“En çok korkanlar alimlerdir”, dedik. Bu alimlerden bir kaç nakil yapalım inşallah. Bizim tabi bulunduğumuz alimlerden bir tanesi… Kimdir bu? İmam-ı Âzam Ebu Hanife. Hanifi mezhebine mensup olanlar, fıkhi kaidelerini kime göre yaparlar? İmam-ı Azam’ın ayet ve hadislerden çıkardığı hükümlere göre yaparlar. İmam-ı Âzam’a soruyorlar: “Ya imam! Hangi günah sebebiyle imanın yok olmasından korkulur?” Allah rızası için iyi dinleyin! Hangi günah sebebiyle bu imanın yok olması ve bizim kafir gitmemizden korkulur? İmam cevap veriyor: 1. “Allah’ın bağışladığı imanın şükrünü terk etmek.” Şimdi bak, buraya gelen kardeşlerin tamamı Müslüman. Allah’ıma hamd olsun Elhamdulillah Müslümanız. Doğduğumuz belde bir İslam beldesidir, ne kadar eksiklikleri olsa bile 5 vakit ezan okunuyor. Rabbime hamd olsun! Kıyamete kadar dindirmesin. Dedelerimiz anlatıyor: “Biz buraya geldik, Türkçe ezan duyduk.” diyor. Ben hayalini bile kuramıyorum yani, hayalini bile kuramıyorum… “Biz buraya geldik, camilerin ahıra çevirildiği zamanı gördük, camilerin satıldığı zamanı gördük.” diyor. Satmışlar tüccarlara, tüccarlar da ahıra çevirmişler camileri. Ezanlar Türkçe okunmuş, bu ülkede. Şu anda Arapça okunuyor, orijinal aslı ile okunuyor kardeşler. Bu bir nimet değil midir? Ne kadar eksik olsa da, ülkemizin ne kadar eksikleri olsa da ülkemiz Müslüman bir ülkedir. Resmi dini İslam’dır. Ve biz Müslüman olarak doğduk. Anamız, babamız eksik bile olsa, yeterli ilmi verememiş olsa bile, bize şehadeti öğrettiler Elhamdulillah! Şimdi bu iman nimetine şükredeceğiz. Allah’ım, sana şükürler olsun! 1- Bizi bir islam beldesinde dünyaya getirdin. 2- Ehli sünnet olan bir beldede dünyaya getirdin. Bir Vehhâbî değiliz, Arabistan’da doğmadık. Şu anda Arabistan’da doğanların %80’i Vehhâbî olarak doğuyor. Onu öğretiyor, bunu öğretiyor Vehhâbî’ye çeviriyor. Vehhâbî olunca ne oluyor? IŞİD’e gidiyor, terör örgütüne katılıyor. Vehhâbî olunca ne oluyor? “Bütün Dünya’daki Müslüman görülen ülkelerin tamamı kafirdir, sadece Suud Hükümeti ve Suud vatandaşları Müslüman’dır”, diyor. Böyle bir sapkın Müslümanlık ortaya çıkıyor. Böyle bir sapkın, paralel din ortaya çıkıyor; Vehhâbîlik dini. İngilizlerin kurduğu din. Allah’a şükredeceğiz; 1- İman nimeti , 2- Ehl-i sünnet nimeti. Şia denilen bir bela vardır şu anda ümmetin başında. Ümmetin en büyük düşmanı İngiliz, Fransız, Yahudi değildir, Şiadır. En büyük düşman budur. Bunlar sahabeye düşmandır. Bunlar sahabelere kafir derler, küfür ederler. İran’da doğabilirdik kardeşler. Bak, sen bu ülkede doğdun. Allah Resulü Aleyhisselamın methettiği hayırlı adamın, o hayırlı kumandanın soyundan geldin. Sen bir Osmanlı torunusun. Bunun için şükretmen lazım gelmez mi? İmam-ı Azam diyor ki şükretme nimetini yapacaksın. İman için Allah’a şükredeceksin! Hadi bir sual sorayım; Hanginiz sadece Allah rızası için “Allah’ım beni Müslüman olarak dünyaya getirdiğin için ve bir İslam beldesinde Dünya’ya getirdiğin için sana şükür olsun diye şükür secdesi yapıyorum.” dediniz? Kiminiz 20 yaşında, kiminiz 30 yaşında, kiminiz 40 yaşında. Kiminiz trilyonluk, kiminiz fakir. Hepiniz buradasınız kardeşler. Hanginiz sadece iman nimeti için şükür secdesi yaptınız? Allah bize nasip etsin. Amin. İmam devam ediyor, ikincisi son nefeste korkuyu terk etmek. Bak, o son nefes var ya, o gargaraya gelme durumu acaba son nefeste imansız gider miyim? Bu korkuyu kim terk ettiyse aramızda, kim emin olduysa , “Ya hocam ben 3 defa hacca gittim ya, benim dedem hacı, annem başörtülü. Kesin kurtardım paçayı ben.” Kim diyorsa bunu kardeş ayvayı yedin. Sen kendini emin görüyorsun. Yani sen kendini Peygamber gibi görüyorsun, bir Peygamber gibi görüyorsun. Böyle bir şey olur mu? Peygamberlik Muhammed Aleyhisselam ile bitmiştir. Kim derse ondan sonra Peygamber gelmiştir, Reşat halife Peygamberdir, yok bilmem Mihr bilmem ne Peygamberdir, vallahi bunlar sapıktır! Bunların tamamı sahte Peygamberlerdir. Allah’ın Resulü Aleyhisselam zamanında çıkan Müseyleme gibi… İlk sahte Peygamber odur. Müseylemetülkezzap… En büyük yalancı derler sahte Peygamberlere. Kur’an Efendimiz Aleyhisselam hakkında “hatemen nebiyyin” demiyor mu? Nebilerin sonuncususun sen demiyor mu? Bitti. Allah-u Teala mühürlemiş, bitti. Hatemül enbiya, Peygamberlerin mührüdür o. Sonuncusudur o. Ondan sonra kim diyorsa ben peygamberim, sapıktır! Sen neye güvenerek ben imanla gideceğim diyorsun? Neye güvenerek, hangi ameline güvenerek? “Ben hafızım hocam, paçayı kurtardım.” Sen kendini aldatıyorsun kardeşim. İmam Hatip’te bir hafız arkadaşım vardı. Hafızlıkla alakalı çok kuvvetli hadis-i şerifler vardır. Mesela Efendimiz Aleyhisselam ne buyuruyor? “Bir hafız, ailesinden cehennemi hak etmiş olan, cehenneme gidecek olan on kişiye şefaat etme hakkına sahiptir.” Hadis-i şeriftir. Ben de bir hafız arkadaşa dedim ki: “Kardeş, ailenden değilim ama dostluğumuz, arkadaşlığımız var. Ahirette bana şefaat eder misin?” “Ya hacı ben önce kendimi kurtarayım da, seni de düşünürüz.” dedi. Allah-u alem. Biraz bilinçli bir adam bak. Cahil bir hafız olsa ne der? “Kurtarırım sen korkma.” Kendisini kurtarmış da beni de kurtaracak, öyle bir şey yok. Son nefeste imanı kaybetme tereddütümüz ve korkumuz devamlı olarak olmak zorunda arkadaşlar. Devamlı olarak… Cehennem denilen bir mesele vardır. Cehennem… Allah bizi birçok ayette korkutur. Korku lazım mı? Lazım ki Allah Kur’an’a koymuş. Yoksa Kur’an’a koyar mı? Allah boş söz eder mi? Boş söz eder mi Allah-u Teala? Kur’an’da onlarca ayet var cehennemle alakalı. Mevla Teala Hazretleri Kur’an’da cehennemin kıvılcımlarını anlatıyor. Kıvılcım… Ateşten bahsetmiyorum bak. Kıvılcımlarından bahsederken bize iki tane misal veriyor. Cehennemin kıvılcımları; 1- Deve sürüleri gibidir. Develeri gördünüz mü hiç böyle belgesellerde, filmlerde? Develer… Deve sürüleri böyle yüzlerce deve gidiyor. Kıvılcım ve deve sürüleri. Allah-u Teala’nın verdiği misale bak. Artık ateş nasıldır? Sen hesap et! “Bahçemizin halinden baharımız hesap et.” diyor aşık. Bahçemdeki çiçekleri görüyor musun? Baharda ne olacak ona göre hesap et, diyor. “Ben sana kıvılcımı anlatıyorum” diyor Allah-u Teala. Ateşi sen hesap et! Başka bir örnekte ne diyor, başka bir ayette? “Saraylar büyüklüğündedir.” Cehennemin kıvılcımları, saraylar büyüklüğündedir. Allah’ım sen bize oraya girmeyi nasip etme! Amin. Sen bizi oradan koru Ya Rabbi! Amin. Biz dayanamayız, biz zayıfız Allah’ım. Kardeşler, böyle bir yer var. Vakıadır. Allah’ın Peygamberi Aleyhisselam gitti, gördü. Ben gördüm kardeşim diyor. Onlarca hadis var Miraç’la alakalı mütevatir. “Ben gördüm ve sizi bundan sakındırmaya geri geldim.” diyor. Orda kalabilirdi, kalmadı. Rabbime hamd olsun geri geldi. Bize bu bilgileri anlattı Allah’ın Peygamberi Aleyhisselam. Şu halde, bu ateşten korkmak zorundayız. Ama bu ateşten korkarken tamamen bir ümitsizliğe, beis gitmememiz lazım. Hizmetimin başında bahsettiğim şeytanın o tuzağına düşmememiz lazım. “Sen bu kadar günah işledin, seni ancak cehennem paklar, seni ancak ateş paklar.” Bu şeytanın bir aldatmacasıdır. Hayır. Allah-u Teala Hazretleri, bazı insanları cehennem için yaratmamıştır. Mesela, mahallendeki İsmet, Necati, Ahmet cehennem için yaratıldı. Böyle bir şey yok. Allah, cehennemi bazı insanlar için yaratmıştır. O insanlar, Rabbimizin kurallarını dinlemedikleri zaman Allah onları korkutmak adına cehennem denilen bir hapishaneyi yaratmıştır. Dünyamızdan bir örnekle bunu yakınlaştırayım; Devlet, hapishane yapar. Bu hapishaneyi bizim mahallemizdeki İsmail, Necati ve Mehmet için mi yapıyor devlet? Hayır. Bazı isimleri fişlemiyor devlet. “Bu hapishane bitsin bak mahalledeki şu 10 kişiyi alacağım.” demiyor. Hapishane yapıyor. “Şu kurallarımı kim çiğnerse bu adamları hapse koyacağım.” diyor. Devletin sistemi bu. Allah’ın hapishanesi de cehennemdir ve bize bazı kurallar koymuştur ve bizi korkutmuştur. “Bu kurallarımı çiğnerseniz, bu mayın tarlalarına girerseniz, bak sizi buraya koyacağım.” Devletin hapishanesinde televizyon izleyebilirsin, yemek yersin, yıkanırsın, oturursun, yatarsın, uyursun, dinlenirsin. Allah’ın hapishanesinde azaptan başka bir şey yok kardeşim. Geçirilecek bir zaman değil o. Şu halde korku lazım mı? Kesin ve kesin lazım. Kesin lazım. Bu korkuyla, bu tereddütle beraber devamlı Allah-u Teala’ya yalvarmamız lazım. İmam-ı Azam Hazretleri ikinci korkmamız gereken meseleyi böyle anlatıyor. Üçüncüsü ise haram lokma yemeye devam etmektir. Kazancınızı nereden kazanıyorsunuz? “Aaa hocam ben ara sıra iddia middia, eşek yarışı oynuyorum ama haftalık da alıyorum. Bunları karman çorman yapıyorum, karıştırıyorum. Helal haramdan galip gelir hocam. Hepsi helal olur.” Kendi kendinize fetva vermeyin. Böyle bir fetva yok. Yok böyle bir şey. Bir damla, bir damla zehir önündeki bir bardak sütün içine atılsa süt mü galip gelir, zehir mi galip gelir? İşin biter kardeşim. İstersen dene. Yok latife yaptım. Ciddiye almayın, denemeyin. Gidersiniz bak. Bir damla zehir süte galip gelir. İntihar etmiş sayılırsın. Haram da malımıza karışan zehir gibidir, galip gelir. Fıkıhtan kaidesini vereyim. Bir adam bir yerden küçük bir miktar haram kazansa , haram alsa ve onu helal malının içine karıştırsa, bu adamın helal malının tamamı haram olur. Fıkıh kitaplarımızda. İbn-i Abidin Reddül Muhtar. Aç oku! İmam diyor ki: “Kazandığına, elde ettiğin paraya dikkat etmezsen, helal midir haram mıdır, dikkat etmezsen imansız gitme riskin var.” Devam ediyor; “Her kimde bu üç kötü haslet birlikte mevcut ise onun imansız gitmesinden korkulur.” Allah-u Teala Hazretleri bu üç kötü hasletten bizi korusun! Amin.
Tebliğ et!