Allah’ımız ise bize diyor ki: “Onlar sana şirki emretse bile, bana eş koşmanı, herhangi bir şeyi ortak koşmanı emretseler bile sen onlara itaat etme ama onlarla dünya hayatında güzel geçin.” Annen namaz kılmıyor. “Annem namaz kılmadığı için onu hiç sevmiyorum, hiç bir sözünü dinlemiyorum hocam.” Bırak namaz kılmamayı, bırak annenin başının açık olmasını, bırak annenin saçma salak diziler seyretmesini; Annen, Allah’a şirk koşan bir kadın bile olsa, “Ona dünyada sahip çık, iyilikle güzellikle ona sahip çık.” Ona yardımcı ol, dünya işlerinde ona yardımcı ol. Bu, Allah’ımızın annemiz hakkındaki hükmü, babamız hakkındaki hükmü. Ve sen diyorsun ki benim babam hiç namaz kılmadığı için, yaşı 60 olmasına rağmen hacca gitmediği için benim kalbim çok soğuk hocam. Ben de o tarikat cemaat işlerine girdim, dindar olarak çok kuvvetlendim. Annem babam hiç namaz niyazda işi yok. Fikirleri sol olduğu için ben onlarla görüşmeyi kestim. Caiz mi bu? Vallahi caiz değil. Sen şeytanın atına binmişsin. Muhammed aleyhisselamın hadisine bakın. Lütfen şu hadis kulaklarınıza küpe kalsın. Ebu Bekre radiyallahu anh anlatıyor: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki; ”İşleyene daha dünyada cezası çarçabuk gelmeye en layık günah, -dünyada işledin ve hemen çarçabuk gelmeye en layık günahı söylüyor şimdi- zulümdür ve sıla-i rahimin kesilmesidir.” İki tane günah söylüyor. Bir, zulüm. Kim varsa dünyada mazluma zulüm eden, daha dünyadayken işlenmeye en layık, peşinen bela getirmeye en layık günah. Zulüm, bir. İki, sıla-i rahimin kesilmesi. Akraba ile muhabbetin, münasebetin kesilmesidir. Kim keserse akrabayla münasebeti, belayı beklesin daha dünyadayken. Muhammed aleyhisselam söylüyor. Bakın anne babadan bahsetmiyorum ben. Akraba diyor Muhammed aleyhisselam. Akraba böyle ise, başına belaları çağırıyorsan onlarla arayı koparttığın için. Annenle babanla arayı kopartırsan senin başına ne gelir? Hele hele ki anandan babandan bir lanet beddua yesen, senin başına ne gelir? Türkiye’de cin musallatı vakaları yüzde üç yüz arttı. Cin musallatı. Her hafta mesajlar geliyor. Cinler rahat bırakmıyor, cinler rahat bırakmıyor. Görüşen mi dersin, gece vakti karşısında oturup konuşan mı dersin, dayak yiyen mi dersin. Cinler cinler cinler. Musallat vakaları tavan yaptı. Neden? Analar babalar sabırsız, tahammülsüz, İslami edebi bilmiyor. Çocuklar; ana babalarına karşı hürmetsiz, saygısız. Anne baba kızdığı anda çocuğuna laneti okuyor. Lanet okuduğu zaman çocuğuna bir şey daha oluyor. Çocuğun üstündeki zırhı Allah Teala kaldırıyor. Ve çocuk cinleniyor. Cinlerin açık hedefi haline gelir. Cinler bizi nasıl görürler? İki şekilde görürler. Bir, üzerinde zırh olan normal insanlar. Allah’ın bir melek korumasıyla bir zırh, bir koruma ordusuyla bizi çevirdiği bir zırh. Anca onlar görür bunu. Bir de koruma ordusunu kaldırdığı insanlar. Anasından babasından lanet yemiş, Allah o melekleri o kuldan çekmiş. Koruma ordusunu, zırhı kaldırmış. Kaldırınca ne oluyor? Cinlerin açık hedefi. Bak bunun koruması yok ya bu salak bu. Salak bu. Saldıralım buna diyorlar. Ve cinler adamı ele geçiriyor. Her gün cinlerle konuşanlar, Namaz kıldığım zaman beni dövüyorlar diyenler, Bana küfrediyor diyenler, Benimle cinsi münasebete girmek istiyor diyenler. Binlerce şikayet. Halktan böyle şikayet mesajları geliyor. Neden? Anasıyla babasıyla muhabbeti kesmiş. Neymiş? İslam’ı yaşamıyormuş. Sen misin onların ilahı? Elbette ki üzülürüz. Kalbimiz üzülür. Elbette ki onların da alnının secdeye gitmesini isteriz. Ebedi hayatının kurtulmasını isteriz. Ama tercih… Allah bizi serbest bırakmış. Tercihimizi serbest bırakmış. Bırak; sen tebliğini yap, güzel bir şekilde İslam’ı anlat. İster yapsın ister yapmasın. Hidayet için Allah’a dua et. Yapmıyor diye bağlarını kopartma hakkın yok. Başını örtmüyor diye hanımını boşama hakkın yok. Böyle bir şey yok. Namaz kılmıyor diye kocandan ayrılmaya hakkın yok. Sabredeceksin. Ya Allah hidayet ederse seni geçerse? Ey hatun kişi! Ya senden daha sağlam Müslüman olursa? Bunları bilmiyoruz. Bundan dolayı Muhammed aleyhisselam diyor ki; Bu ceza, peşinen daha dünyadayken gelmeye en layık olan ceza; Bir, zalimin zulmüdür. İki, sıla-i rahimin terkidir. Bu cezanın dünyada gelmesi de ahiretteki cezaya kefaret değildir. Bakın burada, başımıza herhangi bir yaptığımız günahtan dolayı ceza geldiğinde ne oluyor? Ahiretteki cezaya kefaret oluyor. Mesela hırsız hırsızlık yaptı sonra gitti şeriat devleti bunun elini kesti. Genç adam başka bir kızla gitti zina yaptı. Şeriat devleti bunu mahkeme etti, yüz sopa vurdu. Yüz sopa vurduğu zaman ne oluyor? O tövbe yerine geçiyor. Kefaret. Tıpkı orucu bozmaktaki altmış gün kefaret gibi. Ahirette altmış gün kefaret tutan bir adam, ahirette orucunu bozduğu için ceza görecek mi? Görmeyecek. Kefaret oldu o. Dünyada çektiğimiz belalar da ahirette göreceğimiz musibetlerin azabın kefaretidir. Ahirette Allah göstermeyecek demektir. Ama Muhammed aleyhisselamın bu hadiste; bu iki zümreye, bu iki kişiye söylediği bir şey var. Dünyada çektikleri, gördükleri belalar var ya ahirette de onlara kefaret olmayacak. Ahirette bir daha görecekler diyor. Unutmayın! Bir zalim, iki sıla-i rahimi kopartan. Anası, babası, akrabalarıyla bağını kesen. Ben amcamla görüşmeyi kestim, Ben dayımla görüşmüyorum, Teyzeoğullarıyla görüşmüyorum, bitti artık benim benim işim. Dünyevi küçük meselelerden dolayı, şeytan ona fitne koymuş buna fitne koymuş. Bağları kopartmışlar. Kardeşlerimizi biz seçmiyoruz. Anamızı babamızı biz seçmiyoruz. Akrabalarımızı biz seçmiyoruz. Kişiler, arkadaşlarını seçebilirler. Ama akrabaları seçmek; bu, ihtiyari kaderden değildir. Izdıraridir. Allah bizi mecbur bırakır bazı akrabalar sahip olmamıza. Ve bize der ki: Sabredeceksin. Bağları kopartmayacaksın. Bağları koparttığın zaman belalarım seni bekliyor. Bela okları üstüne akın akın gelir. Cinler, şeytanlar seni dost edinir diyor. İşte bizim ölçümüz kuran ve sünnettir kardeşler. Bunlara uyduğumuz zaman huzur içinde yaşarız.
Tebliğ et!