Bu ölüm sarhoşluğunu bir iki adımda anlatmaya çalışayım. Can gargaraya geldiğinde biz bazı sahneler görürüz. Bu sahneleri görmeden önce bitkin ve yorgun bir şekilde (az evvel beyan ettiğim gibi) yatağımızda uzanırız. Normal bir ölüm tarzından bahsediyorum. Ani ölümlerden bahsetmiyorum. Kazaydı, boğulmaktı… Bunlardan bahsetmiyorum. Normal, yatağımızda yapılan bir ölüm. Büyük çoğunluk böyle gider. Fiziki fonksiyonlarımızın birçoğunu kullanamayız ve yatağımızda uzanmış vaziyette bulunuruz. Ruhumuz nereden çekilmeye başlar? Ayak parmak uçlarından çekilmeye başlar. Soğukluk, parmak uçlarından yukarıya doğru gider. Ruhun çekildiği anda ruhun bulunmadığı yerlerde soğukluk hissedersin. Bunu bir misal ile açıklayayım: İnsan, normalde evinde örtüye bürünmeden oturduğu zaman çok fazla üşümeyebilir. Ama herhangi bir yaz ayında bile uykuya daldığı zaman evinde bir kanepenin üzerinde üşümeye başlar. Bunun sebebi nedir? Ruh bedeni terk etti demektir. Ruh bedeni terk etti ve yükseltti demektir. Rüyayı gören ruhtur, yansımayı alan ruhtur. Rüyayı nasıl görüyor? Ruh bedene bir iplik ile bağlı ve semaya yükseliyor. Temizlik boyutu ne kadar güzelse, ne kadar sağlamsa ve temizse ruh o kadar net ve berrak rüyalar görür. Ne kadar az rüya görüyorsa o kadar kirli olduğunun işaretidir. Su bulanık, su çamurlu, yansıma almıyor demektir. Şimdi, evinde uzandın kanepede ”Dur bir saat yatayım, öğle namazını kıldım sonra işe inerim” dedin. O bir saat içinde ne oluyor, üşümeye başlıyorsun. Ama otururken üşümüyordun. Niye üşümeye başladın? Çünkü ruh bedeni terk ettiği zaman, uyku hali bir nevi yarım ölüm gibidir. Hadis-i şerif ile teyit edelim: ”Uyku, ölümün yarısıdır.” Allah’ın Peygamberi böyle buyurdu. Sahabe sordu (Allah onlardan razı olsun): Ey Allah’ın Resulu cennette uyku var mıdır? -Sen bilmez misin? Uyku , ölümün yarısıdır. Ölümün yarısı cennette nasıl olsun? Yorulmak yok ki uyku olsun. Şimdi biz burada niye uyumak zorundayız? Telefonu şarja takmak zorunda olduğumuz gibi bedenimizi şarja takmak zorundayız. Yatıyoruz yatağa, beden görünmeyen bir şarja takılıyor ve biz kuvvetlenmeye başlıyoruz. Sabah bir kalkıyoruz iPhone’un şarjı %100. Tamam, gün başladı diyoruz. Bu uyku olmasa ne olur? Bütün gün yapacağın işlerde %60-%70 verim düşüklüğü yaşarsın. 2-3 nescafe içersin kafayı toparlamak için, yine toparlayamazsın. En kuvvetli hapları alsan, o göz açıcı uykuyu giderici hapları alsan uyku gibi kifayet etmez. Allah bizi böyle yaratmıştır kardeşler. Her akşam bu şarja, uyku denilen şarja kendimizi takmak zorundayız. Şimdi! Verdiğim misalden geriye dönelim; Ruh, ayak parmaklarından çekiliyor. Yatağında yatan bu kişinin ayaklarına dokunduğunuz zaman soğukluk hissedersiniz. Ölümün işareti demektir. Yukarıya doğru çıkıyorsa, dizler de soğumaya başlamışsa yavaş yavaş yukarıya doğru çekiliyor demektir. Buraya kadar bu işleri kim yapıyor? Gözümüz ile görmediğimiz ölüm melekleri. Hocam biz biliyorduk ki ölüm meleği bir tanedir. Hayır! Ölüm meleklerinden bahseder Kur’an. Bunlar kimdir? Azrail Aleyhisselam’ın yardımcıları. Ruhu gırtlağa kadar kim çeker? Ölüm melekleri çeker. Ruh gırtlağa kadar gelir, bedenin tamamı soğuk olur. Gırtlağa gelmesinin işareti nedir? Çok hızlı ve seri nefes alır. Yatan kişi çok seri nefes alır. Ruh gırtlağa geldiği anda ne olur? Perde kalkar. Bakın! Can gırtlağa gelmesi hadisi var ya, bu hadis-i şerifte anlatılmak istenen mesele nedir? Perdenin kalktığı andır. Perde kalktığı zaman imtihan biter. İlk olarak biz neyi görürüz? Sağımızda ve solumuzda iki tane melek var. Bunlara ”Kirâmen Kâtibin” denir. Bu melekler hayatımız boyunca bizim yaptıklarımızı yazan ama hiç görmediğimiz melekler, o can gargaraya geldiği anda karşımıza geçerler. İyi bir yaşam sürdüysek, Allah’ın istediği meclislerde yaşadıysak hadislerin tabiri ile bize şöyle derler: Ey mübarek, ey hayırlı müslüman! Sana müjdeler olsun! Sana teşekkür ederiz ki bizi çok hayırlı, çok güzel meclislerde, mescitlerde bulundurdun. Bizi ilim meclislerine götürdün, bizi mescitlere götürdün. Bizi zikre götürdün, sohbete götürdün, kitap okudun, ilim öğrendin, haramlardan sakınmaya çalıştın. Sana cenneti müjdeleriz! Kirâmen Kâtibin hayırlı kula bunları söyler. Sonra yok olur giderler. Sonra kim gelir? Azrail Aleyhisselam gelir. çok güzel bir erkek suretinde, çok güzel bir insan suretinde. Bu, müslüman kulun başından geçecek olan son andır. Fasık bir kulun başına ne gelir? Bunlar da yine hadislerden; Sağdaki ve soldaki melekler şöyle derler: Yazık sana, hayıf sana! Çok kötü bir zaman, çok kötü bir sonsuzluk seni bekliyor. Çünkü bizi çok çirkef mekanlarda bulundurdun. Bizimle çok kötü şeyler yaptın. Biz seninle o pis mekanlara girmek orunda kaldık. Bizi oralara sen sürükledin. Sana yazıklar olsun! Gideceğin yeri sana müjdeleriz! Onlar da müjdeliyor kardeşler! Kötü yeri de müjdeliyorlar, hayırlı yeri de müjdeliyorlar. Seçim kimde? Seçim bizde. İyi yerleri seç, güzel yerleri seç, son nefesinde güzel karşılan. Sonra Azrail gelir, korkunç bir adam suretinde, korkunç… Bakın! Bu öyle korkunç bir surettir ki İmam Gazali bunu İhyâ’sında şöyle anlatır: İbrahim Aleyhisselam bir gün şöyle dedi Mevlâ’sına: ”Allah’ım! Bana Azrail’i göster”. Mevlâ dedi ki: ”Sen onun suretini görmeye dayanamazsın.” -Ya Rabbi görmek istiyorum, imanım tatmin olsun, imanım kuvvetlensin. Azrail aleyhisselam geldi müslümanlara görünen sureti ile. Son nefesinde müslümanlara nasıl görünecek? Çok güzel bir surette görünecek. O surette geldi, gördü. İbrahim Aleyhisselam dedi ki: ”Eğer bu surette isen herkese karşı bu çok güzel bir suret.” dedi. Hayır dedi böyle değil. Fasıklara, asilere, namazını kılmayanlara, zikretmeyenlere, haram işleyenlere, kafirlere ben çok kötü bir surette görünürüm. ”Sırtını dön Ey İbrahim!” dedi. İbrahim Nebi sırtını döndüğü anda Azrail Aleyhisselam suretini değiştirdi. Meleklerde suret değiştirme kabiliyeti vardır. Kur’an’dan örnek vereyim: Cebrail Aleyhisselam hiçbir kadınla görüşmemiştir. Bir kadın müstesna. Kimdir bu? Kur’an’da ismi geçen tek kadın: Hz. Meryem anamızdır. Dikkat buyurun! Kur’an’da Allah Teâlâ hiç bir kadına ismi ile hitap etmiyor. Sadece Meryem anamıza ismi ile hitap ediyor. Neden? Çünkü Meryem anamızın bir kocası yok. Kocası olan hiçbir kadına ismi ile hitap etmemiştir Mevlâ Teâlâ. Buradan ne anlamamız gerekiyor? Müslüman kardeşim! Herhangi bir arkadaşının hanımının hatrını soracağın zaman ona ismi ile hitap etme. ”Hanımın ne yapıyor?” de, ‘ ‘Yenge Hanım ne yapıyor?” de. Ama ismini zikretme. Çünkü Allah Teâlâ’nın ahlakından örnek al. Allah Kur’an’da hiçbir kocanın karısının ismini zikretmemiştir. Bunda bizim için çok güzel ibretler vardır. Kimle görüştü bu Hz. Cebrail Aleyhisselam? Hz. Meryem ile ama bir erkek suretinde. Bu da kılık değiştirdiğinin bir delilidir. Kur’an’ dan bir delilidir. Şu halde! Bu Azrail Aleyhisselam, kötü surette de görünebilir, iyi surette de görünebilir. Bir Kâfir, o Münker Nekir’i, o Kirâmen Kâtibin Melekleri’ni gördüğü anda tövbe etse tövbesi geçerli midir? Perde kaltı. Perde kalktı. Anlatılanları gördü. Yıllarca insanlar anlattılar. 124.000 peygamber anlattı. 10.000 yıldır insanlığın tarihi… İnsanlıktan 2.000 sene önce cinler vardı. 10.000 yıldır bütün peygamberler anlattı. Melekler var, şeytanlar var, cinler var, imtihan var, hesap var, sırat var, cennet var, cehennem var. Hepsi aynı şeyi anlattı. İnanmadın. Şimdi sonuçları ile yüzleşme vaktin kardeşim. En önemli anın, o son nefesi, ölüm sarhoşluğunu kaybettin. Biter mi? Bitmez. Orada bir şey daha var. Nedir o? Gideceği yeri görecek. Hem kâfir hem Müslüman. Gideceği yeri görmeden kimse ölmeyecek. Ruhu kimseyi terk etmeyecek. Mü’min mi, Sâlih mi? Gideceği yeri, cennetteki yerini görecek. Allah ona gösterecek. Bir iştiyakla, bir heyecanla cennette gideceği yere bakacak. Bir fasık mı, bir asi mi? Ateşteki gideceği yeri görecek. Allah bize göstermesin.
Tebliğ et!