“Selamün aleyküm, hocam ben eskiden bir Şii’ydim. Ve sonra sizin Youtube’da ki videolarınızı izledim, sayenizde ne kadar sapık bir yolda olduğumu anladım. Ehl-i sünnet yolunu tercih ettim ve bu yola döndüm.” Elhamdülillah. Şii ne demek kardeşler? Yahudi İbn-i Sebe’nin çıkardığı yeni bir din. İslam’ın içinde Hazreti Ali’yi sahabelerin en üstüne koymaktan, Hazreti Ali’yi Allah’ın yerine koymaya kadar 60 mezhebe bölünmüş bir akide, Şia. Kökeni neresidir? İran, Pers İmparatorluğu. Sahabelere düşmandır, halifelerimize düşmandır. Bu kardeşimiz nerede yaşıyor? Azerbaycan’da. Azerbaycan’ın yüzde yetmişi Şia’dır. Şia mezhebindendir. Ruslar İran’ı desteklediği için, İran çok kuvvetli olduğu için Azerbaycan’da Şii akidesini gönderdiği adamlarla, hocalarıyla yaymıştır. Yüzde otuz kadar bir Ehl-i sünnet vardır orada. Büyük çoğunluk Şii’dir. Bu kardeşimiz de orada zulüm gören Sünnilerden bir tanesidir. Şii’ymiş evvelde ama Sünni olmuş Elhamdülillah. “Ehlisünnet yolunu tercih ettim, bu yola döndüm. Yıllarca Şii’lerin namazlarını kıldım.” Şii’lerin namazı nasıl? Bir tane taş alıyorlar, taş. Taşı alıyorlar tam secde etikleri yere koyuyorlar. Dedim ki bunun delilini bana söyler misin? Ben Caferi’yim diyen bir kardeş bana mesaj gönderdi. Caferilik mezhebinde bir taşın üstünde secde ederiz hocam. ”Delilin ne kardeşim?” Delil ne demek? Ya ayet söyleyeceksin bana ya Muhammed Aleyhisselam’dan bir nakil ya da bir sahabeden nakil vereceksin. Delil budur, bana bu üç durumdan bir delil getirmen lazım. Muhammed Aleyhisselam ya da sahabilerinin secde ederken alınlarına taş koyduğu bir tek nakil, bir rivayet. ”Delil söyle.” dedim. -Delil yok hocam, dedi. Delilimiz şu; Hocalarımız, alimlerimiz bize derler ki: ”Muhammed Aleyhisselam ve sahabileri hayatları boyunca hep toprağa secde ettiler. Halıya ya da hasıra secde etmediler.” dedikleri için, biz de onların yaşadığı hali yaşamak adına secde ettiğimiz yere taş koyuyoruz, dedi. Dikkat ederseniz alınların burası hep simsiyahtır. Taşa alınlarını verdikleri için. Bu düpedüz bir zırvadır, bir yalandır. Muhammed Aleyhisselam ve sahabileri; Allah onlardan razı olsun, toprağa da secde ettiler, hasıra da secde ettiler, halı buldular halıya da secde ettiler. Şimdi bu üçü de varken, bu üçüne de secde etmişken sizin ne zorunuz var sadece toprağa diye? Madem toprak var kayıtlarınızda; o zaman toprak al bir avuç toprak, cebinde bir avuç toprak tut, ne zaman mescide girersen yere serpiştir, toprağa secde et. Taş var mı taş, taş? Yok. Ne Muhammed Aleyhisselam’da ne de sahabilerde taş yok. O zaman uydurdunuz! Allah’ın dininde olmayan bir şeyi uydurdunuz ve buna İslam’da bid’at denir. ”Her bid’at sapıklıktır, her sapık Cehennemdedir.” hadis-i şerifine muhatap oldunuz. Ben diyor: ”Namazlarımı Şiilere göre kılardım.” diyor. ”Şiiler gibi namaz kılardım.” diyor. Şiiler üç vakit kılarlar. Öğleyle ikindiyi akşamla yatsıyı cem ediyorlar. Sabahı ayrı kılıyorlar, beş vakti üçe indirdiler. Muhammed Aleyhisselam ve sahabilerini oradan da red ettiler. Halbuki bunların imamımız dediği İmam Ali, Allah’ın selamı onun üstüne olsun. Kaç vakit namaz kılardı? Beş vakit, ne ayaksın sen? Kime tiyatro yapıyorsun? Senin İmamın, İmam Ali beş vakit namaz kılıyor sen nereden çıkarttın bu üç vakti? Hep maske, hep takiye, hep yalan. “Artık sayenizde Sünni olarak kılıyorum namazlarımı.” ”Hocam ben 18 yaşındayım Azerbaycan’da yaşıyorum. Burada Şiiler hiç Sünni camisi bırakmadılar. Camilerin hepsini kapattılar ya da Şii camisine dönüştürdüler.” Şiilerin, İran’ın destelediği Şiilerin güçsüz olduğu yerlerde takiye yaparlar. -Biz kardeşiz falan, bizi ayırmayın şudur budur… Takiye! Maske takarlar. Güçlü oldukları yerlerde sekiz-on tane Şii görürsen, sen orada bir tane Ehl-i sünnet isen hemen küfretmeye başlarlar. ”Ebubekir kâfir, Ömer kâfir, Ali, Aişe… Bunların hepsi kâfir.” derler. Ama sen yüz kişilik bir grubun içindeysen Ehl-i Sünnet, üç tane Şii varsa: ”Biz kardeşiz ayrı gayrımız yok. Biz sahabelere küfretmeyiz.” derler. Hayatları takiye, yalan ve maskedir. Asla aldanmayın! Zayıf oldukları her yerde; ”Biz kardeşiz.” derler. Güçlü oldukları her yerde en önce Müslümanları öldürürler. Bakın şu anda Yemen diye bir yer var. Suudi Arabistan’ın hemen güneyinde, Ehl-i sünnetin çoğunluk olduğu bir yer. Yemen’de şu anda millet açlıktan ölüyor. Sebebi ne? İslam’ın en büyük düşmanı olan iki fırka. Bir, Şia. İran destekli Şia. İki, Suudi Arabistan destekli Vehhabi Seleficiler. Bunlar savaş halinde. Öldürdükleri kimler? Oradaki halkı öldürüyorlar. Ehl-i sünnet Müslümanları öldürüyorlar. Bir soykırım var şu anda, kafirler öldürmüyor ha dikkat edin! ”Ben Müslümanım.” diyen adamlar öldürüyor! İran diyor ki: ”Siz öldürün. Şii yapın orayı, yapamazsanız hepsini öldürün.” Vehhabi Selefi Suudi Arabistan, Amerika’nın hizmetkârı. O da diyor ki: ”Hepsini öldürün, Vehhabi olmayacaklarsa.” Adamlar orada kıtlık içinde. Türkiye diyor ki: ”Biz gıda götürelim.” Müsaade etmiyorlar her taraf kapalı. Bütün dünya seyrediyor. Müslüman öldürülüyorsa problem yok, soykırım olsun önemli değil! ”Sayıları ne kadar az olursa bizim için o kadar iyi…” diyorlar. İşte Şia bir yere girerse, Vehhabi Seleficilik bir yere girerse, orada İslam’ı bitirmek için, Ümmeti bitirmek için her şeyi yaparlar. Örnek Yemen, örnek Suriye, örnek Irak. “Bununla beraber Sünnilere çok baskı yapıyorlar, sıkıştırıyorlar. Esaslı olmayan yalan konuşmalar yapıyorlar.” Yalan biliyorsunuz Şia akidesinde yalan ve takiye vaciptir, sevaptır. Yani onlarda yalan söylemek sevaptır, yaptığın zaman ibadete giriyorsun. İslamiyet’te ise mümin zina edebilir, günah işleyebilir. Namazsız olabilir, her türlü günahı işleyebilir. Ama yalan söyleyemez çünkü yalanla iman bir arada olmaz buyuruyor Muhammed Aleyhisselam. Diğer günahlarına tövbe eder bir daha yapmamaya kast ederse Allah affeder. Ama yalan hiçbir zaman olamaz diyor mü’minde Muhammed Aleyhisselam. Şia akidesi ise Muhammed Aleyhisselam’ı yalanlıyor. Ve şöyle diyor: ”Takiye, sahtekarlık, maske takmak ve yalan söylemek vaciptir.” Böyle insanlarla konuşup nasıl anlaşabilirsin ki? Nasıl yan yana gelebilirsin? Hz. Ömer’e, Hz. Ayşe annemize iftiralar, küfürler yağdırıyorlar. Bizzat kendi kulaklarıyla duymuş bu kardeşimiz. Her zaman duyduğu meseleyi de sıkıntı içinde bize söylüyor. Ve mahalle baskısı şimdi bu Şii’likten Sünniliğe döndüğü için mahalle baskısı görecek, kurtulamaz. Müthiş bir mahalle baskısı etrafındaki insanlardan; ”Sen kâfir oldun, sen imam Ali’nin yolunu terk ettin. Muhammed’in yoluna girdin.” falan diye baskı yapacaklar buna. Sallallahu Aleyhivessellem “Bunlara nasıl karşı koymalıyım? Nasıl direnmeliyim? Kendimden örnek verecek olursam onlar kendini doğru görüp, beni kâfir gibi görüp bir kaç defa da dövdüler hocam.” diyor. Allah-u Teala bu kardeşimizi kurtarsın, bu zalimlerin elinden kurtarsın. Oradaki bütün Ehl-i sünnet Müslüman kardeşlerimize yardım etsin. Akideyi güçlendirebilmek için oradaki halkı irşat etmeleri gerekiyor. İrşat edebilmen için, önce bir kendini irşat etmen lazım. İlim öğrenmen lazım. İlim öğrenmenin yolu ikidir. Bir, kitap okuyacaksın. Ehl-i Sünnet akidesini anlatan kitaplar; Kur’an, Sünnet, İcma, Kıyas. İki, sohbet dinleyeceksin. Devamlı Ehl-i Sünnet alimlerini dinleyeceksin. Elhamdülillah bu iki konuda ister internetten kitapları ücretsiz indirip okuyabilir. İsterse internete girer YouTube’a, Ehl-i sünnet alimlerin, hocaların vaazlarını dinleyip kendisini geliştirebilir. Bu konuda imkan çok kolay, şu anda imkan çok kolay çalışan Müslüman yok! Hepsi tembel, hepsi uyuşuk, uyuyor. Hepsinin derdinde nasıl zengin olabilirim var. Ahireti kazanmak için hiçbir Müslümanın çalışması yok. Mahallesindeki o içkicileri kurtarmak için, o kumarbazları, o zinakârları kurtarmak için Müslümanlarda hiçbir gayret yok. Umurunda değil. ”Bana ne diyor. Ben zengin olayım mahallemdekiler ölsün, gavur gitsinler umurumda değil.” Allah şu Müslümanlara feraset versin. Amin.
Tebliğ et!