Bakın, bir delil getirdim Muhammed aleyhisselamın; öldükten sonra başımıza ne geleceğiyle alakalı. Kabirde ilk başımıza ne gelecek? Bunu anlatıyor Efendimiz aleyhisselam. Bunu okumam gerekiyor. Çok iyi dinleyin. Müslim hadisidir, sahihtir. Sualin akabinde cevabı veriyorum. “Hocam ölüm korkumu yenebilmem için öldükten sonra ruhumuza ne olur, söyleyebilir misin?” “Bu konuda rivayetler var mı?” Öleceğimiz kesin ama bu ruha ne olacak? Bedenin ne olduğu belli. Yıkıyorlar, kefene koyuyorlar, kabre atıyorlar. Ruha ne olacak? Cevap: En evvel gözleri açılır. Ahirete dair duyduğu veya okuduğu şeylerin doğru olduğunu o an anlar. Öldüğümüz anda kesin olarak anlayacağız, imtihan bitti artık. Sınav bitti. Çünkü görüyorsun. Şu ayet-i kerime “Ona andolsun ki ‘Sen bundan gafletteydin. Şimdi gaflet perdeni açtık. Artık bugün gözün keskindir.’ denir.” Girişteki okuduğum ayet-i kerime. Bu ayet-i kerime ilk olarak o adamın yaşayacağı şeydir. Sonra olacakları da son peygamber Muhammed aleyhisselam şöyle anlatıyor. Bera bin Azip (r.a.) rivayet ediyor: “Resulullah aleyhisselam ile birlikte ensardan birisinin cenazesine katılmıştık.” “Cenaze defnedileceği sırada kabristana vardık. Resulullah aleyhisselam oturdu.” “Biz de sanki başımızda bir kuş varmışçasına sessiz ve sakin bir şekilde oturduk.” “Peygamberimiz aleyhisselam elindeki bir sopayla yeri çiziyordu.” Kabrin başına gelmiş oturmuş. Bütün sahabeler efendimizin yanında otururken nasıldı? Sanki başında bir kuş var da kaçacakmış gibi… Edebe bakın, saygıya bakın. Elinde bir sopayla yeri çiziyor şimdi, kabrin yanında. Başını kaldırdı, iki ve üç defa kabir azabından Allah’a sığınırım dedikten sonra şöyle buyurdu: Bugün reformist hocalar, Muhammedsiz Vatikan Müslümanları “Kabir azabı yoktur.” diyorlar mı demiyorlar mı? Kur’an ayetleriyle ve onlarca hadisle sadece kabir azabını delillendirdiğim yazım vardır, sohbetlerim vardır. Efendimiz aleyhisselam kabir azabının var olduğunu söylüyor mu söylemiyor mu? Söylüyor. Peki bunlar kimi inkar ediyor, kimi yalanlıyorlar? Son peygamberi yalanlıyorlar. Utanmıyor musunuz! Utanmıyor musunuz! Efendimiz aleyhisselam şöyle anlatıyor; şimdi kabirde ne olacak kardeşler. İlk an bizi içeriye koydular. Başımıza ne gelecek, olayları görmüş olan, Allah’ın gösterdiği peygamber bize anlatıyor (sallallahu aleyhi ve sellem). “Mümin kabre konulduğunda, dostları dönüp gittiği ve onların ayak sesleri henüz işitildiği sırada iki melek gelir.” Ayak seslerini işitecek miyiz, o akrabalarımızın, dostlarımızın? Hadislerle sabittir. Ayak seslerini Allah bize işittirecek. Gidiyorlar, yalnız kalıyorsun diye bize bir psikolojik gerginlik Allah daha ilk anda bize veriyor. İki tane melek geliyor. Bu meleklerin ismi ne? Münker Nekir… İnkar edilenler demektir. İki tane inkar edilen…”Hesap yok, kabir azabı yok” Bu kabir azabı yok diyenler var ya bu reformistler bunlara öyle bir gelecekler ki bütün taekwondo, kick boks, karate, aikido… Bütün bilgilere mücehhez bir şekilde bunlara gelecekler. Ellerindeki topuzlardan falan bahsetmiyorum. Bunlara öyle bir vuracaklar ki normal fasıklardan, günahkarlardan daha fazla. Çünkü bunlar inkar ediyor. Öbür adam fasık, içkici. Ama kabir azabı var diyor, ben inanıyorum diyor. Ayetleri ve hadisleri ben işittim vaazlardan diyor. Bu adamlarsa işitmelerine ve okumalarına rağmen inkar ediyor. “İki melek gelir. Onu oturturlar ve aralarında şu konuşma geçer: -Hocam nasıl oturacağız? Biz orada tabutun içindeyiz, uzanmış vaziyetteyiz. Oturamayız ki, kalkamayız. Fizik olarak hala uzanmış vaziyettesin. Ruhun oturacak. Ruh olarak oturacaksın. Karşı taraftaki o iki melek seninle konuşmaya başlayacaklar. “Aralarında şu konuşma geçer: Soru: “Rabbin kimdir?” “Rabbim Allah’tır.” “Dinin nedir?” “Dinim İslam’dır.” “Sizi doğru yola çağırmak üzere Allah tarafından gönderilmiş olan zat kimdir?” Üçüncü soru. “O zat Allah’ın Rasulüdür.” (sallallahu aleyhi ve sellem) Bakın, üç tane soru. İster zengin ol ister fukara kabirde bu üç tane soruyu göreceksin. Karşına çıkacak. -Hocam ben şu anda bunu ezberledim. Eminim ki kabirde ben bu suallere çok rahat cevap vereceğim. Diye hava civa yapabilirsiniz. Hayır kardeşim. Şu andaki ezberinle alakalı bir şey değil, amelinle alakalı. Bu dünyada amelleri yaparsan kabirde rahat cevap verirsin. Amelleri yapmazsan kitlenir kalırsın. Onu da anlatıyor Allah’ın peygamberi (sallallahu aleyhi ve sellem). “O zat Allah’ın resulüdür” diye cevap verir ölü. “Bunu nereden öğrendin? derler.” dördüncü sual. “Allah’ın kitabını okuyup ona iman ettim ve onun doğruluğunu kabul ettim.” der. “İşte Allah’ın ‘İman edenleri dünya hayatında da ahirette de o sağlam kelime-i tevhid ile sabit kılar.’ ayetinin manası budur.” Melekler bize bunu söyler. Biz gerçekten iman ediyorsak o kelime-i tevhitte Allah bizi sabit kılar. Ölmeden önce muhakkak o kelimeyi bize söyletir. Melekler bunu söylüyor. “Sonra gökten bir ses gelir: ‘Kulum doğru söyledi.’ Bizzat Allah… Bizzat Allah o suallere doğru cevabı verirsek ne diyecek bize? “Kulum doğru söyledi.” “Onu cennete layık bir şekilde yerleştirin.” Şimdi kabirde normal bir kabir; sıkışık bir yer, daracık bir yer. Şimdi meleklere ne diyor? Onu cennete layık bir şekilde yerleştirin. Biz daha cennete gitmiyoruz ki. Biz kabirdeyiz kardeşler. Allah’ımız ne demek istiyor? “Ona cennet elbiseleri giydirin. Ona cennete bakan bir kapı açın.” Daha kabirdeyken ruhumuza Allah cennet elbiseleri giydirecek. İki: Cennete bakan bir kapı açacak. Devamlı surette cennetteki mekanımızı göreceğiz. Bugün televizyonda öyle bir şey olsa kendini çok güzel bir sarayda görsen böyle televizyonda bakmaya doyabilir misin? Doyamazsın. Dur şu sarayın diğer taraflarını da göster falan dersin. Kaç tane eşim olacak falan dersin. Onları da göster. Hanımları da bir göreyim ya dersin kardeş. Cennetten Allah sana kabirden bir kapı açacak, bir pencere açacak. Devamlı surette o gideceğin yeri göreceksin. Neden bunu yapıyor? Diğerine nasıl psikolojik işkence yapıyorsa Allah bize de psikolojik olarak hasretimizi arttırıyor. Bir an evvel kıyamet kopsun, bir an evvel kopsun da gidelim kavuşalım şuraya ya, dersin. “Ve ona cennetin rahatlığı ve güzelliği bahşedilir. Kabri gözünün gördüğü mesafeye kadar genişletilir.” Başka hadislerde kabri doğudan batıya kadar genişletilir, diyor. “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” hadisini de hatırlayın. Bu hadisi öyle anlayın kardeşler. Artık bak sorulara doğru cevap verdiği için kabri genişletildi. Şimdi… Madalyonun diğer yüzü. -Hocam diğer kısmını anlatma. -Diğer kısmını anlatma, burası bize yeter. Deme. Buraya da girebiliriz kardeşler Allah muhafaza. Girmemek için çalışıyoruz zaten. Bu çalışmalar, gayretler bunun için. Ama ikinci kısımda olanlara da ne olacak, bunu da bilmeniz gerekiyor ki teyakkuz halinde olun . “Eğer ölen kişi kafir veya münafıksa kabre konulduğu zaman ruhu bedenine iade edilir.” “İki melek gelir. Onu oturturlar ve aralarında şu konuşma geçer: Rabbin kimdir?” -Hı hı bilmiyorum. Muhammed aleyhisselamın tabirine bakın. Hı hı hı ya… Bilmiyorum. Ama bu münafık “Rabbim Allah’tır.” dedi mi Müslümanların yanında ? Bu fasık, “Ben namaz kılmam, namazın borç olduğuna inanmıyorum.” diyen adam Müslümanların yanında “Ben de Müslümanım ama namazın borç olduğuna inanmıyorum.” dedi mi demedi mi? “Ben Müslümanım ama tesettürün, baş örtüsünün farz olduğuna inanmıyorum.” dedi mi? Dedi. Allah’a inanıyorum, dedi mi? Dedi. Bu nasıl Allah’a inanmak? Onca ayet, hadis var tesettürle alakalı ve sen “Bana göre bu zamanda geçerli olduğuna inanmıyorum.” diyorsun. Bu nasıl Müslümanlık? Ve bu kabirle alakalı, suallerle alakalı meseleleri hem kitaplarda okudu hem vaazlarda da işitti ve şöyle dedi: -Ben nasılsa gittiğim zaman doğru cevapları biliyorum. Hı hı falan diyecek değilim. -Rabbin kimdir dedikleri zaman “Allah’tır.” diyeceğim. Dedi. Ama Allah demene müsaade ediyor mu? Etmiyor… Hem son nefesinde şehadetine müsaade etmiyor hem de kabirde şu basit suale “Rabbin kimdir?” “Terbiye edicin kimdir? Yaratıcın kimdir?” sualine cevap vermene izin vermiyor. “Dinin nedir?” -Hıı bilmiyorum. Hı bilmiyorum. Çok basit bir sual dinin İslam. Nüfus kağıdında da İslam yazıyor. Ama sen “Ben hacca gitmem. Arap’a para yedirmem.” dedin. İslam’ın beş şartından bir tanesini inkar ettin. Kaldı mı Müslümanlık? Kalmadı. “Size doğru yola çağırmak üzere Allah tarafından gönderilmiş olan zat kimdir?” -Hı bilmiyorum. Dünyadaki en ücra köşedeki İslam düşmanı adam bile bilir ki Müslümanların lideri Muhammed aleyhisselamdır. En ücra köşedeki adam bile… Bu sualin cevabı basittir. Vermesi lazım orada. Allah izin vermiyor. Azap edecek ya dilini döndürmüyor. “Sonra gökten bir ses gelir.” Allah ona da nida ediyor. Kafire de fasığa da nida ediyor. “Bu yalan söyledi. Ona cehenneme yaraşır bir yer hazırlayın.” Cehennem çukurlarından bir çukur. “Ona cehennem elbiseleri giydirin ve ona cehenneme bakan bir kapı açın.” Kur’an bu kapıyı nasıl anlatıyor? “Firavun ve avanesine kabirlerinde gidecekleri yer sabah ve akşam gösterilir.” Kabir azabının delillerinden bir tanesi olan ayettir. Firavun ve avanesi, askerleri her sabah ve akşam psikolojik işkence. Nereye gidecekler? Cehenneme. Onlar nasıl dua ediyor? Kıyamet kopmasın. Aman kıyamet kopmasın, kabir azabına razıyız. Gideceğim yer buradan çok daha dehşetli. Aman kopmasın, aman kopmasın. Müslüman nasıl dua ediyordu? Bir an evvel kıyamet kopsun da mekanıma gideyim. Ana vatanıma gideyim. Benim yerim orası. Sonra cehennem ateşinin sıcaklığı ve kavurucu rüzgarı gelir. Kaburga kemikleri birbirine geçinceye kadar kabri daraltılır. Bir: Cehennem ateşi, rüzgarları, harareti geliyor. Hem fiziken hem de ruhen acı görmeye başlıyor. İki: Kabir daraltılıyor o kaburga kemikleri birbirine girercesine. Efendimiz aleyhisselam cehennemin havasını şöyle anlatıyor. Bakın şu vereceğim misale çok iyi bakın. Şu anda aramızda sohbet yaparken, (sahabeleri anlatıyor bu olayı) aramıza cehennem ehlinden bir adam gelse şu anda aramıza ve bir kez nefes alıp verse, vereceği nefesle buradakilerin tamamı yanarak kül olurdu. Bakın ateşten bahsetmiyor. Ateşin içinden çıkmış gelmiş bir adam nefes alıp veren bir adamdan bahsediyor. Hal böyleyse ateşin kendisi nasıldır, sizin takdirinize bırakıyorum. “Daha sonra onun başına kör ve dilsiz bir zebani musallat edilir.” Cehennem harareti, cehennem rüzgarı, ateşi geldi, bir. Kabir cehennem çukuru oldu, iki. Kabir sıkıyor onu, üç. Yetmiyor, işkenceleri bitmiyor. Daha sonra onun başına kör ve dilsiz bir zebani… Niye kör ve dilsiz? Ne dur desen anlar ne üzerindeki azabı, kan revanı, parçalanmayı görünce durur. Vicdan olmasın diye, vicdan yapmasın diye. Hem kör hem dilsiz bir zebani… Sana azap vermeye geliyor. “Musallat edilir. Onun demirden bir tokmağı vardır ki dağa vurulsa dağı toz toprak haline çevirir.” “Bu zebani ona bu tokmakla öyle bir darbe indirir ki insan ve cinlerin dışında doğuda ve batıda Dünya’nın her tarafında bulunan bütün varlıklar bu dehşetli darbeyi işitir.” İnsan ve cinlerin dışında niye diyor Muhammed aleyhisselam? Çünkü imtihan edilen insanlar ve cinlerdir. Hayvanlara imtihan var mı?Yok. Çünkü akılları yok. Hayvanlara imtihan olmadığı için bütün hayvanlar kabirdeki o azap seslerini işitiyor. Topuz yiyen, tokmak yiyen adamların çığlıklarını hayvanların tamamı da işitiyor. Zaten insanlardan bir tanesi işitseydi dengesi bozulurdu. Bunu kaldıramazdı, çok ağır bir yük. “Ve o şahıs toprak haline döner.” Bu işkence devam ederken şahıs toprakla hemdem oluyor, toprakla bitişiyor, toprağa dönüyor. “Sonra ruhu tekrar iade edilir. ” “Bu şekilde işkence devam edip gider.” İmam Müslim’in sahihinden getirdim. İşte başımıza bunlar gelecek. Gaflet perdesi, gözümüzdeki o perde kaldırılmadan önce sen buradan gaflet perdeni kaldır. Bu yaşayacağın şeylere Müslüman kardeşim, Allah rızası için kendini hazırla. Hazırlıksız gitme. En basit tatile bile giderken iki tane bavul yapıyorsun ya, tatil. -Sekiz günlük tatile çıkacağım hocam. Nereye kardeşim? -Güzel bir yere gidiyorum hocam, dini bir otelmiş. Çıplaklık falan bir şey yok merak etme. Tamam kardeşim. Hazırlığını yaptın mı? “Yaptım hocam.” diyor. Tatile giderken yedi sekiz gün, üç güne giden bile iki tane bavulla gidiyor ya. Üç gün tatile gidiyorsun, Allah’tan kork ya. Beş saatte bir üzerindeki şeyleri değiştiriyor. Sporu var, yüzmesi var, gezmesi var, denizi var, havuzu var. Hepsine karşı farklı farklı elbiseler almış. Kendini buna hazırlıyor. Üç günlük tatile giden adam bile kendini tatile hazırlıyor. Ebedi bir hayata gidiyorsun ve hazırlık sıfır! Allah aşkına akıllı bir adamın işi mi bu? Mantıklı bir adamın işi mi bu? Yok. Hazırlık yapmıyorsan sen akıllı bir adam değilsin. Allahu Teala şu şuuru, şu bilinci daha dünya hayatımızdayken bize idrak ettirsin. Amin Ya Muin.
Tebliğ et!