Evet Türkiye, filozof Atakan’ı konuşuyor. 10 yaşında 5 ayda 250 kitap okuyan bir çocuk. Böyle bir amatör bir videosunu çekmişler. Hakikaten çocuğun konuşmaları hareketleri duruşu falan çok farklı. Hiç böyle 10 yaşında bir çocuk gibi değil, epey de kitap okumuş. Hatta bu çocuk bundan aylar önce biz sokak röportajına çıktığımız zaman, Serkan bahsetmişti bundan. ”Ağabey işte 10 yaşında bir çocukla konuştuk.” diye tabii onu video röportajı olarak değil de kendi aralarında biraz muhabbet sohbet etmişler. Hakikaten enteresan bir yetenek maşaAllah diyelim. Tabii beni düşündüren şey başka. Şimdi okuduğu kitapların isimlerini söylüyor. Okuduğu kitapların isimleri, bir kısmı ciddi sıkıntılı. Yani bazı ateist yazarların, hani Allah’ın olmadığını iddia eden bazı yazarların kitapları da var içinde. Bu kardeşimizin itikadında inşaAllah bir sıkıntı yoktur ama 10 yaşında bir çocuğun eline de bu kitapları vermek biraz sıkıntılı olabilir. Ve konuşmalarında da böyle anarşizmle ilgili bazı fikirlerini söylüyor. Yani anarşizm dediğimiz bir mesele doğru bir mesele değil. Yani şöyle düşün. 9-10 yaşında bir tane evladın olsa Fatih. Onu yurt dışına seyahate gönderir miydin tek başına? Çin’e göndersek mesela. Wuhan’a göndersek ne dersin? Bir yolunu buldum. Ben sokacağım onu ülkeye. İstemezsin değil mi? Bu kadar virüsün… Haydi o da olmasın. Almanya olsun ya Almanya’ya gidecek tek başına çocuk. Uçak izinleri, belgeleri aldık. Tek başına gidecek oradan inecek. Neden buna izin vermezsin? Çünkü çocuğunun o tehlikelere karşı kendini muhafaza edemeyeceğinden korkarsın. Aileler de izliyorlar bu videoları. Belki Atakan’ın ailesi anne-babası, ona diğer meseleleri de Allah’ın varlığı birliği ile alakalı İslamla ilgili meseleleri mutlaka anlatıyorlardır. Ama arkadaşlar yani şuna dikkat etmemiz gerekiyor: Çocuğunun her kitabı okumasına izin vermemelisin. Neden her videoyu izlemesini istemiyorsan, aynen o şekilde videonun yazılaştırılmış hali. Her kitabı da okumasına izin vermemelisin çünkü çocuk daha akli muhakemesinin oturduğu bir yaşa gelmedi. Hadi 17 yaşında olur, 18 yaşında olur ama daha meseleler oturmamışken, çocuğun önüne bir YouTube’u koymak, istediğin her şeyi izleyebilirsin demek. Bak işte Hollywood filmlerinin hepsini izleyebilirsin demek. Bu şu demek: ”Benim çocuğumu eğitecek vaktim yok veya bununla uğraşamayacağım.” E kim eğitsin? Hollywood’daki Amerikan amcaları eğitsin. Yani ona gençlik filmlerini izletsinler. O gayrımeşru… Zinayla ilgili, zinanın çok güzel bir şey gibi gösterilmiş olduğu o videoları izlesin, onlara özensin. Şunu demek istiyorum. Özellikle 10 ila 17-18 yaş arası gençlerin birilerinden etkilenme, tabiri caizse birilerini böyle idol olarak böyle belirleme. Ona özenme, onun gibi olma yaşının yoğun olduğu bir yer. Yani orada Kurtlar Vadisi’ni izleyen bir çocuk, Polat Alemdar gibi olmak isterken ki bunun çok kötü örnekleri oldu maalesef. Haberlerde izlemişsinizdir. Böyle ateist bir felsefeciyi takip eden bir çocuk da, onun fikirleri hoşuna gidince onun gibi takılmak… Anlatabiliyor muyum? Ne bileyim. Sigara içen birisini gördüğü zaman, sigara içmek… Direkt böyle özenme yaşı. İşte bu çocukları bu yaşlarda, Efendimiz (asm)’ın Sünnet-i Seniyyesini anlatıp onun sünneti gibi yaşamak veya sünnetini takip eden alimlerin anlatmış olduğu şeyleri anlatarak çocuğun İslami bir yaşantısı olan birisine benzeme isteğinin oluşturulması lazımken maalesef evlatlarımız İslama hiçte uygun olmayan YouTuberların dünyasına girip onlar gibi takılmak, hatta onlar gibi YouTube kanalı açıp ”YouTube kanalıma hoş geldiniz arkadaşlar.” diyerek 20 kere tıklanan bir video yaptıktan sonra kanalını kapatmak gibi şeylere gidiyorlar. Nereye özeniyor, kime özeniyor? İşte internet de dipsiz bir kuyu gibi her türlü fikir, her türlü ideoloji orada yerini bulmuş ve insanlar birbirini etkilemek için doğru olduğuna inandıkları ama aslında batıl olan fikirlerini insanlara aşılamak için çok farklı tekniklerin kullanıldığı bir ortam. Hatta geçenlerde, yaşı çok küçük 10 yaşından da küçük birisinin ilkokulda sıra arkadaşından duymuş olduğu bir bilgi, annesine şöyle aktarıyor: ”Anneciğim biliyor musun bugün sıra arkadaşım ne söyledi?” ”Ne söyledi evladım?” ”Ya Allah’ın varlığı araştırılıyormuş anne biliyor musun?” demiş. Kadın şok olmuş. Allah’ın varlığı araştırılıyormuş. Yani olabilir olmayabilir gibi. Yani artık mesele çok daha o yaşlarda çok daha aşağı doğru inmeye başladı. Yani bu ateizm gibi zehirli fikirlerin artık evlatlarımızı da sarmalamaya başladığı bir döneme doğru gidiyoruz. Mutlaka ve mutlaka nasıl çocuklarımızı pornografik içerikten korumak için kısıtlama getiriyoruz veya ahlaki olarak uygun olmayan bazı şeyleri öğrenmesine engel oluyoruz. “Bazı filmleri izleme. Bazı dizileri izleme.” diye ona bir şeyler söylüyoruz. Aynen öyle de çocuğunuzu öyle televizyonun karşısında bırakıp internetin karşısında bırakıp bir yere gidemezsiniz. Yani bu mesele aslında biraz ailelere bakan bir mesele. Bu videoları ailelere yapıyoruz. Yani çocuğunu… Şimdi benimde evladım oldu. Dün dünyaya geldi. Yaşı 1 gün olan bir evladım var. Şimdi onu ben de dertleniyorum. Nasıl yetiştireceğim, nasıl büyüteceğim? Hatta bir tane video gördüm internette. Çocuk 4 yaşında hafızlığa başlamış, 7 yaşında hafız olmuş. Videoyu yapan soruyor: ”Şuradan bir ayet oku.” diyor. Tak çocuk okuyor. Çocuk 10 yaşına geldiğinde de 1000 tane hadisi ezberine almış. Şu an çocuk 10 yaşında. Kuran-ı Kerim’in hafızı. 1000 tane hadis-i şerifi de ezbere biliyor. Yani çocuğumu ben böyle yetiştirmek istiyorum ama mesela bize gelen mesajlarda, o kadar böyle çocuklarımıza zayıf bir dini eğitim veriyoruz ki. Ya biri şunu yazmış: ”Ben çocukken ağabey, ezanın sesini Allah’ın sesi zannediyordum.” diyor. Allah-u Ekber Allah-u Ekber okuyor ya. Ya bu çocuğa hiçbir şey verilmedi mi? Belki çok küçük yaşta böyle düşünebilir ama bir boşluk var ve çocuk o boşluğu kendisi doldurmak istiyor. Ailenin vermemiş olduğu o boşluğu kendi kafasından doldurmaya çalışınca bazı yanlış itikatlara girebiliyor. Yani çocuğumuz İslami bir soru sorduğu zaman buna çok kaliteli cevaplar vermemiz lazım. En çok mesela, ”Allah nasıl bir varlıktır? Allah nasıldır hani Allah nedir?” Soruya çok güzel bir cevap vermek lazım. ”Allah bizimle konuşur mu? Allah bizi sever mi?” gibi eğitimleri alıp çocuğumuza çok güzel ikna edici tatlı tatlı cevaplar vermek gerekirken, eğitimsizlikten çocuğumuzu Allah ile korkutmaya başlamışız. ”Bak Allah yakar, bak Allah bunu yapar. İşte bunu yaparsan Allah sana ceza verir. ”Allah seni cehennemie atar.” falan. Ya sen çocuğunu Allah düşmanı olarak mı yetiştirmek istiyorsun? Ve hani Allah’ın yasakladığı şeyleri de söylemiyor sadece. Hani günah olan şeylerle ilgili olan bu değil. Evin içinde kurmak istemiş olduğu otoriteyi yerine getirmek için Allah’ı kullanıyor haşa. Allah muhafaza. Sonra çocuk yavaş yavaş Allah’tan soğumaya başlayınca, Allah yakan, Allah işte ceza veren gibi bir modelde Allah’ı haşa düşünmeye başlayınca, büyüyünce, aile şunu fark ediyor: “Ya biz çocuğumuza berbat bir eğitim vermişiz.” diyor. Bediuzzaman hazretlerinin de bu konuda çok enteresan bir tespiti var. Diyor ki: ”Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa…” Küçüklüğünde… Ağaç yaşken eğiliyordu. Ağaç kuruyken eğmeye çalışınca ne oluyor Fatih? Kırılıyordu. Tamam. O zaman 15 ile 25 yaş arası zihnin, hafızanın, her şeyin açık olduğu zamanda ağacın dalına şöyle bir yön verirsen hayra doğru bir yön verirsen oraya doğru büyüyecek. Kendi haline bırakırsan da artık ne olur bilemiyorum yani. “Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayrımüslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer.” Yani devamında da diyor ki ”Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir.” Bak şu an dünyevi fenleri okulda alıyor muyuz? Alıyoruz. Peki İslami bir bilgi olduğu zaman, Fatih bunları birletiştiriyorsun ve ortaya muhteşem bir manzara çıkıyor. Allah’ın kainatı nasıl yarattığını öğrenen, astronomi gibi kimya gibi fizik gibi ilimlerle birleştirdiğin zaman muhteşem bir tefekkür çıkıyor ama sen çocuğunu sadece okula gönderir, dünyevi fenler verir ve bu çocuğa evde ciddi bir imani ders vermezsen… Bu çocuk adeta küçükken sağlam bir iman dersi almadığı için büyüdüğü zaman iman hakikatlerini ruhuna alması çok zor oluyor. Adeta Müslüman olmayan birisinin, Müslüman olması derecesinde zor bir şekilde iman hakikatlerini kalbine alıyor. İş çok zorlaşıyor. Yani çocuğumuzun böyle dünyevi bir şeyden zarar görmesinden hani korktuğumuz kadar, uhrevi olarak karşılaşabileceği zararlardan korkmuyoruz. Yani çocuk, ”Aman düşmesin aman dikkat edelim, aman işte kesici aletleri alalım.” Ya çocuğun etrafında ebedi hayatını kesici aletler var. Neden dikkat etmiyorsun? Yani bir anne evladını okula kaldırması, sabahleyin 8’de okula kaldırma konusundaki hassasiyetini, sabah namazına kaldırma konusunda taşımıyorsa, anneciğim kusura bakma bir problem var. Bu çocuğun ebedi hayatını kaybetmesine razı olur musun? Ya çocuğumuza istediğimiz zaman hidayeti verebileceğimizi düşünüyoruz. Yani işte, namaz kılsın Kuran okusun, işte daha fazlasını yapmasın, çok abartmasın. Bak okulu aksamasın. Ya tamam okul aksamasın da, çocuk maneviyatta terakki etmek istiyorsa onu sınırlama onu engelleme. Yani ”İlerde başlar, şu an daha erken.” Bak Sa’d-ı Taftazanî diyor ki: Büyük bir alim. İman nedir, hidayet nedir? “Kulun kendi cüz-i ihtiyarının sarfından sonra Cenab-ı Hakk’ın kalbine ilka ettiği bir nurdur.” diyor. Yani Allah hidayeti veriyor. Sen istediğin zaman ”Ya bu çocuk daha erken 14… Yok şey yapmayalım… Erken. Ne yapalım? 20 yaşında.” Ya bu böyle usb belleği sokup da yükleyebildiğin bir şey değil bu hidayet. Çocuk tam böyle arzulu, istekli, dini öğrenmek istiyor. ”Dur acele etme.” Peki ya 18-20 yaşına geldiği zaman o arzu ve isteği olmazsa? Ki ergenlik çağına girdiği zaman çok değişik şeyler yaşayacak bu çocuk. Ya senin istediğin gibi olmazsa. Hidayeti sonuçta sen vermiyorsun. Bu sefer insan kendini helak eder. Üzüntüden perişan olur. Yani anneler, babalar çocuğunuzun her şeyi izlemesine her şeyi okumasına izin vermeyin. Ona İslami eğitimler verin, İslami eserlerden istifade etmesini sağlayın. İlla öteki tarafı öğrensin istiyorsanız da belli bir yaşa geldikten sonra bunu yapabileceğini söyleyin. O yaşa gelene kadar da sağlam bir ders-i imani almasını sağlayın. İnşaAllah öyle nesiller yetiştiriz ki küçüklüğünde öyle sağlam ders-i imani alırlar ki büyüdükleri zaman, okullara gittikleri zaman, astronomi gibi, fizik gibi, inorganik kimya gibi binlerce fenleri aldıkları zaman, onu iman hakikatleri ile birleştirip inanılmaz bir tefekkür penceresi yakalayarak, Ümmet-i Muhammed’e, ülkemize çok faydalı bireyler olurlar.
Tebliğ et!