Avrupa kermes ve seminerlerimiz başlıyor. Ayrıntılı bilgi için bize WhatsApp numaramızdan ulaşabilirsiniz. Sana ait bir hayat gemisi var ve o gemini batırmak isteyen, bir de düşmanın var. Dolayısıyla batmamak için, onunla mücadele etmek zorundasın. Peki bu mücadelede, güvenli bir sahile ulaşmak için, düşmanının hilelerini önceden bilmek istemez misin? Birincisi, erteleme tuzağı. Zariyat Sûresi 56. ayette, Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Evet, insan bu dünyaya Rabbini tanımak ve O’na ibadet etmek için gönderildi. Ama şeytan, bunu sana unutturmak istiyor ve unutman için elinden geleni yapıyor. Peki sence başarılı oluyor mu? Belki de çoğu defa başarılı oluyor. Dünyanın bütün cazibedar şeylerini önüne serip, onlarla seni meşgul ediyor. Şöyle gözünü açıp tekrar bir baksan dünyaya, aslında rakibinin sana en önemli meseleni unutturup, erteleme tuzağı ile seni yakaladığını fark edeceksin. Bu erteleme tuzağıyla insan, ömrünün sonuna kadar geliyor ama hâlâ ertelemeye devam ediyor. Çok garip. Erteliyorsun sürekli bir şeyleri, farkında mısın? Hatta birinci sırada olması gerekenleri belki de sonlara atıyorsun. Mesela tam namaza başlama kararı alacakken, bir anda erteleyip “Neyse ya! Sonra başlarım. Zamanı daha gelmedi” diyorsun. Ya da “Artık tesettüre girmeliyim. Zaten yeterince geç kaldım.” derken, Bir anda “Daha yaşım genç!” diye bir düşünce geliyor aklına. “Artık hayatımı komple değiştirip, Allah’ın istediği şekilde yaşayacağım. Yeter artık!” derken, bir anda “Bunca günahlarla sen mi kendini değiştireceksin?” diye bir his geliyor ve yine erteliyorsun. İşte burada şeytanın büyük bir tuzağı var, fark ettin mi? ve büyük bir delik açmış geminde ve bunu artık görmelisin. Bakış açını değiştir. Yeniden bak dünyaya. Fark etmeni istemeyen, sana erteletme düşüncesini fısıldayanı gör. O zaman çözüm daha da kolay olacak. Nasıl mı? “Allah madem ki emretmiş, gerisi önemsiz. Beni benden çok seven Rabbim, madem benden bir şeyler yapmamı istiyor, ertelemek değil, anlık olarak uygulamak gerekir.” de, ve bir adım at. Bunu yapabilirsin. Bir diğeri ise, sürekli farklı meşguliyetler. Sana asıl görevin için “Vaktim yok” dedirtebilir. Evet, asıl görevlerimiz Allah’ı tanımak, namaz kılmak, oruç tutmak, iman ilmi öğrenmek gibi meseleler iken, “Bunlara vaktim yok” diyerek diğer işlere dalabiliyoruz. Halbuki, 10 dakikalık namaza, “Vaktim yok” diyerek, yarım saat çay molası verebiliyoruz. Ya da iş yerinde “Çalışmaktan vakit bulamıyorum” derken, Rezzak olan sanki Allah değil de patronmuş gibi davranabiliyoruz. Peki, sırf dünya için yaratılmışız gibi, sadece dünya işleriyle uğraşırsak, mantıksız bir iş yapmış olmaz mıyız? İşte burada şeytanın, sanki vaktin yokmuş gibi hissetirmesi, onun en önemli tuzaklarından birisi. Abdest almak çok zor geliyor ya. Abdestten dolayı namaz kılmayan kardeşler var. Normal, elini, yüzünü yıkıyormuş gibi abdest almaya gideceksin, bu kadar basit yani. Gerçekten, vakti verene vaktimiz yok mu acaba? Günde 24 saatimiz varken, namaz kılmak bir saatini bile almıyor. Aslında vakit var. Ama şeytan, şeytanlığını yapıyor işte. Bu tuzağı fark et. Gözünü aç ve gemini batıracak bu büyük deliğe görmezden gelme. Üçüncüsü ise, günahını kabul etmemek. Şeytanın diğer önemli bir hilesi ise, insana kusurunu itiraf ettirmeyerek, onu tövbeden uzak tutmaktır. İnsan, Rabbine karşı hatalı olduğunu kabul etse, zaten pişman olacak ve tövbe edecektir. Tam da bu noktada, şeytan insana bu hatasını kabul ettirmeyerek, kişiyi masum olduğuna inandırır ve insan da tövbe etmeye gerek duymaz. Mesela kalbin temizdi senin, değil mi? Halbuki hatamızı bilsek, hatalarımızı kabul etsek, işte o zaman, şeytanın çok büyük bir tuzağı boşa çıkmış olacak. Unutma kardeşim, hatasını kabul eden zaten en büyük adımlardan birini atmış olur. Sen de hayatına bir bak! Allah’ın razı olmadığı hareketlerini bir düşün ve “Bunda da ne var? Bu da günah mı? Herkes yapıyor. Zaman artık değişti” gibi cümleleri kullanma. Rabbine yönel ve kusurunu Allah’a itiraf et. İtiraf edersen, emin ol şeytanın büyük bir tuzağından daha kurtulmuş olacaksın. Bir diğeri ise, ümitsizlik tuzağı. Şeytan sürekli insanı, ümitsizlik batağına atmaya çalışır. Evet, şeytan ufacık bir hatanda, seni pes ettirmeye çalışıyor veya belki de işlediğn büyük günahlar vardır ve sana sürekli bunu hatırlatarak, senin asla affedilmeyeceğini, bunu hak etmediğini fısıldar. Halbuki, Allah Zümer Sûresi 53. ayette şöyle buyuruyor: “De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kulllarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz, Allah bütün günahları affeder. Çünkü O çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Şeytanın, ümitsizlikte bırakmak gibi bir hilesi varken ve diğer tarafta, Kur’an’da böyle bir ayet geçiyorken, şimdi biz şeytanı mı dinleyeceğiz, yoksa Kur’an’ı mı? Elbette Kur’an’ı dinleyeceğiz. Hâlâ nefes alıyorsun, değil mi kardeşim? O zaman, sen öyle bir tövbe edeceksin ki, sana pes ettirmeye çalışan şeytana, pes ettireceksin ve öyle bir mücadele edeceksin ki, sürekli düşsen de yeniden ayağa kalkacaksın ve öyle bir kalkacaksın ki düşmekler seni daha da güçlü kılacak. Unutma, Allah, o mücadeleni görmek istiyor. Kazanmanı değil. Zaten galip kılacak olan Şüphesiz ki, Allahtır. Şeytanın belki de en önemli tuzaklardan birisi de İnsanların günahları varken, asla Allah’a yönelemeyeceğini inandırmasıdır. Bu tıpkı gece vakti, havanın karanlığını bahane edip geminin ilerlemeyeğini söylemek gibi bir şey. Feneri açar, yoluna devam edersin. Ama şeytan, “Sen zaten kusurlusun. Günahkarsın. Bu halde nasıl Allah’ın huzuruna çıkacaksın?” diyerek insanı ibadetlerden uzaklaştırmak ister. Tövbe edip, yoluna devam etmeni istemez. Halbuki, Rabbimize yönelip, ondan namazla yardım istesek, o zaman şeytanın gücü de azalacak. Günahlardan daha rahat kurtulacağız. Evet kardeşim, günahların olabilir. Her insan hata yapar ama bundan dolayı namaz kılmamamakla daha büyük bir günah işleme. Şeytanın, seni oraya götürmesine izin vermemen gerekir. Ankebut Sûresi 45. ayette, Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” Demek ki kardeşim günahkar da olsan, defalarca tövbe etmiş ve bozmuş da olsan namazla Rabbine yönelmekten vazgeçme. Namaz ile Rabbimize kavuşmamızı engellemek isteyen şeytana fırsat verme. Rabbim, şeytanın hilelerini fark etmemizi sağlasın ve ondan bizi korusun. Amin. Allah’a emanet kardeşim.
Tebliğ et!