Selamün Aleyküm kardeşlerim. Dünyada ve ülkemizde devam eden virüs salgını nedeniyle bir süredir evlerimizde karantinadayaz. Bu sebeple maddi, manevi bunalmış ve sıkılmış olabilirsiniz. Bu sıkıntılarımızı giderebileceğimiz elimizde mükemmel bir rehber var. Evet Resullullah’ın (s.a.v.) sünnetleriyle bedenimizi ve ruhumuzu ferahlatabiliriz. Biz de bu sebeple günlerimizi güzelleştirecek, karantina günlerinde bizleri manevi olarak rahatlatacak ve iyi hissettirecek sünnetleri 5 farklı konu üzerinden sizlere derledik. (Kapı kayma sesi ve kalemle çizme sesi) (Ayrıca videoda müzikler var.) 1- Ev işlerinde eşlere yardımcı olma. Resullullah Efendimiz (s.a.v) evde kendi elbiselerini temizler, koyunlarını sağar, yırtığını yamar, pabucunu tamir eder, evi süpürür, devesini bağlayıp yemini verir, hizmetçiyle beraber yemek yer, onunla hamur yuğurur, çarşıdan aldıklarını kendisi taşırdı. Bir defasında satın aldığı çamaşırları Ebu Hureyre (r.a.) taşımaya kalkınca “Bir şeyi sahibinin taşıması daha uygundur.” buyurarak çamaşırları ona vermemişti. Onun hayatını kendilerine örnek alan Hazreti Ömer (r.a.) ve Hazreti Ali (r.a) halife oldukları yıllarda bile çarşı pazarı dolaşarak evlerinin ihtiyaçlarını bizzat temin ederlerdi. Evet kardeşlerim bizlerde Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yolundan gitmeliyiz. Karantinada olduğumuz bu dönemde evlerimizde hiç olmadığımız kadar vakit geçiriyoruz. Bu süreç boyunca evlerimizde büyüklerimize, eşlerimize, çocuklarımıza yardım etmek; ev işlerinin yükünü onların üzerinden almak hem onları, hem de onlara yardım etmenin mutluluğuyla bizleri rahatlatacaktır. Hem aramızdaki sevgi bağlarını da böylece kuvvetlendirmiş; birbirimizin üzerine yük olmaktansa birbirimize destek olmuş oluruz. Bir şeyi sahibinin taşıması daha uygundur düsturunu söylediği gibi davranmalıyız. Örneğin odamızı, eşyalarımızı; annemize ve eşimize temizletip toplatmak yerine bu düstura uygun olarak sahip olduğumuz şeyleri kendimiz düzenlememiz ve temizlememiz daha iyi olacaktır. Hem aile fertlerine yardım etmek, evinde kendi işini kendisi yapmak insanın mütevazi olduğunu da gösterir. 2- Eşine ve ailene iyi davranmak. Buhari’den rivayet edilen hadise göre Hazreti Muhammed Salli Allahu Aleyhi Vessellem eşlerine karşı çok nazik ve kibardı. Örneğin, eşlerinden birisi deveye bineceği zaman üzerine yaygıyı serer, devenin yanına oturarak dizlerini büker ve eşi de basarak binerdi. Yine Tirmizi’den rivayetle “Allahuteala’nın rızası anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır; Allahuteala’nın gazabı da anne ve babayı öfkelendirmek suretiyle celbedilir.” denilmiştir. Evlerimizde hiç olmadığı kadar çok zaman geçirmemizin bir sonucu olarak da eşimizle ve ailemizle çok fazla birlikte zaman geçirme fırsatı yakalamış olmaktayız. Ancak bu kadar çok zaman geçirmek şeytanın ve nefsin etkisiyle bazen sürtüşmelere, kavgalara yol açabilmektedir. İşte bu sebeple hoş görüye hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var. Resullullah’ın (s.a.v.) yaptığı gibi eşlerimize nazik ve kibar davranmak aramızdaki sevgi bağını güçlendirecek ve sürtüşme veya kavgaları da önleyecektir. Öfkeli hareketlerden öfke doğacağı gibi sevgi ve nazik davranışlardan da sevgi doğacaktır. Yine hadiste belirtildiği üzere: anne-babaya iyi davranmak ve onların da rızasını kazanmak Allah’ın rızasını kazanmak olacağından onlara karşı saygımızı ve sevgimizi bu zor günlerde arttırmalı ve onları kıracak davranışlardan kaçınmalıyız. 3- Komşuluk hakkı. Buhari’den rivayet edilen bir hadiste Resulullah Salli Allahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurdu: “Ey Müslüman hanımlar, hiç bir komşu hanım bir koyun paçası bile olsa komşusuna vereceğini küçük görüp vermemezlik etmesin.” buyurulmaktadır. Resulullah’ın (s.a.v.) en çok önemsediği ve üzerinde durduğu konulardan birisi de komşuluk hakkıdır. Öyle ki bir hadiste Peygamber Efendimiz Salli Allahu Aleyhi Vessellem “Komşu hakkında dikkat edin. Ben komşu hakkı konusunda Cebrail’den (a.s.) o kadar ısrarla ikaz aldım ki neredeyse komşunun komşuya mirasçı olacağını dahi zannettim.” buyurmuştur. İşte komşuluk hakkı bu kadar önemsenmektedir. Yine bir hadiste Resulullah: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikram et.” buyurdu. Evet bu karantina günlerinde oturduğumuz apartmanlarda, evlerde bizlere en yakın olan ve en çok göreceğimiz olan yine komşularımızdır. Karantina sebebiyle işsiz kalan veyahut maddi olarak sıkıntıya düşen, derdi olan komşularımız olabilir. Onların ihtiyacını gidermek, elimizden geldiğince onlara yardımcı olmakta bizlerin boynunun bir borcudur. Özellikle bu ramazan günlerinde sevabı katlanarak bize verileceğinden şüpheniz olmasın. Bunun öylesine büyük bir mükafatı vardır ki Rasulullah (s.a.v.) “Bir mü’min aç bir mü’mini doyurursa Allah da o kimseyi Cennet meyveleriyle doyuracaktır. Yine “Bir mü’nin susuz kalan bir mü’mine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse Allah kıyamette ona misk ile mühürlenmiş lezzetli bir içecek olan Rahik-i Mahdum’dan içirecektir. Yine bir mü’min elbise ihtiyacı olan bir mü’mini giydirirse Allah’da ona Cennet’in yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.” buyurarak bunun kıymetini ve ecrini bizlere bildirmiştir. 4- Yemek âdabı ve oruç. Resulullah Salli Allahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurdular: “Âdemoğlu mideden daha şerli bir kap dolduramaz. Ademoğluna belini doğrultacak bir kaç lokmacık yeterlidir. ANcak (nefsinin galebesiyle) illa (mideyi doldurmak işini) yapacaksa; bari onu 3’e ayırsın. Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine tahsis etsin. Üçte birinden fazlasına yemek koymasın.” Evet hazır ramazan ayına girmişken yemek konusunu da ele almazsak olmazdı. Hadiste Rasulullah’ın (s.a.v) da belirttiği gibi yemek konusuna çok dikkat etmemiz gerekir. Oruç tuttuğumuz bu günlerde 16-17 saat açlıktan sonra bir anda midemize yüklenmek sağlık açısından bizlere çok zarar vereceği gibi aslında nefsin körelmesi olan orucun anlamınından saparak tekrar nefsin açlığını doyurmaya dönmesine sebep olabilir. Hem sofralarımıza çok fazla çeşitli, yiyemeyeceğimiz kadar yemek yapmak; yemeklerin israfına sebep de olacaktır. Hem de bir bakıma fakirin ve aç kalmışın halinden anlamak olan orucun anlamından sapması ve ibadetimizin bir nevi sakat bırakmamıza sebep de olabilir, Allah korusun. Ayrıca yeri gelmişken; sahur yapılmasının gerekliliğini de vurgulamış olalım. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadiste: “Sahur yemeği yiyin zira sahurda bereket vardır. “buyurmuştur. Bu sebeple oruçlarımızı sahur yaparak tutmaya gayret edelim ve bu bereketten mahrum kalmayalım. Mideye ve vücudumuza en doğru ve en yararlı uygulamaları Rasulullah’ın (s.a.v.) hadislerinde böylece görebilmekteyiz. Çünkü ayetde buyurulduğu gibi: “İn huve illâ vahyun yûhâ.” Yani “O asla nefsinden konuşmaz, vahyolanı söyler.” 5- Uyuma âdabı. Buhariden nakledilen hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silkelesin çünkü yatağından ayrıldıktan sonra oraya hangi zararlının girdiğini bilemez. Sonra da şöyle desin Rabbim senin isminle yatağıma yattım, yine senin isminle yatağımdan kalkarım. Eğer uykuda canımı alacaksan; bana merhamet edip bağışla. Şayet hayatta bırakacaksan iyi kullarını muhafaza ettiğin gibi beni de fenalıklardan koru.” Yine başka bir hadiste Resulullah (s.a.v.) karnı üzerine yatmış bir adam görmüştü. Hemen müdahale edip “Bu Allah’ın sevmediği bir yatıştır.” buyurdular. Evet gördüğünüz üzere Resulullah’ın (s.a.v.) uyku konusunda da bir düzeni vardı. Özellikle sağ tarafına doğru yatar, yüzüstü yatmayı kesinlikle nehyederdi. Bir gün mescidde uyuyan bir sahabi dürtülerek uyandırılmış, uyandıran kişinin “Bu Allah’ın kızgınlığına sebep olan bir yatış şeklidir.” dediğini duymuş ve kafasını kaldırıp bakınca bu kişinin Rasulullah (s.a.v.) olduğunu görmüştür. Uyumadan önce abdest almak, yatağa girerken ve girdikten sonra Fatiha, ihlas, Felak, Nas, Kafirun gibi sureleri okumak yine Resulullah’ın (s.a.v.) sünnetlerindendi. urada bir önemli nokta daha var. Resulullah ‘ın ümmeti konusunda endişelendiği durumlardan birisi de ümmetinin çok fazla uyumasıydı. Çünkü bu tembelliğe ve imanî olarak da insanı zayıflığa götüren bir durumdur. Çok uyumak işlerin aksamasına ve namazların da kaçmasına sebep olabilecektir. Bu sebeple evde olduğumuz bu günlerde uyku düzenimize de dikkat etmeli ve çok geç saatlere kalmadan uyumalıyız. Evet sizin için ekstra bir hadis daha paylaşalım. Resulullah (s.a.v.) bir hadiste “Namaz dinin direğidir.” buyurmuştur. Normal zamanda dünya telaşına dalarken ve zamanımızı dünyaya harcarken; belki bahanelerle kendimizi namaz kılmaktan kaçıra biliyorduk. Şimdi ise saatlerce boş vaktimiz bulunmakta. Evet yukarda söylediğimiz hadisleri yerine getirerek hayatımızı güzelleştirebiliriz. Ancak eğer namaz kılmıyorsak hayatımızda büyük bir eksiklik olacaktır. Resulullah’ın (s.a.v.) “gözümün nuru” dediği namaz aslında hem bir sünnet hem de farzdır ve biliyorsunuz ki farzlar sünnetlerden daha önce gelmektedir. Günlerimizi bu yüzden hadislerle süslendirebileceğimiz gibi namazımızı kılarak asıl ferahlığa ve huzura da kavuşabiliriz. Selametle. – Alt yazı M.K.
Tebliğ et!