Baktım kardeşlere hararetli tartışıyorlar. Kardeşim bana işaret yaptı, “Ya gelir misin bir dakika? Bir meselede takıldık. Gel bize bir yardımcı ol.” dedi. Gittim yanına. Muhasebeci kardeş şöyle dedi: “Hocam, geçen gün televizyon seyrediyordum. Televizyonda bir papaz gördüm. Papaz, yatalak olmuş olan çocukları alıyor. Bir ev açmış, evi kiraya tutmuş ve bu çocukların bakımını üstlenmiş. Bunun karşılığında hiçbir şey almıyor. Tam 21 tane çocuğa, hiçbir akraba bağı olmayan çocuğa hayırda bulunuyor, yardım ediyor. Papaz bu çocuklara yardımcı oluyor.” Peşinden devam etti: “Hocam, şimdi bu adam Müslüman olsa ne olur Hristiyan olsa ne olur? Bu adam cennetlik hocam.” Allah aşkına bak! Gülüyorsunuz, kardeşim de gülüyor. Ama ben orada cinlerim tepeme çıktı. Beynimde şimşekler çaktı. İman en temel şeydir, adam diyor ki: “Müslüman olsa ne olur, Hristiyan olsa ne olur?” Hristiyan olsa kâfir gider. Ebedi olarak ateştedir. Yaptığı iyilik ne olursa olsun. Kur’an beyan ediyor: “Onların yaptıkları iyilikler çöldeki serap gibidir.” (Nur, 39) Çöldeki serap ne demektir? Susamışsın, yanmışsın, gözlerin kapanıyor. Hayalle gerçek birbirine girmiş. Bir bakıyorsun ileride bir vaha var. Yeşil ağaçlar… Ortada bir su birikintisi… Eyvah! Suyu buldum diyorsun, koşuyorsun koşuyorsun. Filmlerde bu sahneleri görüyorsunuz. Koşuyorsun koşuyorsun bir atlıyorsun, aa kummuş. Serapmış. Allah Teala diyor ki, kâfirlerin yaptıkları iyilikler çöldeki bir serap gibidir; boştur. Hiçbir hükmü yoktur. Papaz adam 21 tane çocuğa bakıyor. Bu iyiliktir, bu çok güzel bir hayırdır. Ama diyor ki: “3 tane Allah var.” 3 tane Allah var, Allah’ın izzetine tecavüz ediyorsun. Allah’ın ilahlığına tecavüz ediyorsun. Allah seni affeder mi? Bir temsil getireyim. Çok iyi anlayacaksınız. Bir fabrikatör düşünün. Beş tane fabrikası var. Binlerce adam çalıştırıyor. Ve hayırsever bir adam. Devamlı bu insanlara yardımda bulunuyor. Yandan yandan, aldığı maaşının dışında; gelirini daha iyi yapabilmesi için elemanlarına destek oluyor. Fakir fukaraya bakıyor. Elbisesi olmayanlara elbise veriyor. Melek gibi bir adam! Melek gibi… Ama bu adam aynı zamanda devletten vergi kaçırıyor. Bak! Melek gibi adam ama devletten vergi kaçırıyor. Şimdi devletin nezdinde bu adam iyi bir adam mı, kötü bir adam mı? Hocam o kadar insana bakıyor, o kadar insanı iş sahibi yapmış. O kadar insana hayır yapıyor. Bırak bunları! Devletin nezdinde vergi kaçıran adam suçlu mudur, suçsuz mudur? Suçludur. Cezası hapistir. Allah Teala’dan vergi kaçıran adam, cehennem hapishanesine gitmek zorundadır. İslam’a girmeyen herkes Allah’tan vergi kaçırıyor demektir. Hristiyanlar ve Yahudiler kaçakçıdır, vergi kaçakçısı. Allah Teala’dan, patronların en büyüğünden vergi kaçırıyorlar. Son hükümlerini yerine getirmiyorlar, kaçakçılık yapıyorlar. Bunların hükmü ateştir! Kur’an buna şöyle der: “hum fîhâ hâlidûn.” Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. “fî nâri cehennem.” Onlar ateştedirler. Ateştedirler. Dolayısıyla yaptığı iyilikler onları kurtaramaz. Hocam bu insanların kafasına, bu bilinçaltına bunlar nereden geliyor? Yani insanlar iyilik yaparsa da cennete girebilir bilinci nereden geliyor? Diyalog grubundan geliyor. Hanginizin televizyonunda o diyaloğun televizyonu varsa, o uydunuzda, Allah rızası için rica ediyorum; Allah rızası için televizyonlarınızdan, o uydularınızdan diyalog grubunun kanallarını siliniz. Siz farkında olmadan bilinçaltınıza, abi bacı ayağına; insanlarla gezmek, “Niyetin iyi olsun. Flört de caizdir.” manasını vermek istiyorlar, bilinçaltınıza bunu yerleştirmek istiyorlar. Cemaatlerine bakıyorsun, kadınları bir acayip giyiniyor. Erkeklerine bakıyorsun; top sakallı, küpeli bilmem ne. Dövme yapıyor, kızlarla gezebiliyor. Bunu söyleyeceksin, bu haram diyeceksin kardeşim. Yapıyorsun, bunun günah olduğunu bilerek yap. Sakın caiz deme! Biz abla bacı ayağına götürürüz hocam. Götüremezsin kardeşim! Haram haramdır değişmez. Harama helal diyen kâfir olur. Kâfir olur. Bunların gazetelerinden, TV’lerinden uzak durun. Adamı kâfir ederler. Bak şimdi örnekler getirdim. Bu hafta çok doluyum, merak etmeyin; 2 saat daha vaktim var, merak etmeyin. Buyurun. Geçen hafta biz neyi atlattık? Valentine’s Day. Bizi de cahil görmeyin yani ben bunları bilirim. Valentine’s Day ne demek? Saint Valentine günü. Sevgililer günü… Bütün İslami gazetelerde, istisnasız, samimi gazetelerde sevgililer günü yerilir. Çünkü teşebbüh vardır sevgililer gününde. Kâfirlere, Hristiyanlara benzeme. Şimdi burada neden olduğunu, nereden geldiğini anlatmayayım tek bir kelime söyleyeyim. Saint Valentine denen bir papazdan çıkmıştır bu. Papaz, bulunduğu beldedeki kralın, erkeklerle kadınların nikahsız evlenmeden beraber olmasını yasaklamasından sonra; papaz, abi bacı ayağına yine erkeklerle kadınları beraberleştiriyor ve zina etmelerine, flört etmelerine cevaz veriyor. Gizli kapaklı birbirinizle gezin tozun. Birbirinizi seversiniz, eğlenirsiniz. Yolu açıyor papaz. Kral da bunu bir görüyor, papazı öldürüyor. Papaz sevgililer günü şehidi oluyor. Sevgililer günü şehidi olur mu? Papaz öyle şimdi. Şu anda bütün Hristiyanlar, o günde sevgililer günü şehidi… Şehitlik İslam’a ait bir kavramdır. Siz niye bizim kavramımızı alıyorsunuz kardeşim? Siz Hristiyansınız. Gidiniz, başka şeyler uydurun ya. Nasıl Noel Baba’yı uydurduysanız, buna da bir şey uydurun. Sevgililer günü şehidi işte bu Saint Valentine, bu papaz. Zinadan dolayı insanlar bunu çok seviyorlar. Ve bizim Müslümanlarımız da bu sevgililer gününü kutluyorlar. Bütün İslami gazeteler ayet ve hadislerle bugünü kutlamamamız gerektiği konusunda biz Müslümanları ikaz ediyorlar. Bilinçli gazeteler, samimi gazeteler… Ama samimi olmayan, İslam adı altında milleti kâfir etmeye çalışan bir gazete de sevgililer gününü kutluyor. Bak! Özel ek yapmış. Gazetede koymamış, özel ek! Neden? Çünkü gazetede o haftaki vaaz da var. Gazetede her hafta Cuma günü vaaz veriyor. Bir sayfayı vaaza ayırmış. Diyor ki, hem gazeteye vaazı koyduracağım hem de ön sayfaya sevgililer günü, bu olmaz, diyor. Foyamız ortaya çıkar. Biz sevgililer gününe bir ek yapalım. Esnafa bu gazeteyi götüreceğimiz zaman sevgililer günü ekini götürmeyelim, sadece gazeteyi bırakalım. Ama diğer ev halkına bu gazeteyi götüreceğimiz zaman eki de koyalım. Niye esnafa götürmüyor? Çünkü biliyor ki esnaf suratına tükürecek. Esnafın çoğu bilinçlidir, siz bakmayın bizim esnaflarımıza. Bizim bulunduğumuz Beyazıt piyasası içinde, hiçbir esnafta sevgililer günü eki yok. Özellikle sordum. Kim dedim bu diyalogcuların, bu paralellerin gazetesini alıyorsa rica ediyorum, her tarafa telefon açtım ya. Şu eki bulayım ki ben size kocaman eki gösterecektim, bulamadım ya. Bir tane esnafa ek bırakmamışlar. Eki hep diğerlerine yolluyorlar. Daha ılımlılar. Çünkü esnaf kızıyor, ters davranıyor. Şimdi, ekte ince manalar var. Hemen sağ tarafta diyor ki, takıp takıştırın. Bak burada. Takıp takıştırın, diyor. Burada sevgililer günü, diyor. Kızları mızları erkekleri göstermişler. Yan tarafta diyor ki: “Sağdan soldan çok alışveriş yapın, takın takıştırın.” Sevgilinize kendinizi iyi gösterin. Alt tarafta da yatak reklamı var, yatak! Erkek adam yattığı yerden belli olur, bunlar hep derin manalardır; dikkat edin! Hem tak takıştır hem yatağı alt tarafa koy hem de Valentine günü kutla, de; ondan sonra ben İslam’a hizmet ediyorum, de. Samimi değilsin. Sahtekârlık yapıyorsun. Ve biz senin hidayetin için dua ediyoruz. Eskiye dön, aslına dön, Hristiyan sevdalılığını bırak! Onlar cehenneme gidiyor. Allah rızası için kardeşim, kim varsa bu gazetelerin başında, rica etmiyorum yalvarıyorum, yalvarıyorum; bu sapıklığınızı bırakın, Allah rızası için İslam’a dönün. Hristiyanlığı ve Yahudiliği yaymaya çalışmayın, cehenneme gidersiniz; sizi orada kimse kurtaramaz!
Tebliğ et!