…”Biz, bu Kuran’da öyle bir şey indiriyoruz ki onda müminler için bir şifa vardır bir rahmet vardır.” Şimdi bu Kitap neymiş? Bu Kitap bir şifaymış. Kur’an iki şeye şifa diyor. Bir, bal. İki, Kur’an, Ayetler. Şimdi balın şifası nereye? Balın şifası bedenedir. Bir adam bazı hastalıkları olsa balda 70 bin peygamberin duası var buyuruyor Allah Resulü Aleyhisselam. Bu adam mütemadiyen bal yese, sadece peygamberlerin üzerinde duası olduğu için. Bal bereketli bir nimettir. Dünyada bozulmayacak tek nimettir bal. Bütün nimetler durdukça bozulur, gerçek bir bal kıyamete kadar bozulmaz. Allah’ın ona verdiği bir özelliktir. Bununla aynı zamanda Allah Teâlâ bir şey, bir mesaj verir. Nedir o? ”Ben istediğim bazı şeyleri kıyamete kadar bozmam.” Mesela bir altın parçası. Bak! Altın yenilecek bir nimet değildir. Altın değerli, pahalı bir maddedir. Bir cisimdir. Altın da kıyamete kadar durur ve bozulmaz. Mücevher,cevher, elmas kıyamete kadar olduğu yerde durur ve bozulmaz. Allah’ın ahiret hayatı hakkında bize verdiği delillerden bir tanesi bu. ”Ben ahirette hiç bozulmayan, hiç eskiyemeyen, hiçbir evin yıkılmayacağı, depremin olmayacağı hiçbir şeyin köhnemeyeceği bir yaşam yarattım size.” Cennet diye bir vaadi var Allah’ın Kur’an’da, yüzden fazla ayette Cennet’ten bahsediyor. Bize vaatlerde bulunuyor Cennet’le alakalı. İnsan da şunu düşünüyor. -Ya hiç bozulmayacak bir yaşam nasıl olabilir ya? -Kimsenin hastalanmayacağı bir yaşam nasıl olabilir? -Hiç köhnemeyecek bir ev nasıl olabilir? Hepimizin evleri var. Aramızdan bazılarının evleri çok kaliteli. Allah Teâlâ bazımıza çok zenginlik vermiş. Onların evleri çok kaliteli. Boyası üst sınıf, duvarları üst sınıf, kerpiçleri üst sınıf, çatısı üst sınıf, pencereleri üst sınıf, kapıları farklı ama bu evler bile köhnemek ve yıkılmak zorundadır. Neden? Dünya yapısı, kul yapısı… Allah yapısı değil. Şu halde Allah Teala hazretleri cennet nimetlerinin sonsuz oluşunu, bozulmayacak ve yıkılmayacak oluşunu bize dünyadaki bazı nimetlerle beyan ediyor. Bir örnek daha vereyim, Güneş. Ne zamana kadar bozulmayacak? Saati dakikası ve saniyesi şaşmadan kıyamete kadar dönüp durmaya devam edecek. Kıyametin kopmasına yüz yirmi yıl kala sistem değişecek. Dünyanın etrafında diyelim ki sağa doğru dönen bir güneş Allah’ın ol demesiyle yüz yirmi yıl boyunca artık sola dönmeye başlayacak. Ve bu neyi ortaya çıkartacak? Güneşin batıdan doğması. Bu kıyametin son alametidir. Artık bir tane Müslüman yeryüzünde kalmayacak. Şu halde bunlar Allah’ın yarattığı cennet hayatının, o sonsuz hayatının dünyadaki küçük temsilleri. -Bunu yapmaya gücüm yetiyorsa orada çok daha kalitelilerini yapmaya, size hazırlamaya gücüm yeter ey kulum bak bunu böyle kıyas et. Ben sana akıl verdim. ”Efela tefekkerun. Efela ta’kilun” buyurdum Kur’an’da.Düşünmez misiniz, akletmez misiniz buyurdum. Şu halde bu iman kitabına kayıtsız şartsız iman edeceğiz. Peşinden bizi yönlendirdiği noktalarda, Allah Resulü Aleyhisselam nasıl ibadet yaptıysa onu takliden onun gibi ibadet yapacağız. Onun gibi yaşayacağız ve cennete talip olduğumuzu Allah Teâlâ’ya fiili olarak ispat edeceğiz. Sokaktaki Müslümanlara çıkın. Kağıt üstünde yüzde 99. 98’e indirdiler şimdi Vehhabiler,Şiiler, Hristiyanlar şu, bu çok bozuldu itikatlar, 98 olmuş. Yüzde 98’miş ülkemizin Müslüman sayısı. Bu yüzde 98’e sorun. Bu 98’in dörtte biri beş vakit kılıyor, dörtte üçü namaz kılmıyor. Cumadan cumaya ya da bayramdan bayrama gidiyor. Bu adamlara sorun. Deyin ki: ”Cennet’i istiyor musunuz?” Tamamı der ki: -Cennet’i istiyoruz. Hepsi inanır. Ancak; ”Seni Cennet’e götürecek olan amelleri tam olarak yerine getirebiliyor musun?” sorusunu sorduğunda, karşı taraf kitlenip kalıyor ve şöyle diyor: “Şuan da tam olarak yapamıyorum.” Şuan da tam olarak halı saha maçına gidebiliyorsun. Şuan da tam olarak piyano kursuna gidebiliyorsun, vücut geliştirme yapabiliyorsun. Ama Allah’ın hükümlerini yapamıyorsun. Sende bir problem var kardeşim, sende bir sıkıntı var. Şu halde Cennet’e talip oluşumuzu Allah Teala’ya ispat etmek zorundayız. Cennet’i biraz yakınlaştırayım ben size. Bir misalle yakınlaştıracağım. Dünyada bir ada olsa, bir ada… Bu adada ölmek yok, bu adada yaşlanmak yok, bu adada hastalanmak yok, bu adada çalışmak yok. Bak dört tane madde saydım. Dünyada böyle ufak bir ada olsa, bu dört tane özelik olsa bu adada yaşayanlar için. Ölmeyecekler, yaşlanmayacaklar, hastalanmayacaklar, çalışmayacaklar. Bu adadan bir ev, bir toprak parçası satın almak için ne kadar para verilmesi lazım? Para geçer mi? Bu adadan bir toprak parçası almaya insanların parası yeter mi? Bu adadan bir tapu almaya kan gerekir, kan. Millet birbirini öldürür, bu adadan toprak almak için. Neden? Hastalık yok, yaşlılık yok, ölüm yok, çalışmak yok. Hep tatil. Hep keyif. Devamlı genç kalacaksın. Bir adadan bahsediyorum. Allah Teala hazretleri bize adadan bahsetmiyor. Bize, on dünya büyüklüğünde Cennet vaat ediyor ahiret hayatında. ”İmanla öl, ibadetlerini yerine getir, ben senin hastalanmayacağın, yaşlanmayacağın hiç çalışmayacağın ve ölmeyeceğin, ebedi olarak yaşayacağın cennet denilen bir mekana koyacağım.” diyor. Teklif budur. Tercih nedir? Bu Allah’ın teklifidir. Allah’ın teklifi bu da senin tercihin ne Müslüman kardeşim? Tercihin bu mu? Şimdi dünyadaki adaya geri dönelim, temsili bitireyim. Adamın biri gelse ve şöyle dese: ”Kardeşim böyle bir ada var. Ben sana bu adadan bir tane ev vereyim, ister misin?” dese. Adamın böyle bir gücü olsa yetkili bir adam adadan iki tane ev almış, bir tane evini bize vermek istiyor ama bir teklif söylese. Bir şartım var dese. -Şartım seni evire çevire güzel bir döveceğim. -”Sana bu adadan bir ev vereceğim ama seni temiz bir döveceğim. Sen de elini bile kaldırmayacaksın.” dese kabul eder misiniz? Biraz kafası çalışan bir adam asla reddetmez böyle bir teklifi. Neden? Bir iki saat dayak yiyecek belki, adam yorulacak bu adam robot değil ki oradan vuracak, buradan vuracak, yorulacak, nefesi tükenecek. Ondan sonra hiç ölmeyeceği, kıyamete kadar ölmeyeceği o adacıkta bir ev sahibi olacak. Böyle bir teklifi kabul eder misiniz? Böyle bir ada varsa bu teklifi ilk bana yapsın. Ben bir tekvando hocası olarak. Bende iki hocalık var. Hem din hocasıyım hem tekvando hocasıyım. Gelsin beni dövsün, söz veriyorum ayağımı kaldırmayacağım. Hem beni dövdükten sonra çok güzel bir şekilde övünebilir etrafındaki insanlara. Bugün bir hoca dövmüşüm. Hem tekvando hocası hem din hocası. İki hocalık birden var ama bir temiz dövdüm adamı. Övünür, etrafındaki insanlara övünür. Böyle bir teklifi olan bir adam varsa gelsin bana teklifi yapsın. Gözüm kapalı kabul ederim. Ama böyle bir şey yok. Dünya’da böyle bir yer yok. Ama Allah’ın vaadi var bu Kitapta. Ben ahirette size böyle bir yer hazırladım ve bu kitaptaki vaadinde bir kelime kullanıyor, bak bir cümle kullanıyor. Bu cümleye ben kafamı yoruyorum ve işin içinden çıkamıyorum. Bak şimdi… “Allah, müminlere cennette akılların eremeyeceği hayallerin ulaşamayacağı nimetler hazırlamıştır.” Ayettir. Öyle bir nimetler yapmış ki: Bir, akıl erişemiyor. İki, hayal ulaşamıyor yani hayalini bile kuramıyorsun. Allah’u alem artık nasıl nimetler hazırlamışsa… Allah’ım sen bize imanla ölmeyi nasip et. Amin. İşte kardeşler bu kitaba kayıtsız şartsız iman edersek ve kitabın gereçlerini, kanunlarını yerine getirirsek Allahu Teala vaadi olan o ebedi hayat doğru; adım adım, yavaş yavaş ayaklarımız sağlam bir şekilde yere basarak biizniallah gideriz. Rabbim imanla ölmeyi çene kapamayı ve Efendimiz Aleyhisselam’la beraber o sırat köprüsünü geçmeyi bize nasip etsin inşallah.
Tebliğ et!