla su, Allah’ın ilminin yanında… Şu hâlde aramızdan kimse ben her şeyi biliyorum diyemez. Bu kardeşimiz bunu demiş. “Günahta yok ki günahlarıma kefaret oluyor diyeyim. Veya gecikerekte icabete erişmiyor ki gecikmesi hayırlıdır diyeyim. Kandil gecelerini, kadir gecelerini de değerlendirdim ama yine de en ufak bir karşılık gelmedi. Allah’ın rahmetinden ümidimi hala kesmedim ama bir çözüm arıyorum bu duruma. İcabet olunmaması bir yana neden icabet olunmadığını da bilmiyorum. Bilsem derdim hafifleyecek. Kur’an-ı Kerim’i defalarca okudum, hadisi şerifleri okudum ama bir cevap bulamadım. Acaba bilmeden bir günah işledim de Rabbim bana darıldı mı diye düşünüyorum. Aklıma başka bir açıklama gelmiyor.” Kilit nokta burası: “Acaba bilmeden bir günah işledim…” dikkat edin buraya! Bunu köşede tutun, aklınızın köşesinde tutun. “Neden ilahi lütuftan mahrum bırakılıyor olabilirim? İsteklerim gerçekleşmiyor diye dert yanmıyorum hocam, tek derdim, neden hiçbir duama icabet olunmuyor.” En ufak bir karşılık bulamamış. “Kendi kendime çok düşündüm bunu ve çözüm olarak Allah’tan haberli bir veliye ihtiyacım olduğuna karar verdim. Ki bana neden böyle olduğunu açıklasın. Diğer bir çözümüm ise duası müstecab bir insanın benim için dua etmesi. Ama iki çözüm için de tanıdığım bir kimse yok. İşte böyle bir durum içindeyim, ne yapmalıyım? Allah razı olsun.” Allah senden razı olsun kardeşim. “Ve aleykümselam.” Ayetle başladım: “Kullarım, beni senden sorarlarsa bilsinler ki gerçekten ben, onlara çok yakınım.” Kim söylüyor bu sözü? Allah söylüyor. “Ben dua ettim, dua ettim, duama icabet olunmadı.” Allah diyor ki: “Ben onlara çok yakınım.” Uzakta düşünme, çok yakınım. “Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” “Bu ayeti okuduktan sonra şu soruyu kendinize sorun: “Her dua ettiğimde Allah beni duyar mı, duymaz mı?” Bu soruyu her dua ettiğinizde kendinize sorun. Allah beni şu anda duydu mu, duymadı mı? “Cevabınız, sıfır şüpheyle kesinlikle duyar olmalıdır.” Eğer Müslümansan sıfır şüpheyle diyeceksin ki kesinlikle duyar. Çünkü Kur’an diyor ki: “İşitir ve görür.” “Hemen peşinden bir soru daha sorun kendinize: “Allah istediğim bir şeyi hemen yaratabilir mi, yaratamaz mı?” ”Ve huve alâ Kulli şey’in Kadir” demiyoruz mu Kur’an’da? Her gün okuyorsun bu ayeti kerimeyi, ”Ve huve alâ Kulli şey’in Kadir” O’nun gücü her şeye yeter. Kulli şey, bak! Bazı şeyler değil ha, biz mealciler gibi değiliz çok şükür. Mealciler; bazı şeyleri yapabilir, bazı şeyleri yapamaz… Allah yalancıların şerrinden bizi korusun. (Amin) ”Ve huve alâ Kulli şey’in” Bunlar ne Kur’an biliyor ne Arapça biliyor, hiçbir şey bilmiyor. ”Kulli şey’in Kadir” “Allah’ın gücü her şeye yeter.” İsterse peygamberin eline bir tahta parçası verir, peygamber o tahta parçasını suya denizin ortasına dokundurur ve Allah o denizi saatlerce ikiye böler, saatlerce. Bir tahta parçasıyla… O’nun gücü her şeye yeter. “Ya hocam mümkün değil böyle bir şey.” Ya Allah yapar. Ol der ve olur. İsterse bir peygamberi bir karıncayla konuşturur, isterse bir peygamberi bir balığın ağzına sokar, aylarca orada yaşatır. O’nun gücü her şeye yeter. “O Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” ayeti kulaklarınızda çınlamalıdır şimdide. “Dua, ibadetin özüdür.” buyurmadı mı Efendimiz Aleyhisselam? Kopan ayakkabı bağınıza kadar her şeyinizi Allah’tan isterken; öncelikle bu yaptığınızın tıpkı namaz kılmak gibi bir ibadet olduğunu unuttunuz mu yoksa?” Şimdi sorulara ben başlıyorum; içinde bazı hareketler oluşturmak için, zihninde bazı hareketlenmeler oluşturmak için, aksiyona sevk etmek için sorular soruyorum. “Dua, ibadetin özüdür.” diyor Muhammed Aleyhisselam. Şu hâlde hiç karşılık görmesen bile yaptığın dua, ibadet sevabı veriyor mu vermiyor mu? Veriyor. O zaman kayıpta değilsin. Tıpkı zikir yapmış gibisin. “Efendimiz Aleyhisselam buyurdu: “Sizden herkes ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar.” Dua ederken başlangıç edebine dikkat ediyor musun?” Soruyorum, başlangıç edebi… Her duada başlangıç edebi vardır. Duaya nasıl başlayacaksın. “Rasulullah buyurdu, sallallahu aleyhi ve sellem: “Biriniz dua ederken Allahü Teâlâ’ya hamdüsena ederek başlasın, sonra Peygamber Aleyhisselatü vesselama salat okusun, sonra da dilediğini istesin.” Tirmizi, Ebu Davud, Nesai en sahih kaynaklar… Bir! Ellerini açtın mı namazdan hemen sonra, farzdan sonra isteme hakkın var. İsteyeceksin ama edebine riayet edeceksin. Bir, Elhamdulillahi Rabb’il âlemîn. İki, Essalâtü vesselâmu alâ resûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allah’a hamdolsun, rasulü Muhammed Aleyhisselama salat olsun, övgüler olsun, aline, aile efradına ve sahabesinin hepsine övgüler olsun, salat ve selam olsun. Bunu dedin mi; peşinden ne istiyorsan iste. Ama sen boyuMna dua ediyorsun ama giriş kısmını beceremiyorsun, söylemiyorsun, alelacele bir şeyler istiyorsun. “Dua ederken diliniz ezberden mi okuyor, kontrol edin. Kalbiniz yaptığınız dua ile mi başka şeylerle mi meşgul?” Şu anda en büyük sıkıntı, otomatik dua. Otomatik dua… Bakın! Namaz kıldıktan sonra ellerimizi açıyoruz ve kendinizi kontrol edin; hep aynı duaları mı yapıyorum, otomatiğe mi bağladım? Otomatik yaptığınız duaları bozun. Bozun çünkü kalbiniz orada değil, aklınız orada değil. Aklınız ve kalbiniz başka şeylerde. Allah bu duayı kabul etmez. Yeni cümleler kurun, yeni şeyler isteyin, hiçbir şey istemediğiniz kişiler hakkında bir şeyler isteyin, hep yeni dualar yapın, ezberden kaçının çünkü ezber samimiyeti, ihlası bozar. “Allah’a duayı size icabet edeceğinden emin olarak yapın.” Efendimiz Aleyhisselam buyuruyor. Şunu bilin ki Allah celle şânuhû, bu inançla olmayan ve gafletle başka şeylerle oyalanan kalbin duasını kabul etmez.” Dua yapıyorsun, otomatiktesin, kalbin, aklın başka yerde; Allah bu duayı kabul etmez. “Duaların hemen karşılık bulmamasının bir sebebi de kulun, duadan sonra acele etmesidir. Sizin aceleniz var mı? Efendimiz buyurdu: “Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: “Ben Rabbime dua ettim, Rabbim kabul etmedi.” Bak bunu dedin mi? Bu kelimeyi ister kendine, ister etrafındaki bir insana söyledin; söylediğin anda sen acele ettin. Allah’ın aciz olduğunu söylemiş oldun, kabul etmedi dedin. Duada acele ettiğin için Allah duanı kabul etmedi. Kabul olmamasının bir diğer sebebi de devamlı günah işlemek ve akraba ziyaretlerini kesmektir. Akrabalarınızla aranız nasıl? Müslim hadisi: “Kul günah talep etmedikçe veya sıla-i rahimin kopmasını istemedikçe duası icabet görmeye, kabul olmaya devam eder.” Bir, günah işlemeyeceksin, hep kaçacaksın. İki, sıla-i rahimi, akraba ile bağını kesmeyeceksin. Bu ikisini yaparsan Allah devamlı senin duanı kabul eder. “Ya da dualarınızın karşılığı ahirete saklanıyor. Ve Allah burada istediğinizden binlerle misli daha fazlasını size orada vermeyi murat etmiş, nereden biliyorsunuz? Efendimiz buyurdu: “Allah’a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet ya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur. Yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-i rahimin kopmasını istememiş olsun ya da acele etmemiş olsun.” Kayıp var mı? Bak! Ya bu dünyada verecek ya ahirete saklayacak yüzlerce misli fazlasını verecek ya da günahlarına kefaret olacak. Dua yaptığından dolayı zarar var mı? Hep kâr. Şu hâlde size düşen hemen karşılık almak için dua etmek değil Allah’a kulluk vazifeniz olduğu için ısrarla duayı sürdürmektir. Allah katında bir değeriniz olsun istiyorsanız; hiç yorulmadan ve ümidinizi kesmeden dua etmeye devam etmelisiniz. “De ki: Duanız olmasa Rabbim size niye değer versin.” ayettir. Bak! Duanız olmasa Allah size niye değer versin? Bizi kıymetli kılan Allah’a yaptığımız yalvarışlardır, yakarışlardır.
Tebliğ et!