Doğma büyüme Ankaralıyım ama aslen Çankırı Ilgazlıyım. Ben 1.5 senedir dışarda kalıyorum. Sokakta yaşıyorum evet, ben Yani param olursa otelde kalıyorum ama param genelde olmuyor. Şey, haftada bir kere falan anca oluyor. Allah’a çok şükür ama oluyor yani haftada bir kere de olsa otelde kalabiliyorum, sıcak bir battaniye yorganın altında yatabiliyorum. Duşumu alıyorum, çorap, çamaşır alıyorum. Allah insanları sınar ve Allah bana taşıyamayacağım yükü vermiyor. Ben şu an şey, genelde metronun dibinde yatıyorum. Kepenkler kapandığı zaman, gece 1’de kapanıyor. Yere karton seriyorum, havalandırma sıcak üflediği için orda yatıyorum ben. Allah insanlara taşıyamayacağı yükü vermez Ve benim de bir yerde hayatım değişecek Benim de evim olacak, işim olacak, düzenli bir hayatım olacak. Ben buna çok inanıyorum. Çınaraltı logosu Bir iki gün önce sosyal medyada Hasan’ın videosunu görmüşsünüzdür Hasan, bizim kendi şehrimizde -Ankara’da- yaşayan ve sokaklarda kalan, metroda kalan bir kardeşimiz. Ama o hikayede aslında bir cesaret, bir inanç, bir şükredişin bir nimetlendirilişin hikayesini de aynı zamanda görmüştük. Güzel Hasan kardeşimizin o videoda söylemiş olduğu iki tane kelimeyi hatırlatmak istiyorum size. Bunlardan bir tanesi: “Allah insanları sınar.” Diğeri de: “Allah insanlara taşıyamayacağı yükü vermez.” Evet, Bediüzzaman hazretleri Risale-i Nurda: İman tevhidi tevhid teslimi teslim tevekkülü ve tevekkül de saadet-i dareyni (iki dünya mutluluğunu) iktiza eder(gerektirir) diyor. Yani ne demek istiyor? Hasan öyle bir Cenab-ı Hakk’a iman etmiş ki onun varlığından ve birliğinden öyle bir emin olmuş ki kardeşim. Bu emin oluşu onu tevhide ve o tevhid de, -yani Allah’ı birlemek de- onu teslime götürmüş. Evet tevekkül eden adamın kalbi, aklı, ruhu, kardeşim rahat olur, sakin olur. Bütün yüklerini Cenab-ı Hakk’a bırakmıştır. Hasan’da ne vardı? Bakıyorsunuz, sanki bizim giydiğimiz kıyafetler gibi şeyler giymiyor bizim yaşadığımız evlerde yaşamıyor hatta otelde haftada bir gün kalıyordu. Peki o videoda Hasan’da gördüğümüz şey, o sıcaklık neydi? İşte Cenab-ı Hakk’a olan iman, Cenab-ı Hakka olan teslimiyeti, tevekkülüydü. Bu yüzden de işte kardeşim saadet içindeydi, mutluydu. Çünkü kalbi huzurluydu. Tevekkül neydi? Tevekkül peygamber efendimiz (aleyhisselatu vesselamın) hadis-i şerifinde bahsetmiş olduğu “Eğer siz, Allah’ı hakkıyla tevekkül ederseniz sabahları karınları aç olarak gidip akşamları tok olarak dönen kuşların rızıklandırılması gibi rızıklanırsınız.” diyor peygamber efendimiz (aleyhisselatu vesselam). Kuş demişken: Hiçbir kuş yoktur ki, çırpınmadan gökyüzüne ulaşmış olsun. Evet kardeşim, bazen çırpınmamız gerekiyor, mücadele etmemiz gerekiyor ki; hürriyete, tevekküle ulaşabilelim. Cenab-ı Hakk ne diyor: “Fefirrû ila(A)llâh.” ( Zariyat suresi 50.ayet.) Yani Allah’ a firar edin. Allah’a uçun. Evet, yükleri olan bir kişi nasıl uçabilir ki? Tevekkül işte böyle bir şey kardeşim “Yüklerini yere bırakmak.” “Yüklerini Allah’a bırakmak.” Hangi yükün varsa fark etmez Allah’a teslim olup Allah’a tevekkül eden kişi İşte Hasan’ın yaşamış olduğu hakiki -böyle- saadeti, mutluluğu kazanmış olur. Hasan, hem tevekkülü hem ümidi hem de kanaati, yani bu üç tane ana manayı çok iyi bir şekilde denklemine oturtmuştu. Hasan biliyordu ki Cenab-ı Hakk’a ellerini açtığı zaman, dua ettiği zaman Allah onun duasına icabet edecek. Çünkü Hasan umutluydu hem de ümitliydi. Kanaat demişken, kanaate Üstad ne diyor: “En büyük hazine, en büyük zenginliktir.” diyor. O videoda bahsetmiş olduğu otel odasında bir gün kalması veya yatacak yerinin soğuk olması, hava üfleyen klimanın orda yatması, Aslında Hasan bunlara kanaat etmişti ve şu anda da bu kanaatinin neticesini görmüştü Hasan. Birisi ona yardım elini uzatmıştı, Allah onun duasına icabet etmişti. Tevekkül böyle sadece olumlu manada değil, yani her halde, her anlamda Allah’ı kendine vekil kılmak kanaat etmektir yani. Çünkü sen biliyorsun sonucunu Allah’a bırakmışsın tevekkül etmişsin. Olumlu veya olumsuz olarak fark etmez o duruma kanaat etmek gerekiyor, o duruma şükretmek gerekiyor. Hatırlıyorsanız videoda Hasan ne diyor: “Allah beni şu an sınıyor.” “Allah benim yüzüme bakacak bir yerde.” “İnşallah ben de güzel bir hayat yaşayacağım.” Evet kardeşim, Hasan umudunu hiçbir zaman kaybetmemişti. Her gün belki her an Allah’a dua ediyordu. Üstad hazretleri Risale-i Nur eserinde: “Dua eden adam anlar ki birisi var, onun hatırat-ı kalbini işitir. Her şeye eli yetişir, her arzusunu yerine getirebilir. Aczine merhamet eder, fakrına medet eder. İşte ey aciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazineyi rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış, ala-yı illiyine çık.” diyor. Evet, işte mesele bu abi. İman ettiysek, tevhide ulaştıysak, teslim olduysak, tevekkül ettiysek işte neticesinde saadet-i dareyne (iki dünya mutluluğuna) ulaşmış oluyoruz. Hasan da biliyor ki Cenab’ı Hakk var ve onu işiyor. Onun kalbinin sesini işitiyor Onun ihtiyaçlarını -giyecek olsun, barınak olsun, yiyecek olsun fark etmez- onun ihtiyaçlarını biliyor ve ona yardımını ulaştırdı. Ona yardımcı olacak vesileleri ulaştırdı. İşte kardeşim, aynen bunun gibi Hasan sadece önümüzde bir temsil. Burdan bizim ne almamız gerekiyor? Aynı şekilde duayı hiçbir zaman elden bırakmamamız gerekiyor. Duaya devam etmemiz gerekiyor. -Ki belki böyle dualarımız her zaman kabul olmayabilir ama duanın kaza vakti de vardır kardeşim. Senin duaların da şu an kabul olmayabilir ama kaza vakti gelmemiştir belki de. Onun için duayı devamlı etmek gerekiyor. Neticede kardeşim şöyle bir check-up yapalım bir düşünelim Sahip olduklarına bir bak. Acaba Hasan gibi gecenin soğuğunda bir kaldırımda mı yatıyorsun? Yoksa sıcak bir yatakta rahat bir döşekte mi yatıyorsun? Hasan bir klimanın altında ısınmaya çalışıyor, sen ise her gün her an her saniye sıcak bir odada yatıyorsun. Hasan sadece haftada bir gün otel odasında kalıp rahat edebiliyor, sen ise her gün rahat ediyorsun Şimdi soruyorum kardeşim: “Hasan’ın şükrettiği şeylerden sen şikayet mi ediyorsun?” Çünkü ne diyor bir sözde biliyor musun: “Nimet şükrü görmezse gider.” Hasan elinde bulundurduğu nimetlere şükretti ve Cenab-ı Hakk ona daha güzel daha latif daha çok imkanı olan nimetleri gönderdi. “HARABAT EHLİNİ HOR GÖRME ZAKİR, DEFİNEYE MALİK VİRANELER VAR.” Çınaraltı logosu
Tebliğ et!