Yani tıbbın helali haramı farklı bir helal haram değil. Yani, sokaktaki haramlar tıpta da haramdır. Şu kadar var ki, tıpta mesela karşı cins hassasiyeti bir tık yukarıda durur. Doktorun imzası, neredeyse hakimin imzasından daha güçlü medeni dünyada. Yani, hakim bir sürü kanuna, vesaireye, zâhiri sebeplere uyarak suçlu-suçsuzu belirliyor. Temyize gidiliyor, onu daha üst mahkemeye götürüyorsun, doktor bu adamın ciğerlerinde duman gördüm diyor, rapor yazıyor 15 gün, 15 gün sonra bilirkişiye sunulduğunda, zaten bir daha tetkik edilemiyor bu, dolayısı ile doktor bir tık daha fazla imanı ile yüzyüze durur. Hakimden, siyasetçiden, daha fazla durur. Çünkü insanlarla Allah arasında adil bir noktada, vicdanlı bir noktada durması gerekiyor. Bu da kişinin ne kadar fıkıh bilgisi bildiğine, haramı helali ne kadar bildiğine bağlı. İyi bir ilmihal bilgisi artı iyi bir tıp ve fıkıh kesişme noktası ile ilgili bilgisi olması gerekir. Bunun için tıpçı kardeşlerimizin, sağlık görevlilerinin tıp dünyasına ait konulara vakıf bir hocaefendiden, bir alimden 3 ayda bir de olsa, senede bir de olsa tuttuğu notları gidip istişare etmesini hararetle tavsiye ederiz. Hocayı görünce soru sormak laubaliliktir. Bir doktor nasıl ilaçlarla ilgili notlar tutuyor, bir hocaefendiyi gördüğümde soracağım diye not defterinde 50-60 sorusu, onların da birinci, ikinci, üçüncü sınıf diye farklılandırdığı, listelendirdiği soruları muhakkak olmalıdır doktorun. Aksi takdirde yani kendi bilgisi yetmeyebilir. Çift branşlı olması çok zor doktor kardeşlerimizin.
Anahtar kelimeler: Nureddin Yıldız, sosyal doku, tıp, helal, haram, doktorun imzası, fıkıh, ilmihal, Doktorların sorumlulukları,