Katı kalpli, her kibirli, her şımarık. Aaa… Bu da yeni nesil çocukların çok fazla üstüne bende ettiği bir ahlak. Şımarıklık! Bu ahlak bir adama nereden gelir? Havadan şıp diye inmez! Bu ahlak bir adama anasından, babasından gelir. Bir çocuğa anası, babası istediği her şeyi alırsa o çocuk şımarık bir çocuk olur. Ve bilinç altına şu gelir: Ben istediğim her şeyi elde edebilirim. Ben sadece bir ağlamayla, zırlamayla, anneme babama verdiğim rahatsızlıkla bu dünyada gördüğüm her şeyi elde edebilirim. Bu şımarıklıktır! Annenin babanın ne yapması gerekir, edep nedir? Edep, çocuk kendisinden on şey isterse çocuğa bir ya da iki şey vermektir. Bu çocuğun bilinçaltına şu mesajı verir: Bu dünyada asla istediğin her şeye sahip olmazsın. Asla! Hep sahip olamayacağın bir şeyler olacak bu dünyada, bu dünya böyle bir yer. İstediğin her şeye sahip olacağın tek yer cennettir. Allah Teâlâ, Kur’an’da o mekanın özelliklerini bize tarif etmiştir. Allah’ın peygamberi Efendimiz Aleyhisselam, hadislerinde o mekanın özelliklerini bize tarif etmiştir. Şu hâlde istediğin her şeye sahip olacağın yer için çok fazla çalış. Bu dünya için çok fazla çalışma, çok koşturma. Çünkü ne yaparsan yap istediğin her şeye sahip olamazsın. İnsanlar her gün kafasında yapamadığı bin tane planla toprağa gömülüyorlar. Sen de gömüleceksin! İşte bu bilinci çocuklarımıza verebilirsek o çocuk şımarık olmaz. Ama veremezsek çocuk şımarıklaşır. Ve büyüdükçe şımarıklığı ve kibri artar, doyumsuzluğu artar. Ne alırsa tatmin olmaz. Anası babası evlendirmek ister kız beğenmez. Babası araba alır, araba beğenmez. Annesi bayramlık elbise alır, elbise beğenmez. Hiçbir şey beğenmez! Hiçbir şeyden memnun olmaz. Çünkü o şımarıktır. Şımarık adam, tatminsiz adam demektir. Allah şımarıkları hiç sevmez. Hâlbuki biz Efendimiz Aleyhisselam’dan şımarmayı görmedik. Hep mütevaziliği gördük. Hep mahcubiyet gördük, hep mahviyet(alçak gönüllülük) gördük. Mü’min asla şımarık olamaz! Şu hâlde çoluk çocuğumuzu yetiştirirken nasıl yetiştirdiğimize çok dikkat edelim. İstediği her şeyi almamaya çalışalım. Çünkü Efendimiz Aleyhisselam hadiste cehenneme girecek üç zümreden bahsediyor. Çocuğunu kendi ellerinle ateşe götürebilirsin, dikkat et! O sabah namazına kalktığı anda, “Dur çocuğun uykusu bölünmesin, sabahleyin 11:00’de okula kalkacak. Namaza kaldırmayayım.” diyenler, çocuğunuzu kendi elinizle ateşe atıyorsunuz, onu şımartıyorsunuz. Yorganı, üşümesin diye üstüne çekenler, çocuğunuzun üstüne ateşten bir yorgan çekiyorsunuz, şımartıyorsunuz. Allah’tan korkun! Allah’tan korkun, çocuğunuzun yüzüne su serpiştirin Allah Resulu Aleyhisselam’ın yaptığı gibi. Soğuk bir su serpiştirin ki çocuğunuzu kaldırın, şımarıklığını giderin. Allah’ın huzuruna sizinle beraber kalksın ve namazını kılsın. Ve onu cehennemden kurtarın. Hocam insan insanı cehennemden kurtarabilir mı? Kurtarır. Allah böyle buyuruyor. “Ey iman edenler kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrîm, 6) “Koruyunuz.” Biz koruyabilir miymişiz? Allah buyuruyor, koruruz. Nasıl koruyacaksın? Sabah namazına kalktın mı şu hanımını da kaldır. Hanımını da kaldır. O kadındır hocam sabah kalktığında kılsa da olur. Ya sabah kılsa da olur da kaza oluyor. Üstüne güneş doğduğu anda kaza oluyor namaz. Ve bu kadın günahkâr olarak namaz kılıyor. Yani meleklerin deyimiyle, “Ey gafil, kalk ve sabah namazını kıl!” diyor melekler, güneşi üstüne doğuran insana. Sen meleklerin gafil diye hitap ettiği adam mı olmak istiyorsun? Yoksa ey Allah’ın güzel kulu, kalk ve sabah namazını kıl diyen bir adam mı olmak istiyorsun? Sen hangisi olmak istiyorsun? Biz Müslümanların bunları iyi idrak etmesi lazım. Çoluk çocuğumuzu şımartmamamız lazım. Sabah namazına kaldırmamız lazım. Efendimiz Aleyhisselam, cennetlik bir karı kocadan bahsediyor. Cennetlik, cennetin en güzel yerlerindedir, diyor o karı koca. Özellikleri nedir ey Allah’ın Resulu? Özellikleri şudur: “Birisi gece namazına kalktığı zaman yatan, uyuyan kişinin yüzüne su serpiştirir. O da yumuşak bir şekilde kalkar ve beraber namazlarını kılarlar, sonra tekrar yatarlar. Bunlar cennetin en güzel köşesindedir.” Var mı şimdi böyle kadın? Yok! Hep sırtını dönen kadın var şimdi. Namaz yok, sabah namazına kalkmıyor. Kur’an okumuyor. Çoluk çocuğuna dua etmiyor, zikretmiyor. Dizi izliyor. Oturmuş evde dizi izliyor. Sonra, benim kalbim niye katı? Ben Kur’an okuyamıyorum, Kur’an okuma sevgisi içimden gelmiyor. Benim içimden niye namaz kılma sevgisi gelmiyor? Niye namaz bana zor geliyor? Demeye başlıyor. Kalbin katılaşmış. Kalbin katılaşmış! Müslümanlara benzemeyenleri izleye izleye kalbin katılaşmış, sertleşmiş. Kalbin sertleşmesinin bir alameti de odur ki ibadetlere karşı soğukluk gelir. Hâl budur.
Tebliğ et!