Biz de kıyamet günü inşallah Ömer b. Hattab’la buluştuğumuz zaman, şehitlerle, salihlerle, Hamzalar’la, Âişe anamızla buluştuğumuz gün bugünleri oo neler çekmiştik ama ne tatlı günlerdi diyeceğiz inşallah ya. Nerede imanımız bizim? Sigortanın emeklilikten sonra bizi mutlu edeceğini inandığımız için maaşımızın dörtte birini kesip alıyor da itiraz etmiyoruz. Ee adam firması, ora bize ne paralar verecek ama! Ee Allah kesse, keyfimizin yarısını alsa da, sonra cennet vereceğim diyor. Bir sigorta firması kadar itimat etmeyecekmiyiz Allâh-u Teâlâ’ya? Hâşâ, sümme hâşâ! Sigortaya güveniyorsun, halbuki istediği kadar mazeret uydurma hakkı var. Filan gün kaytarmışsın, bir ay daha çalış diyecek sana. Bir ay daha tıpış tıpış gidip çalışacaksın. Allah ise, kaytardıklarını bile Gafûr ve Rahîm olarak karşılayacağına söz veriyor sana üstelik! Ben hatalarını affederim, gel sen diyor! Yeter ki itimat et Allah’a! Bu ne biçim nesildir ya? Siyasetçinin vaadine güvenirsin, patronun vaadine güven. Bana söz verdi, zam yapacak. Adamın keyfinde mi sana neden zam yapsın? diyemiyosun. Patron söz verdi, o sözünde durur bir adamdır o. İhracatçı, iyi, sadık adam sözünde. Sigorta.. Ee zaten sigorta, güneş kadar büyük gerçek. Ee Allah da söz veriyor! Cemalimi göstereceğim sana diyor. Altından ırmaklar akan nehirlerin bulunduğu köşkler sözüm olsun sana diyor. Oku Kur’an’ımı, Peygamberimle buluşturuyum seni cennette diyor. Yahu buluştuktan sonra da 1000 sene, 2000 sene sonra emekliliği olan bir yer de değil, ebediyen kal benimle diyor Allah.. Bu da söz! Dinimiz bizim ebedi cennetler vaddeden dinimiz şu fani dünya için katlandığımız sıkıntılardan trilyonlarca daha fazlasına katlanmaya değer bir din değil midir ya?
Tebliğ et!