“Evelem yeral insanü” – İnsan görmedi mi? O insan görmedi mi? Burada bir insandan bahsediyor. Dikkat et! Burada ayetin sebeb-i nüzûlüne bakalım. Müfessirlerin piri Fahreddin-i Razi, şöyle der: Allah ona rahmet etsin. Amin. Bu ayetteki bahsi geçen insan Resulullah Aleyhisselamın karşısına gelmiş olan kafir; Ubey bin Halef. Bu kafir, Efendimiz Aleyhisselam’ın karşısına geldi, gelmeden önce mezarlığa gitti. Bir akrabasının mezarını kazdı. Mezardan bir tane kemik parçası aldı. Kemik parçasıyla geldi. Kemik arkasında, Resullulah Aleyhisselam’ın karşısında. Ya Muhammed! (Sallallahu Aleyhi ve Sellem.) Şimdi bütün insanlar orada… Resullulah’ı aşağılayacak. Çok büyük sıkıntılar çekti bizim Peygamberimiz. Hiçbir Peygamber onun kadar aşağılanmadı. Hayatı boyunca hep dürüst ve doğru olmuş olmasına rağmen… Ve çok sevilen bir insan olmasına rağmen, dikkat buyrun! Mekke’nin en sevilen insanı. Ama vazifeyi alıyor, vazifeyi tebliğden sonra düşman kesiliyorlar. Şimdi, Ubey bin Halef geliyor karşısına, kemik arkasında. “Ya Muhammed! Sen diyorsun ki öleceğiz.” “Kabir hayatımız var, berzah alemi var. Kabirde bazı sıkıntılar olacak.” “Eğer senin dediğin gibi yaşarsak olmayacak.” “Sonra biz kabirde, kemiklerimiz yok olacak.” “Ondan sonra, kıyamet kopacak.” “Dediğin Allah, bahsettiğin Allah ahirette bizi hesaba çekecek.” Ondan sonra da kemiği arkadan çıkartıyor. Tiyatroya bak tiyatroya… Kemiği arkadan çıkartıyor. “Sonra da bu kemiği alacak, insana dönüştürecek.” “Sen bizimle alay mı ediyorsun? Bu kemik insana döner mi ya?” dedi. Bak verdiği misale, “Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah” O adam ne oluyor ki, o adam kim ki; bir kemikten bize misal getiriyor. Allah-u Teala Hazretleri bir kafire ayeti kerime gönderdi. Kim oluyor ki bize misal getiriyor? Getirdiği misal ne? “Kemiği nasıl diriltecek?” Şimdi, Efendimiz Aleyhisselam nasıl anlatıyor, bizi diriltme sahnesini hadislerinde? Bütün insanların bedenleri kabirlerde tamamen çürür, kuyruk sokumu kemiği hariç. Bu bir nevi DNA’sının şifresidir. Asla bu kemik kıyamete kadar çürümez. Allah Teala Hazretleri, diriltme borusunu İsrafil’e üflettiği anda gökyüzünden yapışkan bir su yağdıracak, tıpkı meni gibi yapışkan bir su. Bu suyla beraber, bütün insanlarda ki diriltmeyi nasıl yapacak? Ana DNA’dan, merkezden. Kuyruk sokumundaki kemikten. “Acbü’z-zeneb” Hadislerde bu tabir geçer, “Acbü’z-zeneb” kuyruk sokumu kemiği. Şimdi, ordan önce üstündeki kemikleri teker teker giydirecek, bindirecek. Ondan sonra üstüne damarlar, kaslar, deri, kulaklar, göz, saçlar… Giydirecek ve bu Dünya’da nasıl bizi yoktan var etti ise; nasıl bir damla pis sudan bizi var ettiyse, Mahşer günü de yapışkan sulardan bizi tekrardan diriltecek. Ehl-i sünnet alimleri diyor ki ateistlere ithafen: “Diyorsunuz ki Allah-u Teala öldürdükten sonra nasıl diriltebilir? Böyle bir şey nasıl olabilir?” Kardeş, Allah Kuran’da diyor ki: “Siz hiç yokken biz sizi var etmedik mi?” Bir şeyi ilk defa yapmak mı daha zordur? İkinci defa yapmak mı daha zordur? Ehl-i sünnet alimlerinin sorusuna bak. Herhangi bir nesneyi, bir teknolojik aleti ya da bir çantayı, burada çok çantacı var. Bir çantanın modelini ilk defa yapmak mı daha zordur? İkinci defa yapmak mı daha zordur? İlk defa yapmak daha zordur. Taslağı çıkaracaksın çünkü. Daha ilk defa o işe gireceksin. İlk defa yaptıktan sonra seri üretime geçersin, ve o çantayı yapmak artık çok daha kolaylaşır. Şimdi, bizi Allah bir pis sudan ilk defa “Ol!” demesiyle olduk. Bunu yaptı da, bunu yapmayı becerebildi de, böyle bir kudreti, kuvveti var da… Yaptığı ve yok ettiği insanı tekrardan o acbü’z-zeneb denilen kemikten diriltmeye kuvveti, gücü yok mu? Bu muhaldir. Üstad Bedüizzaman Hazretleri bir misal getiriyor, Risale-i Nur’larda. Çok hoşuma gider bu misal. Allah Teala Hazretleri’nin insanları yeniden yaratması şuna benzer diyor: Bir garnizondaki komutanı düşünün. Komutan, daha garnizona yeni gelmiş olan askerleri içtimaya çağırdı. Askerler yan gittiler, düz gittiler. Zorlanarak, uğraşarak hepsi birden sıraya girdi. Ve ilk içtimalarına durdular. Komutan dedi ki: “Dağılabilirsiniz.” Askerler dağıldılar. Sonra, 5 saat sonra bir daha içtima, öğle içtiması geldi. Komutan dedi ki: “İçtima!” Şimdi Üstad soruyu soruyor: “İlk içtima mı daha zordur, ikinci içtima mı daha zordur?” Şu misale bak Allah aşkına! Ehl-i sünnet alimleri böyledir, incedir. Elbette ki ilk içtima daha zordur. Çünkü ilkiyle beraber insanlar artık tecrübe kazandı. İkincisinde daha kolay bir şekilde sıraya girebilirler. Allah için de bu ikinci yaratış, ilk yaratıştan çok daha kolaydır. Çok daha kolaydır. Onun bir işi yapması, bizim bir işi yapmamıza benzemez.
Tebliğ et!