Yine bakıyorsun bir hoca görmüş hacı görmüş analar atalar değil mi? Bizim Hacı Zeki’nin Afyon’daki Allah selamet versin, nenesi öyle dermiş dokunan bir yemek gelirmiş getir dermiş yahu nene sen hastasın, yaşlısın, ne yiyorsun demiş Li’î lâfi’yi okurum yerim evladım dermiş. Ondan sonra Allah Allah dedim ben de içimden, hurafe herhalde kocakarı şeyi dedim yani. Bir şey de demedim de ayıp olmasın diye. Ölmüş.. Sonra bir de şimdi kitapta baktım yemekten evvel Li’î lâfi okuyanda diyor zararı dokunmaz. Tabii ki Li’î lâfi oku da zehir iç demedik yani 🙂 Amma.. yani ben arasıra, ben çok tembel bir adamım, hemen yemeğe daldırırım yani böyle bir Li’î lâfi okuyamıyorum. İşte Li’î lâfi okuma meselesi var kitapta. Var. Çünkü اٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ açlıktan doyurdu, yedirdi, وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ korkudan emin kıldı, ayet bak yedirdi, ama korkutmadı diyor. Bu ayetten dolayı Şimdi kitapta görmesem yahu kocakarı dersin, ama sen işte Afyon’un kocakarısı senin cübbelinden takkelinden daha alim çıkıyor. Çünkü neden? Gelenek diyorsun, gelenekçilik diyorsun bizimkine, sen kocakarının itikadı bile kocakarının itikadı zaten.. Kocakarılar öyle saf ve temiz inanır, cenneti ahireti görür gibi. Kocakarı deyince illa yaşlılık anlamında söylemiyoruz. Aynı beyin. E benim annem çok yaşlanmadı rahmetullahi aleyhâ. Ama o itikatta, yani temiz itikad.
Tebliğ et!