Mürîb… Mürîb, insanları şüpheye düşüren… “Hadis-i Şerif okumak istiyorum. Muhammed Aleyhisselam’ı, dünyanın gördüğü en kaliteli peygamberin sözlerini öğrenmek istiyorum. Hayatıma monte etmek istiyorum. Hangi hadis kitabını okusam acaba?” diye geliyor adam sahte hocaya. Sahte hoca diyor ki: “Hadislerin hepsi yalan! Yalan! Muhammed Peygamber konuşmadı.” Onlar Muhammed Aleyhisselam demezler. Muhammed derler. Amca oğluna hitap eder gibi konuşurlar. Aşağılık insanlar oldukları için son peygambere sıradan bir insan gibi davranırlar. Sıradan bir insan olması için vahiy almaması lazım. Bu insan vahiy aldı. Bu kitabın tamamı onun kalbine indi. Kalbine inmesi demek, kalbine inmesiyle beraber ezberledi demektir. Yirmi sene sonra, yirmi yıl önce ezberletildiği o altı yüz sayfayı, üç yüz yaprak altı yüz sayfadır Kur’an, yirmi üç yıl sonra; sanki yüzlerce defa okumuş gibi, kitaptan okumuş gibi bir anda okuyabiliyor. Her Ramazan’da Muhammed Aleyhisselam hatim yapmaz mıydı Cebrail Aleyhisselam ile beraber? Her Ramazan adetidir. Cebrail Aleyhisselam gelir, Muhammed Aleyhisselam o güne kadar inen ayetlerin tamamını ezberden okur. Bakın! Neden melek geliyor? Kontrol yapıyor. Şaşma var mı? Kalbine indirdi Allah Teâlâ. Şaşırma olma ihtimali yok. Allah’ın peygamberinin kalbine bu Kur’an indirildi. Ama bu sahte hocanın aklında ve kalbinde yirmi tane ayet ezberi yok ve diyor ki: “O Peygamber… Gerek yok onun sözlerini ezberlemeye. Benim Kur’an mealimi al, oku.” diyor. “Benim Kur’an mealimi satın al, onu oku.” diyor. Allah’ın peygamberi hakkında şüpheye düşürmeye çalışıyor. “Hadisler iki yüzyıl sonra yazılmış.” diyor. Sizden daha büyük yalancı var mı? Ateistler bile utanır bu kadar yalan söylemez ya! Muhammed Aleyhisselam’ın etrafında yüz bin sahabi var. Ve bu yüz bin sahabi içinde âlimler var. Bu âlimler devamlı hadis kitapları yazıyor, hadis yaprakları yazıyor. Tıpkı ayetleri yazmak gibi. “Bu benim sözümdür, bu Allah’ın sözüdür. Benim sözümü başka yere yazacaksınız, Allah’ın sözlerini başka yere yazacaksınız.” Muhammed Aleyhisselam yasaklardı eğer öyle olsaydı. Yasakladığı ilk hadisler, Kur’an-ı Kerim ayetleriyle karışmasın diye yasaklamıştır Muhammed Aleyhisselam. Sonra söylediği Hadis-i Şerif’te ne buyuruyor? “Yaz, bu ağızdan çıkan her şeyi yaz. Çünkü bu ağızdan haktan başka bir şey çıkmaz.” Hani Muhammed Aleyhisselam’ın hadislerini yazan bir sahabiye arkadaşları diyor ki: “Yazma! O da bizim gibi bir insandır. Öfkelendiği an olur, sinirlendiği an olur, unutkan olduğu an olur ağzından bir sözler çıkar, onu alırsın kaydedersin uygun olmaz. Yazma.” deyince hadisleri kaydeden sahabi yazmaktan vazgeçiyor. Efendimiz Aleyhisselam ikaz ediyor. Diyor ki: “Sen hep benim sözlerimi kayıt altına alırdın. Bizden sonra gelecek Mü’min nesillere, ümmetime haber ulaşması için kayıt altına alırdın. Bakıyorum artık benim sözlerimi kayıt altına almıyorsun. Neden?” O sahabilerin sözlerini naklediyor. Muhammed Aleyhisselam diyor ki: “Hayır, sen bu ağızdan ne çıkıyorsa kayıt altına al, yaz. Çünkü bu ağızdan haktan başka bir şey çıkmaz.” Olay bu. Hazreti Ali’nin yaprakları var. Ebû Hüreyre’nin yaprakları var. Abdullah İbni Mes’ûd’un yaprakları var. Bu yapraklara hadisler yazılıyor, ayetler yazılıyor. Hepsi ayrı ayrı. Bunların tamamını inkâr ediyorlar. Tıpkı o sohbetimin başında söylediğim adam gibi. Hadisler iki yüzyıl sonra yazılmış, diyorlar. Böyle yalan olur mu? İslam’a böyle iftira olur mu? Allah’ın peygamberine ve sahabilerine böyle iftira olur mu? Siz hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz? Sahtekârlar! Dünyada en kolay yalan söyleyen millet ateistlerdir. Ateistlere saat bile sormayın. Onu bile yalan söylerler. Onlardan daha kolay yalan söyleyen bir millet yok. İnsan maymundan gelmiş, diyor ya bundan daha büyük yalan olur mu? İnsan maymundan geldi, diyor. Bizim dedemiz maymun, diyor. Dünya bundan daha büyük bir yalan görmedi. Onlarca yıl geçti en sonunda akıllandılar. Darwin Teorisi’ni, saçma sapan teoriyi, zırvayı kaldırdılar bütün ders kitaplarından. Bizimkilerde yeni fark etti. Son iki-üç yıl önce kaldırdılar Darwin Teorisi’ni. Teoriyi aldılar getirdiler bize, deden senin maymun, dediler okullarda çocuklarımıza bunları öğrettiler. Böyle bir rezalet olur mu? “Mürîb” “…insanların kafasına şüphe koyanlar atın bunları cehenneme.” Sen, nasıl insanların kafasına şüphe koyarsın? Hakkı ve adaleti dümdüz bir şekilde aktarman lazım gelirken nasıl insanların kafasına şüphe koyarsın? Utanmıyor musun?
Tebliğ et!